Aile Mahkemesinin 2003/239 esas, 2003/453 karar sayılı kararıyla dedeleri ... ve babaanneleri ... tarafından evlat edinildikleri, bu kararın temyiz edilmeksizin 01.03.2004 tarihinde kesinleştiği; evlat edinilmek istenen 1991 doğumlu ...'ın, davacıların kızı olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile davacılar, kendi kızlarını evlat edinmek istemektedirler. Davalı ...'in daha önce dedesi ve babaannesi tarafından evlat edinilmiş olması, evlat edinenlerle evlatlık arasında yapay bir soybağı kurar ise de, evlatlığın gerçek anne ve babası ile hukuken geçerli biçimde oluşmuş kan bağına dayanan soybağı ilişkisini ortadan kaldırmaz (TMK. m. 314/5) Türk Medeni Kanununun soybağının kurulmasına ilişkin 282'nci ve devamı maddeleri ile, evlatedinmeye ilişkin 305 ve devamı maddeleri hükümlerine göre, ana ve babanın kendi çocuklarını evlat edinmelerinin mümkün olmadığı halde, mahkemece, bu husus gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, evlat edinmede ananın rızasının aranmaması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının tecavüze uğraması sonucu dünyaya getirdiği 05.12.2009 doğumlu ...'u çöp konteynırına attığı, ona bakmak istemediğini belirtmesi üzerine çocuğun koruma altına alındığını, ...'un evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılması için evlat edinmede anasının rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davalının savunması gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 309. maddesi gereğince; evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir....
Türk Medeni Kanununun 320. maddesine dayanılarak çıkartılan "Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük" 15.03.2009 tarihinde yürürlüğe konulmuş, dava bu tarihten sonra 08.01.2010 tarihinde açılmıştır. Bakanlar Kurulu, Tüzükle küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütme yetkisini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna vermiştir (Tüzük m. 3). Tüzüğün genel gerekçesinde "Tüzük hükümlerinin sadece korunmaya muhtaç küçüklerin evlat edinilmesiyle sınırlı olmadığı korunmaya muhtaç olmayan küçüklerin evlat edinilmesinin de Tüzüğün kapsamında olduğu" belirtilmektedir. Tüzüğün yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanununun 320. maddesinde yer alan düzenleme emredici niteliktedir. İster kurumda koruma altına alınmış (korunmaya muhtaç) olsun, isterse koruma altında bulunmasın veya bu nitelikte olmasın, küçüklerin evlat edinilmesinde aracı kuruma başvuru ihtiyari değil, zorunludur....
(Tüzük m.3) Tüzüğün genel gerekçesinde "Tüzük hükümlerinin sadece korunmaya muhtaç küçüklerin evlat edinilmesiyle sınırlı olmadığı, korunmaya muhtaç olmayan küçüklerin evlat edinilmesinin de Tüzüğün kapsamında olduğu" belirtilmektedir. Tüzüğün yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanununun 320. maddesinde yer alan düzenleme emredici niteliktedir. İster, kurumda koruma altına alınmış (korunmaya muhtaç) olsun, isterse koruma altında bulunmasın veya bu nitelikte olmasın, küçüklerin evlat edinilmesinde aracı kuruma başvuru ihtiyari değil, zorunludur. diğer bir ifade ile Tüzüğün yürürlüğe girmesiyle, bir küçüğü evlat edinmek isteyenler, Bakanlar Kurulunca yetki verilen aracı kuruma başvuruda bulunmaksızın ve kurumun aracılık faaliyetini harekete geçirmeksizin doğrudan mahkemeye evlat edinme başvurusunda bulunamazlar. Davacılar önce evlat edinmek için aracı kuruma başvurmalıdırlar. Aracı kuruma başvuru ve bu kurumun aracılık faaliyetini ikmal etmiş olması dava şarttır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Evlat Edinme Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından davacı Salahattin hakkındaki hükme yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar evli olup, ergin kişiyi birlikte evlat edinme talebinde bulunmuşlar, 20.05.2010 tarihli oturumda davacıların her ikisi de dinlenmiş, davacılardan Salahattin bu tarihten sonra 24.05.2010 tarihinde ölmüştür. Evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlat edinmeye engel olmaz (TMK. md. 315/2). Bu sebeple evlat edinme başvurusunda bulunanın dava sırasında ölmüş olması, davayı konusuz hale getirmez....
Ancak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 308. maddesine göre evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şart olup, bu yaş farkı kuralı emredici nitelikte olduğundan buna uyulmadan yapılan evlat edinme talebinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek evlat edinme talebinin altında maddi sebeplerin yer alması ve bu saikle evlat edinmenin istendiği gerekçesiyle davanın reddi doğru değil ise de, sonucu bakımından doğru olan kararın gerekçesi yukarıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmek suretiyle hükmün ONANMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
edinmeye engel durum olmadığını, evlat edinme tarihinde geçerli HUMK hükümleri gereği evlat edinmeye izin verilmesi kararında Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, mahkemenin görevi yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
edinmeye engel durum olmadığını, evlat edinme tarihinde geçerli HUMK hükümleri gereği evlat edinmeye izin verilmesi kararında Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, mahkemenin görevi yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile müşterek çocuğun davalı baba tarafından ihmal edilip edilmediği, davalı babanın çocuğa özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususundaki beyanların çelişkili olduğu, davacı tanıklarının beyanlarının daha somut hususlar içerdiği, çocuğun evlat edinmek isteyen dede ile halen birlikte kaldığı, dedenin çocuk için her türlü imkanlarını kullandığı, evlat edinme durumunda çocuğun düzeninde eksi yönde bir değişme olmayacağı, çocuk için evlat edinmek isteyenin özlük haklarından yararlanmasının çocuğun üstün yararına olacağı, evlat edinenin iddia edilen hastalıklarının çocuğun zararına olacağı yönünde bir kanaate varılmadığı, davalı babanın ise, çocuk ile kişisel ilişkisinde olumsuz bir durum meydana gelmeyeceği, bu bağlamda, mahkemenin değerlendirilen gerekçeler ile bu hükmü vermesi, çocuğun evlat edinilmesi anlamına gelmeyeceği nihai kararın, evlat edinmeye izin verilme davasını gören mahkemece...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, evlat edinme istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlat edinmeye karar verilirken davalı annenin rızasının aranmasının gerekip gerekmediği, yaşı küçüğün evlat edinilmesine karar verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, evlat edinme davasında öncelikle korunması gereken kişinin evlat edinilmesine karar verilen küçük mü küçüğü kuruma bırakıp arayıp sormayan anne mi olduğu noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 305 inci, 306 ncı, 307 nci, 308 inci, 309 uncu, 311 inci, 312 nci, 313 üncü, 314 üncü, 315 inci, 316 ncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 3....