Diğer yandan; eser sözleşmesinde, yaratılacak sonuç (eser) önemli öge olduğu halde; hizmet sözleşmesinde, belirli ya da belirli olmayan bir süreyle işgörme ögesi önemlidir. Yani bir eser ortaya çıkarmayan emek harcamaları da, iş sözleşmesi yönünden işgörme sayılır. Eser sözleşmesi belli bir sonucun meydana getirilmesi şeklinde oluşurken, hizmet sözleşmesinde herhangi bir sonuç taahhüt edilmemektedir. Başka bir ifadeyle, eser sözleşmesinde, bir bina gibi eserin tamamlanması taahhüt edilirken, hizmet akdine bağlı çalışan işçinin bu tarz bir taahhüdü bulunmamaktadır. Hizmet sözleşmesinde, belirli veya belirsiz bir süreliğine hizmet ediminin hasredilmesi söz konusu iken işçi açısından sonucun varlığı önemli değildir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı ... tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesi ilişkisinin icrası sırasında elektrik çarpması suretiyle meydana gelen kazada yaralanan yüklenicinin, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece tüm davalılar müteselsilen sorumlu tutularak, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalılar vekillerince temyiz edilmiştir....
Yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde, davalı T4'a ait köy evinin inşaatı işlerinin yapımı sırasında zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, Mahkemece kazasının meydana geldiği tarih itibariyle davalı T4'ın asıl işveren sıfatının bulunup bulunmadığı, davalılar arasındaki ilişkinin istisna (eser) sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi olduğu yönünden gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın, sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde, usulünce yapılacak araştırma neticesinde, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğini tespit etmekten ibarettir. Davalılar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu kanaatine varılacak olursa, iş kazasını meydana gelmesinde üçüncü kişinin kusuru halinde sorumluluğuna ilişkin 5510 sayılı Kanun'un 21/4. Maddesinin de irdelenmesi gerekmektedir....
Taraflar arasında 11.02.2004 tarihinde adi yazılı şekilde asansör montaj sözleşmesi yapılmış olup, bu sözleşme niteliği itibarıyla zaman bakımından uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir "eser sözleşmesi" dir. Davacı, bu sözleşmenin yüklenicisi, davalı ise iş sahibidir. Sözleşme hükmü uyarınca davacı yüklenici 4 adet insan asönsürünün imalâtını yapacaktır. Sözleşmenin "İŞİN BEDELİ" başlıklı maddesinde iş bedelinin, KDV dahil 135.000,00 TL olduğu, bu iş bedelinin 3 adet daire verilmek suretiyle ödeneceği, dairelerin brüt 145 m2, net 120 m2 olacağı ve dairelerin mutfak, banyo dolabı, vitrifiye armatür, parkeler, iç kapı ile radyatör hariç anahtar teslimi olarak davacıya teslim edileceği belirtilmiştir. Kural olarak; eser sözleşmelerinin geçerli olması herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Tarafların karşılıklı olarak "icap" ve "kabul" irade açıklamalarıyla eser sözleşmesi ilişkisi kurulur....
Dolayısıyla iş sahibinin olayın meydana gelmesinde kusurlu bulunup bulunmadığı iş hukuku mevzuatı hükümlerine göre değil, eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda yüklenici ve eser sahibinin alması zorunlu tedbirler gözönünde tutularak saptanmalıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu 2 iş güvenliği uzmanı ve 1 hukukçudan oluşturulan kişilerce ve iş güvenliği esaslarına göre belirlenmiştir. Bu raporun hükme esas alınması doğru olmamıştır. Öte yandan ölenin eşi-kadının evlenme şansı değerlendirilmeden hüküm tesisi ve faizin temerrüt tarihi yerine ölüm tarihinden başlatılması da doğru olmamıştır. Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş; eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan davalının kusur oranının saptanması, kadının evlenme şansının değerlendirilerek tazminatın saptanması ve faizin temerrüt tarihi araştırılarak başlatılmasından ibarettir. Karar belirtilen nedenlerle bozulmalıdır....
Davacı hizmet akdi ile çalıştığını iddia etmiş, davalı ise eser sözleşmesi kapsamında çalıştığını savunmuştur. Uyuşmazlığın esası yönünden Yargıtay kararları ışığında Eser akdi ve Hizmet akdinin benzeşen ve ayrılan noktalara bakmak gerekir, Buna göre 6098 sayılı TBK'nın 470. maddesinde eser sözleşmesi; "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." olarak tanımlanmıştır.Bu hükme göre; yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi (meydana getirmeyi) taahhüt eden ve imal ettiği şeyi de (eseri) iş sahibine teslim etme yükümlülüğü altına giren Kişi ya da kuruluştur. İş sahibi ise, sözleşmeye konu olan eseri bedeli karşılığında imal ettiren ve imal edilen eseri teslim almakta menfaati olan gerçek veya tüzel kişiler veya iş ortakları ya da gruplaşmış müesseselerdir (İzzet Karataş, Eser Sözleşmeleri, 2....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık asıl dava eser sözleşmesinin ayıplı ifası sebebiyle ödenen iş bedeli ile delil tespit ve noter masraflarının iade istemine, birleşen davada eser sözleşmesi bedelinin eksik ödenmesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalinden kaynaklandığından ve dosyada 15. Hukuk Dairesi'nin bozma kararı bulunduğundan temyiz incelemesi yapmak görevi Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi'ne aittir. 23.07.2016 tarih ve 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, dairelerce görevsizlik kararı verildiğinde, ikinci dairece başka bir daireye gönderme kararı verilmeden dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Dairenin belirlenmesi için Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz incelemesi ile görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 27/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yine aynı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca ise, hizmet işlemleri, ''bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebilir.'' Bu hükümler doğrultusunda, Katma Değer Vergisinin eser sözleşmesi ilişkisini ve o mahiyetteki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerini de içerdiği, yani eser bedelinin KDV'ye tabi olduğu görülmektedir. Bunun yanında, 3065 sayılı Kanun'un 8/1-a maddesince de, katma değer vergisinin mükellefinin ''mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar'' olduğu, yani yüklenicinin KDV mükellefi bulunduğu belirtildiğinden, bu verginin hizmet alana, yani vergi sorumlusu arsa sahibine aynen yansıtılabileceğinin kabulü gerekir....
Eser sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde "eser" ve "bedel" olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici istenen özellikte eseri meydana getirmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir. Tarafların anlaşırken bedel kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece aldırılan ve daha önceki iki rapor arasında mevcut çelişkileri de giderici mahiyette düzenlenen 2/8/2023 tarihli denetime elverişli bilirkişi heyeti raporuna göre, davacı tarafından talep edilen işlemler doğrultusunda davalı yüklenicinin edimi ifa ettiği, davacı iş sahibinin aracında meydana gelen zarara ilişkin davalı yüklenicinin bir yükümlülüğünün bulunmadığı, davacının aracında meydana gelen zararın yağ pompasından kaynaklandığı, davalının eser sözleşmesi kapsamında yağ pompasını değiştirme yükümlüğünün bulunmadığı ve sözleşme dışındaki yağ pompasının değiştirilmesinin yükleniciden teknik olarak ve iş sahibinin talimatları uyarınca beklenemeyeceği, yüklenicinin bu hususu öngöremeyeceği anlaşılmakla mahkemece davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır....