"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı tespit talebinin reddine dair verilen hükmün süresi içinde tespit isteyenler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Tespit isteyenler vekili; tespit isteyenlerin murisi ...'un 03.11.2013 tarihinde trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, ölü muayene ve otopsi yapıldığını ve alınan kan numunesi üzerinde...Eğitim ve Araştırma Hastanesi laboratuvarında alkol incelemesi sonucu kanında 234 promil alkol bulunduğunun tespit edildiğini, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tespit yapılarak, alkol testinin doğruluğu konusunda İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan kanda alkol testinin yapılması halinde %100 doğru sonuç verip vermeyeceği hususunda rapor aldırılması ile ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi laboratuvarında bulunan kan numunesinin nakile uygun bir ortamda ......
Mahkemece dava esasa kaydedilerek ve tespit davası olarak görülerek, yapılan yargılama sonucunda tespit hükmü tesis edilmiştir. Tespit davasının şartı, hukuki yarardır. Yani, davacının tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur. Buna göre eda davası açması mümkün olan davacının, aynı konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Somut olayda, davacı delil tespiti isteminde bulunmuş olup, derhal eda davası açmasının mümkün olmasına göre, tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl dosyada davacı Hazinenin davasının reddine, birleşen dosyada davacı ...’nın davasının kısmen kabulü ile çekişme konusu 108 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile;parsel üzerindeki tüm hisseler 32 pay kabul edilerek 4 payın tespit maliki ..., 4 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ..., 3 payın tespit maliki ... adına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm asıl dosyada davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Aleyhine tesbit istenenlere, tesbit dilekçesi tebliğ edilmiş, mahkemece duruşma açılmış ve 8.2.2012 tarihinde bilirkişi marifetiyle yapılan keşifte tespit isteyenin tanıkları dinlenmiş, 13.2.2012 tarihli trafikçi bilirkişi raporunda davalı ...'nın manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak kuralını ihlalden 8/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapora göre aleyhine tespit istenen ...'nın 8/8 oranında kusurlu, davacının (tespit isteyen) kusursuz olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece; kusur oranlarının kaza tesbit tutanağında belirlenmiş olduğu, kaza tesbit tutanağında izafe edilen kusur oranının kabul edilmemesi sebebiyle tarafların kusur durumlarının tesbiti hususunda tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, eda davası açılması gereken hallerde tespit davası açılamayacağından davacı (tespit isteyen) ...'nin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Somut olayda, dava konusu taşınmazın tespit maliklerinden ... mirasçısı ... mirasçıları ..., ..., ... , ... ve ... ile tespit maliki ...kızı ...’ya husumet yöneltilmemiş, anılan kişiler davada taraf olarak yer almamışlardır. Bu haliyle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK'nın, "hükmün kapsamı" başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendinde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile T.C. kimlik numaraları, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin karar başlığında gösterilmesi gerektiği belirtildiği halde, tespit maliki ... oğlu ... mirasçıları ... , ... , ... , ... , tespit maliki ... kızı ... , tespit maliki ... kızı ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., tespit maliki ... kızı ..., tespit maliki ... oğlu ... mirasçıları ... , ... , ... , ... , tespit maliki ... kızı ... , tespit maliki ... kızı ... mirasçıları ... ve ... , tespit maliki ... kızı ......
Tespit isteyenin tespit dilekçesi ve 2.10.2013 günlü dilekçesinde de görüldüğü üzere talep, HMK 106 maddesinde düzenlenen tespit davası niteliğinde olmayıp HMK 400 vd maddesinde düzenlenen delil tespiti niteliğindedir. HMK 26.maddesi gereğince hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Davacının (tespit isteyenin) açıkca delil tespiti talebinde bulunmasına rağmen, talebin tazminat davası olarak mahkemece nitelendirilmesi, harç alınması ve esas defterine de bu şekilde kayıt yapılması mahkemece de HMK 106 maddesinde düzenlenen tespit davası olarak değerlendirilmesi, tespit isteyenin talebinin "delil tespiti" olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu halde tespit isteyenin HMK 400 vd maddelerine uygun delil tespiti talebi değerlendirilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım....