AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/02/2023 NUMARASI : 2022/942 ESAS - 2023/105 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmakla; dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği 22/12/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 2008 yılında evlenen müvekkiliyle davalının müşterek iki çocuklarının olduğunu, davalıdan kaynaklanan nedenlerle taraflar arasında geçimsizlik bulunduğundan tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayet hakkının müvekkiline verilerek artış oranıyla birlikte küçüklerin aylık 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili için aylık 3.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasıyla müvekkili lehine 200.000,00TL...
Somut olayda; tekrarı mümkün olmayan düğün ile ilgili anıların kalıcı olmasını istemek evlenen kişilerin en doğal hakkı olup, video kayıtlarının teslim edilmemesi sebebiyle davacıların ruhsal çöküntü içine girdiği anlaşılmış ise de; mahkemece, davacılar için takdir edilen 30.000,00 TL manevi tazminat miktarı sözleşmede kararlaştırılan iş bedeli ve tarafların sosyal-ekonomik durumu ve yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde fazla bulunmuştur ( Emsal YARG. 15. H.D. 2017/1454 Esas 2017/3191 Karar 28.09.2017 tarih). Mahkemece, davacı tarafta sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun olacak şekilde; daha düşük bir miktar da manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Hakkında 2008 yılında boşanma kararı verilen ve boşandığı eşiyle 27.02.2012 tarihinde tekrar evlenen davalıya, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı kurumca kesilerek, 01.02.2010-28.2.2014 tarihleri arasında yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir....
Hakkında verilen boşanma kararı 26.02.2002 tarihinde kesinleşen ve eski eşi ile tekrar 29.07.2011 tarihinde evlenen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı oldukları tarihlerde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 22.10.2008 – 21.09.2011 tarihleri arasındaki asıl alacak ve 06.02.2014 tarihine kadar hesaplanmış yasal faiz yönünden borç tahakkuk ettirildiği, ilgili alacağın tahsili isteminde bulunulduğu, Mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı...
Noterliği 21/05/2012 tarihli ihtarnamesi ile davacının taleplerinin reddedildiğini, evlenen kadının kıdem tazminatına hak kazanacağını, iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının iş akdini evlilik nedeni ile feshettiğini, taleplerinin haksız olduğunu, iş akdinin 1.4 maddesine aykırı davrandığını, haber verme yükümlülüğüne uymadığını, bu nedenle iş akdinin 3.2 maddesi gereğince davacının uğrattığı zararın talep edilmesi zorunluluğunun doğduğunu, davacının asgari ücretle çalıştığını ve maaşının bankaya yatırıldığını, ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, davacının tüm yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 2004 yılında evlenen tarafların 2009 yılında boşandıklarını, evlilik birliği içinde davalının 393 parsel 12 nolu mesken, 375 ada 21 nolu mesken, ... , ... , ... , ... plaka sayılı araçlar ile ekmek fırını işletmesi ve halı saha işletmesini edindiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL katılma alacağının boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 08.03.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle isteğini taşınmazlar için bilirkişi tarafından hesaplanan 265.000 TL olarak ıslah etmiştir....
Somut olayda varlığı ispatlanamayan ziynetlerin bedeline ilişkin talep ile somutlaştırılmayan ayakkabı ve giyim eşyasına dair taleplerin reddi doğru olduğundan davacı vekilinin buna ilişkin temyiz itirazlarının reddine, Davacı vekilinin değişik iş dosyasında bulunan ev eşyasına yönelik temyiz itirazlarına gelince, dosya kapsamına ve taraf tanıklarının beyanlarına göre, öncesinde evli iken boşanan ve 01.11.2001 tarihinde yeniden evlenen davacı ve davalının evlilik birliği içinde kullanım ömrünü tamamlayan ev eşyasını yeniledikleri saptanmıştır. 01.01.2002 tarihinden sonra bu şekilde tarafların ortak geliri ile edinilen ev eşyalarından boşanma dava tarihinde mevcut olanlar edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olup yukarıda açıklandığı üzere tasfiye edilmelidir....
Mahkemece, 1983 yılında evlenen taraflar evlenme tarihinden boşandıkları tarihe kadar ...'da çalıştıklarından davacının katkısının bulunduğunun kabulü ile 110.799,97 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 11.10.1983 tarihinde evlenmişler, 16.02.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 23.02.2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir....
Bu durumda yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi ve bakım ihtiyacı evlendiği gün sona ereceğinden, destekten yoksun kalma tazminatının davacı ... için kaza tarihinden yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerektiğinden, AYİM tablosuna göre davacı ... için evlenme indirimi yapmayan hesap raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 3-İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar için cenaze giderine yönelik olarak ıslah dilekçesinde toplam 2.050,00 TL talep edilmiş, mahkemece davacıların cenaze ve defin gideri talebinin kabulü ile 2.050,00-TL cenaze ve defin giderinin davacıya verilmesine hükemdilmiştir....
Somut olayda; 14.12.1976 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 03.10.2006 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK'nun m. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi'nde bakılacağını hükme bağlamıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde tutulur. Anılan yasal hükümler gereğince görevli mahkeme aile mahkemesi olduğundan mahkemece toplanan deliller ışığında bir inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....