Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.10.2011 gün ve 163/456 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava ve 30.10.2007 tarihli ıslah dilekçesinde; davacı ile davalı Bedriye'nin ilk evliliklerinin boşanma ile sona erdiğini, ikinci kez evlenen tarafların evlilik birliği içinde Almanya'da işçi olarak çalışıp kazandıkları birikimlerle davalı ... kayıtlı taşınmazı satın aldıklarını, davalı ...'nin davacının bilgisi ve rızası dışında aile konutu niteliğindeki taşınmazı bitişik komşusu olan diğer davalı ...'...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/05/2019 NUMARASI : 2017/4 ESAS, 2019/254 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : Elbistan 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/05/2019 Tarih, 2017/4 Esas ve 2019/254 Karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mahkemece ölümlü trafik kazası sebebiyle görülmüş olan tazminat davası sonucu müvekkillerinin Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında tazminata hak kazandıklarını, kazaya konu aracın ZKTMSS'nın bulunmadığını, bu nedenle söz konusu kazada zarar görenlerin uğramış oldukları bedeni zararların tazminin T6 talep edileceğini, T6 söz konusu ödemeyi sigorta kapsamı içine aldığını, ancak eş Aliye Altay (Kılınç)'ın yapmış olduğu evlilik ile hem evlenen eş hem de müşterek çocuklar yönünden destek süresinin sona erdiğini, sağ kalan eşin evlenmesiyle çocuklar yönünden desteğin kesileceğine ilişkin hiçbir...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; 2005 yılında evlenen tarafların ... ilçesi, ... Mah., ... Sok. No:22/5 .../İstanbul adresinde ikamet ettiklerini, tapu kaydında arsa olarak görünen taşınmazın 2006'da iktisap edilerek davalı eş adına alındığını, 27.02.2018'de kardeşine devredildiğini, 100.000,00 TL'lik bedelle habersiz, rızası alınmadan aile konutunun mal kaçırmak için devredildiğini, taşınmazın davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalılardan ... adına tesciline, tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... cevap dilekçesinde; satış kararında davacının onayının olduğunu, bilgisi dahilinde devir işleminin yapıldığını, herhangi bir mal kaçırmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. 2.Davalı ... cevap dilekçesine; davacının onayıyla devir yapıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. III....
DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 1978 yılında evlenen tarafların reşit iki çocuklarının olduğunu, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle tarafların sürekli çatışma halinde olduklarını, evliliğin devamında menfaat kalmadığını belirterek (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Dosya kapsamına göre; Sosyal Güvenlik Kontrol Memuruna ifade veren tutanak mümzilerinin mahkemede kamu tanığı sıfatıyla dinlendikleri, ifadelerinde birlikte yaşama olgusunu doğruladıkları, 25.01.2017 tarihli inceleme raporu içeriği de gözetildiğinde, 17.09.2004 tarihinde eşinden boşanan ve tekrar aynı eş ile 06.06.2016 tarihinde evlenen davacının, boşandıktan sonra eşiyle birlikte yaşamaya devam ettiği sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
Hakkında 2008 yılında boşanma kararı verilen ve boşandığı eşiyle 27.02.2012 tarihinde tekrar evlenen davalıya, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı kurumca kesilerek, 01.02.2010-28.2.2014 tarihleri arasında yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kıdem tazminatı ile ücret alacağı taleplerine ilişkin alacak davasıdır. 6100 Sayılı HMK nın 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme neticesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, celp edilen cevabi yazılara, yargılama aşamasında toplanan delillere ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre, davacının, davalı işyerinde 24/04/2007- 07/03/2017 tarihleri arasında çalıştığı, davacının 16/10/2016 tarihinde resmi nikah yapmak suretiyle evlendiği, 1475 sayılı yasanın 14.maddesi gereğince, evlenen kadın işçinin evlilik tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde evlilik nedeni ile, iş akdini feshi halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı, davacının yasal 1 yıllık süre içerisinde evlilik nedeni ile iş sözleşmesini feshettiği, davalı işverenliğin ileri sürmüş olduğu istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davacının kıdem tazminatı talep hakkının bulunduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince...
Bu bakımdan 14.12.1980 tarihinde ölen muris Veli oğlu Hasan’ın kızı ...’nın veraset belgesinin alınması için davacı taraf ile Hazine vekiline süre ve imkan tanınması, veraset belgesi alındığında Hasan’ın ölümünden sonra yaşayan ve başka biriyle evlenen Mahi Yağcı’nın mirasçılarının durumu da gözönünde tutularak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Öncelikle Muzaffer Yağcı’nın mirasçılarının olup olmadığının, varsa davaya katılmalarının sağlanması ve taraf teşkilinin böylece yerine getirilmesi gerekmektedir. Davalı Hazine ve Haydar vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün sadece dava koşulu yönünden (...için) açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 120,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'...
Bu bakımdan 14.12.1980 tarihinde ölen muris Veli oğlu Hasan’ın kızı Muzaffer Yağcı’nın veraset belgesinin alınması için davacı taraf ile Hazine vekiline süre ve imkan tanınması, veraset belgesi alındığında Hasan’ın ölümünden sonra yaşayan ve başka biriyle evlenen Mahi Yağcı’nın mirasçılarının durumu da gözönünde tutularak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Öncelikle Muzaffer Yağcı’nın mirasçılarının olup olmadığının, varsa davaya katılmalarının sağlanması ve taraf teşkilinin böylece yerine getirilmesi gerekmektedir. Davalı Hazine ve Haydar vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün sadece dava koşulu yönünden (Muzaffer Yağcı için) açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 120,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'...
Bozma ilamına uyan mahkemece; 01/12/2004 tarihinde evlenen tarafların 2008 yılında ayrı yaşamaya başladıkları, 24/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ziynetlerin davacıya düğünde takıldığı, bu ziynetlerin bir kısmının çalındığı, geriye kalan ziynetlerin ise bizzat davacı ya da davacının rızası dahilinde davalı tarafından bozdurularak tatil, düğün ve memleket ziyaretleri için harcandığının davalı tanıklarının beyanlarıyla sabit olduğu, davacının dava dilekçesindeki ziynetlerine el konulduğu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle; davacının kesinleşen çeyiz eşyaları istemi hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, ziynet eşyaları isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararında davaya konu edilen ziynetlerin bir bölümünün çalındığının taraflarında kabulünde olduğunun belirlenmiş olmasına göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davalı, cevap dilekçesinde...