Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ltd.Şti'nin sigortalı işçisi olduğunu, Rücu talebine esas tazminatın 08.07.2007 tarihinde iskele kurulumu sırasında meydana gelen iş kazasında davacının taşeronu ......

    Dava, trafik kazası nedeni ile ölümden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi tazminat yönünden istemin feragat nedeni ile reddine, manevi tazminat yönünden ise kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur. Davacılar, davalı ...’ın ehliyetsiz ve yaşı küçük bir şekilde sevk ettiği araç ile neden olduğu trafik kazasında murislerinin yaşamını yitirdiğini, kendilerinin de yaralandıklarını bildirerek uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemişlerdir. Davalılar, kazanın asli kusurları ile meydana gelmediğini, ölüm ve yaralanmanın emniyet kemerinin takılı olmaması ve küçük çocuğun ön koltukta seyir etmesi nedeni ile meydana geldiğini savunarak davanın reddedilmesini istemişlerdir. Mahkemece, maddi tazminat isteminin feragat edilmesi nedeni ile reddine, manevi tazminat isteminin ise aynen kabulüne karar verilmiştir....

      Yine aynı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca ise, hizmet işlemleri, ''bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebilir.'' Bu hükümler doğrultusunda, Katma Değer Vergisinin eser sözleşmesi ilişkisini ve o mahiyetteki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerini de içerdiği, yani eser bedelinin KDV'ye tabi olduğu görülmektedir. Bunun yanında, 3065 sayılı Kanun'un 8/1-a maddesince de, katma değer vergisinin mükellefinin ''mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar'' olduğu, yani yüklenicinin KDV mükellefi bulunduğu belirtildiğinden, bu verginin hizmet alana, yani vergi sorumlusu arsa sahibine aynen yansıtılabileceğinin kabulü gerekir....

        Davacı hizmet akdi ile çalıştığını iddia etmiş, davalı ise eser sözleşmesi kapsamında çalıştığını savunmuştur. Uyuşmazlığın esası yönünden Yargıtay kararları ışığında Eser akdi ve Hizmet akdinin benzeşen ve ayrılan noktalara bakmak gerekir, Buna göre 6098 sayılı TBK'nın 470. maddesinde eser sözleşmesi; "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." olarak tanımlanmıştır.Bu hükme göre; yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi (meydana getirmeyi) taahhüt eden ve imal ettiği şeyi de (eseri) iş sahibine teslim etme yükümlülüğü altına giren Kişi ya da kuruluştur. İş sahibi ise, sözleşmeye konu olan eseri bedeli karşılığında imal ettiren ve imal edilen eseri teslim almakta menfaati olan gerçek veya tüzel kişiler veya iş ortakları ya da gruplaşmış müesseselerdir (İzzet Karataş, Eser Sözleşmeleri, 2....

        Eser sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde "eser" ve "bedel" olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici istenen özellikte eseri meydana getirmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir. Tarafların anlaşırken bedel kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez....

        Oto San ve Tic A.Ş. tarafından takılan distribüsyon kemerinin montajının hatalı yapılması nedeniyle koptuğu iddiasıyla, araçta meydana gelen zararın tahsilinin istendiği somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          GEREKÇE :Dava, eser sözleşmesi kapsamında yapılan eksik ve ayıplı işlerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. e-imza e-imza Taraflar arasındaki sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur. 6098 Sayılı TBK'nın 470. maddesi, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi, "Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır....

            Diğer yandan; eser sözleşmesinde, yaratılacak sonuç (eser) önemli öge olduğu halde; hizmet sözleşmesinde, belirli ya da belirli olmayan bir süreyle işgörme ögesi önemlidir. Yani bir eser ortaya çıkarmayan emek harcamaları da, iş sözleşmesi yönünden işgörme sayılır. Eser sözleşmesi belli bir sonucun meydana getirilmesi şeklinde oluşurken, hizmet sözleşmesinde herhangi bir sonuç taahhüt edilmemektedir. Başka bir ifadeyle, eser sözleşmesinde, bir bina gibi eserin tamamlanması taahhüt edilirken, hizmet akdine bağlı çalışan işçinin bu tarz bir taahhüdü bulunmamaktadır. Hizmet sözleşmesinde, belirli veya belirsiz bir süreliğine hizmet ediminin hasredilmesi söz konusu iken işçi açısından sonucun varlığı önemli değildir. Ayrıca, eser sözleşmesinde iş sahibi eserin meydana getirilmesi aşamasında yükleniciye doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak talimat verebilir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, trafik kazası nedeniyle ölümden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup, her ne kadar davacıların miras bırakanı ile davalılardan .... arasında sözleşme ilişkisi olduğu akla gelebilir ise de, dosya kapsamından meydana gelen trafik kazasının ilgili davalı ile olan sözleşme ilişkisi çerçevesinde gelişmediği, davacıların miras bırakanının serbest zamanında vuku bulduğu anlaşılmakla, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. Ancak 4.Hukuk Dairesince de Dairemizin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, davalılar arasında biçimine uygun düzenlenmiş 27.03.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme uyarınca çekişme konusu yapılan 2 sayılı parseldeki zeminde 6 numaralı depo niteliğindeki bağımsız bölümün yükleniciye bırakıldığı görülmektedir. Davada dayanılan 17.12.2007 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi aslında yüklenicinin davacıya yaptığı bir temlik işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Bir bina yapım işinden maksat ise, yüklenicinin binayı sözleşmeye, fen ve amacına, imar kurallarına uygun meydana getirilmesi, ifa olarak da arsa sahibine arz etmesidir....

                  UYAP Entegrasyonu