e, 1 payının...kızı ... (...) adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, her ne kadar davanın reddi ile 212 ada 54 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline,taşınmazın 5 pay kabul edilerek;1 payının...oğlu ...'e,1 payının...oğlu ...'e,1 payının...oğlu ...'e,1 payının...kızı ... (...)'e, 1 payının...kızı ... (...) adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş ise de, hüküm dosya kapsamına uygun düşmemektedir....
adına tespit edildiğini bu taşınmazların adına tescilini talep etmiştir. Kadastro sırasında 225 ada 1 numaralı parselin 1103,07 m2 yüzölçümü ile davacı adına tespit edildiği tutanağın bu dosya ile itirazlı olduğu, 225 ada 2 numaralı parselin 3913,30 m2 yüzölçümü ile ... Kurt adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız kesinleştiği, 155 ada 2 numaralı parselin 4057,86 m2 yüzölçümü ile ... ... adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece tespit tutanakları kesinleşmiş olduğundan davanın görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1) Davacı parsel numarası belirtmeksizin Hazine ve Orman Yönetimini taraf göstererek dava açmıştır. Ancak daha sonra dava ettiği taşınmazların 225 ada 2 ve 155 ada 2 numaralı parseller olduğunu bildirmiş ve bu parsellerin kadastro sırasında davada taraf olmayan gerçek kişiler adına tespit edildiği ve tutanakların itirazsız kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak tespit edilen bedelin derhal ödenmesi gerektiğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının faiz ve ödemeye ilişkin 4 ve 5. paragraflarının tümüyle çıkartılmasına, yerlerine sırasıyla, a-(Bozma ilamı sonrası tespit edilen bedelden ilk kararla tespit edilen bedelin mahsubu sonrası oluşan fark bedel 6.343,00 -TL bedele son karar tarihi 25.09.2019 tarihine...
Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma (himaye), diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının ( o konuda ) tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Mesela, boşanma davası açma hakkı olan bir eşin, ilk önce yalnız boşanma hakkının tespiti için bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur . Bunun gibi, eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta ( kural olarak ) hukuki yararı yoktur. (kar.m.107 )." ( Medeni Usul Hukuku, Prof . Dr . Baki Kuru, Prof. Dr. RamazanArslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, 25. baskı, ... 2014, sayfa; 260 – 261 ) Somut olayda; davacının, eda davası açarak iddiasını ileri sürmesi gerekirken tespit davası açmasında hukuki bir yararı yoktur. Mahkemece, anılan ilkeler gereğince açılan tespit davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Nüfus adres hareketlerinde, davacının boşandığı eşine ait gözüken adreslerde kolluk vasıtasıyla, muhtar ve resen tespit edilecek kapıcı, yönetici, komşu gibi kişiler dinlenmek suretiyle araştırma yapılmamıştır. Davacıya ait adreslerde de, yönetici, kapıcı, komşu gibi kişiler resen tespit edilerek dinlenilmemiştir. Mahkemece, uyuşmazlık konusu dönem olan 01.03.2012-17.01.2014 tarihleri arasında; davacı ve boşandığı eşine ait gözüken adreslerin işyeri mi konut mu oldukları tespit edilerek, bu adreslerde kimlerin yaşadıkları, davacı ve boşandığı eşinin nufus adres veri tabanında gözüken yerleşim yeri adreslerinde birlikte veya ayrı olarak yaşayıp yaşamadıkları, kolluk vasıtasıyla araştırılmalı ve resen tespit edilecek yönetici, kapıcı ve komşu gibi kişiler tespit edilerek dinlenilmeli, dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişki de giderilerek neticesine göre karar verilmelidir....
Dava, tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kabul edilmiş; davacı tarafından talep edilen tavzih istemi ek kararla reddedilmiş ve bu ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf, hasımsız olarak açtığı dava ile yangın sonucu demirbaş, tahakkuk evrakları, esnaf ödeme dosyaları, teşkilat kuruluş dosyası ve bir kısım faturaların yanarak zayi olduğunu belirterek, bu durumun tespiti ile yanan eşya ve evraklarla ilgili zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 106. ve devamı maddelerinde tespit davaları düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunda tespit davası düzenlenmemiş olsa da, bu davaların da dinlenilebilir olduğu, gerek öğretide ve gerekse uygulamada kabul edilmekteydi. Tespit davasının dinlenilebilmesi için, genel dava şartlarının yanında iki ek şartın da bulunması gerekir: 1-HMK'nun 106/1-3. maddesi uyarınca, tespit davasının konusu, yalnız hukuki ilişkiler ve bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi olabilir....
Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin tespit malikine, tespit malikinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda, dava konusu taşınmaz, ölü ... çocukları ...,...,... kızı ... adına tespit edilmiştir. Mahkemece, tespit maliklerinin nüfus kayıtları dosya arasına alınarak bir kısım mirasçılara tebligat yapılmış ise de, tespit maliki ...'un dava tarihinde ölü olduğu anlaşılmasına rağmen mirasçıları yöntemince davaya dahil edilmemiş, ayrıca tespit maliki ...’ın oğlu İsmail mirasçılarından ..., tespit maliki ... mirasçısı ... mirasçısı ..., tespit maliki ... oğlu ... mirasçısı ..., tespit maliki ... mirasçıları ... ve ... davaya dahil edilmediği gibi, lehlerine tescil hükmü de kurulmamıştır....
Kadastro tespiti sırasında 134 ada 170 sayılı parsel davacı ..., 149 ada 165 sayılı parsel ise davacı ... ile ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., adına tespit edilen bu parsellerin yüzölçümünün eksik tespit edildiği, kendisine ait yerlerin sınırdaki mera parsellerine katılarak tespit edildiği iddiası ile dava açmış olduğuna göre; davanın konusunun davacı adına tespit edilen 134 ada 170 ve 149 ada 165 sayılı parseller olmayıp bu parsellerin sınırında bulunan mera parselleri olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca öncelikle davalı taşınmazların nitelikleri göz önüne alındığında davayı tüm tespit maliklerinin birlikte açmaları gerektiği göz önüne alınarak 149 ada 165 sayılı parselin tespit maliklerinden ...'...
sosyal güvenliğe ilişkin haklarını da ilgilendirdiğinden Mahkemece, durum tespit tutanağında fiilen çalıştığı tespit edilen ... davaya dahil edilmesinin sağlanması, SGK dan ...'ün özlük dosyası getirtilerek Kurum müfettişlerince yapılan bir inceleme olup olmadığının sorulması, işyerine ait dönem bordrolarının istenmesi, bu dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurması, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il Müdürlüğünden gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ile iş yerine o tarihte komşu olan işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek ...'ün davalı işyerinde fiili olarak çalışıp çalışmadığının Mahkemece resen araştırılarak tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir....
Ancak; çekişmeli taşınmaz kadastro tespiti sırasında ... çocukları ..., ..., ... ve ... adına tespit edilmiş olup tespit maliklerinden ..., ... ve ...'un ölü olduğu ve veraset ilamları dosyada mevcut olmayıp nüfus aile kayıt örneklerine göre mirasçıların davaya dahil edilmediği, hisse oranlarının hesaplanmadığı, bu nedenle, çekişmeli taşınmazın kalan 742,62 m2 bölümünün tespit gibi tutanaktaki hisseleri oranında ..., ..., ... ve ... adlarına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, infazda duraksama yaratacak şekilde dahili davalılar adına miras payları oranında tespit ve tapuya tesciline karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....