WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Menfi zarar da tıpkı müspet zarar gibi fiili zarar ve yoksun kalınan kâr yani kaçırılan fırsattan oluşur. Bu bağlamda yapılan sözleşmenin geçerliliğine güvenerek başka bir sözleşme yapmamak suretiyle kaçırılan fırsatlar da menfi zararın bir türünü oluşturur. Müspet zarar ise, aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Yani borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameliki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyet ile mamelekin hala hazır vaziyeti arasındaki farktır. Müspet zarar, kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türüdür....

    Hukuk Dairesi, 2020/228 Esas, 2020/3185 Karar; 2013/3504 Esas, 2014/3017 Karar). 4- Bir eser sözleşmesinde yüklenici borcunu yerine getirirken sözleşmenin diğer tarafı olan iş sahibinin yararına olacak şekilde davranmak ve ona zarar vermekten kaçınmakla yükümlüdür. 6098 sayılı TBK’nın 472. maddesi uyarınca; yüklenici işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, eseri fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. Yüklenici yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftir. Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfıyla gerçekleştirdiği bir sonuçtur. Eser sözleşmelerinde; yüklenici sadakat ve özen borcu gereği eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek zorundadır....

      Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....

        Bu aşamadan sonra davacı sadece menfi zararlarını isteyebilir, ayrıca müspet zararların da talep edilebilmesi için sözleşmede bu konunun hükme bağlanması gerekir. Davacının icra takibinde istediği ve 13.07.2006 tarihli dilekçesinde kalem kalem açıkladığı hususlardan her türlü semere olarak bahsedilen 11.390,90 TL müspet zarar niteliğindedir. 642,00 TL parça bedeli hükümde nazara alınmamıştır. 87,10 TL noter ve posta giderleri yargılama masrafları kapsamında değerlendirilmiştir. Zaten bu konu temyiz nedeni de yapılmamıştır. O halde davacının müspet zarara ilişkin istemi bulunmamaktadır. HUMK'nın 74. maddesi uyarınca Türk Medeni Kanunu ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka birşeye hüküm veremez, bu bakımdan yerel mahkemece anılan yasal ilkeler gözetilmeksizin talep edilmediği halde 10.000,00 TL menfi zarara hükmedilmesi isabetli olmamıştır....

          Müspet zarar ise, alacaklının ifadan vazgeçerek zararını istemesi halinde değerlendirilebilir. Bu durumda sözleşme ortadan kalkmaz, ifaya ilişkin talep hakkının yerini tazminat istemi alır. Menfi zarar, sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilememesi nedeniyle güvenin boşa çıkmasından dolayı uğranılan zarardır. Dava konusu somut olayda davaya konu edilen 2.000,00 TL yıkım masrafı menfi zarar kapsamında olup mahkemece bu bedelin kabulü yönünde hüküm kurulmasında usul, yasaya ve yönteme aykırılık bulunmamaktadır. Ancak kabul edilen diğer iki kalem alacak inşaatın süresinde bitirilememesi nedeniyle uğuranılan zarar 50.000,00 TL ile kira geliri nedeniyle uğranılan zarar 5.000,00 TL müspet zarar niteliğindedir. Sözleşmenin feshi kesinleştiğine göre talep edilmesi mümkün değildir. Feshe rağmen müspet zararın istenebilmesi için sözleşmenin feshedilmesi halinde de istenebileceğine dair sözleşmede düzenleme olması gerekir....

            Burada istenebilecek zararın miktarı, dönülen sözleşme bedeli ile işin sonraki yükleniciye uygun sürede verilmesi koşuluyla ödemek zorunda kalınan bedel arasındaki net farktır....

              K sayılı kararı ile onandığını, müvekkili ile davalı arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesinden dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, müspet zararın tazmini gerektiğini, uğradığı zararın tespiti ile müvekkil şirketin yapmış olduğu tüm masraflar, meydana gelen tüm müspet ve menfi zararlar ile kar mahrumiyeti ve denkleştirme bedelinin davalıdan tanzimini, şimdilik menfi ve müspet zarar ile mahrum kalınan kar tazminat için ...TL, denkleştirme tazminatı için ... TL olmak üzere ... TL tazminatın sözleşmenin fesih tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

                Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). Nitekim aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2022 tarihli ve 2020/3-688 Esas, 2022/846 Karar sayılı kararında da değinilmiştir. Müspet veya menfi olsun zararın tazmini isteyen tarafın sözleşmenin feshinde kusurunun bulunmaması ve diğer tarafın kusurlu olması gerekmektedir. Somut olayda, taraflar arasında .... tarihinde ... ili Merkez ilçesi ... ada ... parsel ticaret merkezi inşaatı ve alt yapı ve çevre düzenlemesi konulu taşeron sözleşmesi imzalanmış, sözleşme ile işe başlama tarihi .... belirlenmiştir....

                  ara kararımız ile 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafından süresi içerisinde verilen 08.06.2022 tarihli talep açıklama dilekçesi ile 3 nolu ara karar yönünden dava değerinin 30.000 TL olduğu, bunun 20.000 TL'sinin müspet zarar için, 10.000 TL'sinin menfi zarar için olduğunun bildirildiği görülmüştür. 3-Ancak müspet zarar ve menfi zarar adı altında istenebilecek tazminat kalemlerinin birden fazla olması nazara alındığında davacının hangi tazminat kalemlerini talep ettiği, ve istediği 20.000 TL'nin ne kadarının hangi müspet zarar kalemleri için olduğunu, 10.000 TL'nin ne kadarının hangi menfi tazminat kalemleri için olduğunu açıklamadığı, bu şekilde talep sonucunun açık olmadığı anlaşıldığından, davacı tarafa 08.06.2022 tarihli ara karar ile; " Mahkememizin 07/06/2022 tarihli ara kararı ile, talep sonucundaki 3 nolu talebin açıklanması istenmiş davacı vekili tarafından 08/06/2022 tarihli dilekçe ile menfi zarar için 10.000 TL müspet zarar için 20.000 TL olduğu belirtilmiş ise de...

                    Hukuk Dairesi'nin 2008/5135 E. - 2008/2091 K. sayılı kararı ile hükmün bozulduğunu, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda yargılama devam ederken müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini ve sözleşme kurulurken ödenen 66.000 USD ile 37.188,55 TL menfi zararın ıslah yolu ile talep edildiğini, mahkemece uyulan bozma kararı ile davalı lehine usuli müktesap hak oluştuğundan bir başka ifade ile sözleşme geçerli olduğundan ıslahla talep edilen menfi zarara hükmedilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, müvekkilince 16.03.2012 tarihli ihtarname ile TTK'nun 20/3 maddesine uygun olarak sözleşmenin feshedildiğini ve menfi zararların tazmininin talep edildiğini ileri sürerek 66.000 USD'nin 26.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek USD faizi ile birlikte, 37.188,55 TL'nin 26.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte, davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu