Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin Hepatit-B taşıyıcısı olduğunun evlilik öncesi bilindiği hususu bizzat kadın tarafından sunulan dava dilekçesinde belirtildiği, kadından saklanan bir durumun sözkonusu olmadığı, Pamukkale Üniversitesi Hastanesinin raporuna göre davalı- davacı erkek Hepatit-B taşıyıcısı olup, tedaviyi gerektirir bir durumu bulunmadığının anlaşıldığı, hastalığın cinsel yolla bulaşabileceği, partnerinin aşılı olmasının önerildiği; mevcut hastalığı bilerek evlenen kadının daha sonra yaşadığı korku ile ayrılmayı isteyip, kendi ailesinin yanına döndüğü ve davalı-davacı erkek ile ailesinin tüm çabalarına rağmen birlikte yaşamaktan kaçındığı, eşine odun demek suretiyle hakaret ettiği bu tespitlere göre; evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde eşinin Hepatit-B taşıyıcısı olduğunu bilerek evlenen buna rağmen birlikte yaşamaktan kaçınıp eşine hakaret eden kadının tamamen kusurlu olduğu, erkeğe atfedilen...
Dosyanın incelenmesinden, Rusya uyruklu olan ve 12/12/2013 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacıya bu evliliği dolayısıyla aile ikamet izni verildiği, daha sonra yapılan tespit sonucunda, izinsiz çalıştığından bahisle Antalya Valiliği'nin 13/07/2015 tarihli işlemiyle 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesi, 1. fıkrası, (ğ) bendi uyarınca davacının sınır dışı edilmesine karar verildiği, bu işlemin ardından aynı Kanun'un 36. maddesi, 1. fıkrası, (c) bendi uyarınca davacının ikamet izninin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun "Aile ikamet izni talebinin reddi, iptali veya uzatılmaması" başlıklı 36. maddesi, 1. fıkrası, (c) bendinde, hakkında geçerli sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı bulunması halinin aile ikamet izninin iptali sebepleri arasında sayıldığı görülmektedir....
VI.bendi ise “Aylık almakta iken evlenen kız çocukların aylıkları kesilir....
Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 19/06/2014 tarihli ve 2012/3 E., 2014/140 K. sayılı kararıyla; 1979 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesinin mal kaçırma amacı ile değil ikinci kez evlenen murisin eşi ...'ın kendisine ölünceye kadar bakmasından sonra ona mal bırakma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ 1.Temyiz Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Genel olarak taşınmazların kazandırıcı zaman aşımı zilyetlik yoluyla edinilmelerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerinde, davasız (çekişmesiz-nizasız) ve aralıksız (fasılasız) yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin taşınmazın mülkiyetini kazanacağı hüküm altına alınmıştır. Kanunda açıkça düzenleme bulunmamakla birlikte, taşınmazların, zilyedi adına tescil edilebilmesi için, diğer kazanma koşullarının yanında ekonomik amaca uygun tasarruf edilmesi de gerekmektedir. Somut olayda, davacı taraf kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış olup davacının zilyetlikle kazanma koşullarını ispat etmesi gerektiği hususunda kuşku bulunmamaktadır....
MAHKEME KARARI Mahkemenin 12/02/2015 tarihli ve 2012/124 E., 2015/83 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan ile boşandıktan sonra yeniden evlenen davacı ...’nin hak talep edemeyeceği, diğer davacılar yönünden de mal kaçırma ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ 1.Temyiz Yoluna Başvuranlar Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Bozma Kararı Dairenin 03.07.2018 tarihli ve 2018/1303 E., 2018/11732 K. sayılı kararıyla;“...Somut olaya gelince; davalılar H.. D.. ile V.....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Lübnan vatandaşı olan ve 03/01/2004 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle 18/04/2013 tarihinde yapılan başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca reddedilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir....
Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Yani olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, bunun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşanabilmesi için muhtaç olunan paranın ödetilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı ölenin eylemli yardımını alanların desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için her şeyden önce destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde evlenen eşin desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski) eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. (Bkn.Yargıtay 17....
Mağdur ile sanığın evli oldukları, olay tarihinden yaklaşık üç ay önce evlenen taraflar arasında sanığın önceki evliliğinden kaynaklı anlaşmazlık bulunduğu, olay günü sanığın ait iş yerinde bir tapu devri meselesi nedeniyle buluşan tarafların tapu dairesine gitmek amacıyla sanığın aracıyla Konak mahallesine gittikleri, burada sanığın arabayı katlı otoparka park ettiği sırada taraflar arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında sanığın, mağduru tekme ve tokat atarak yaraladığı, mağdurun yaralanmasına Adlî Tıp Kurumu 2....