Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davalarına ilişkin özel yasa hükümleri bulunmakla birlikte, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda tespit davasını düzenleyen genel bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla sanki genel bir düzenleme varmış gibi uygulama bulmuştur. Tespit davasının işlevi, eda davasında da olan bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitidir. Eda davasında bundan başka ikinci bir eda bölümü vardır ki, bu bölüm tespit davalarında yoktur. Eda davası aynı konudaki tespit davasını da içeren daha geniş kapsamlı bir davadır. Tespit davasında yalnız tespit kararı verilir. Bu kararın içinde eda emri bulunmadığı için tespit kararıyla ilamlı icra yoluna gidilemez. Tespit davalarında diğer genel dava şartlarından başka iki ek şartın daha bulunması gerekir. 1-Tespit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabilir....
Bu nedenle, davacının eda davası açabileceği hallerde bir tespit davası açmak hususunda kural olarak hukuki yararı yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ...... sayılı kararıda aynı yöndedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. Maddesine göre “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır....
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında tarla niteliğiyle ... ... ve arkadaşları adına tespit gördüğü ve tespit maliklerinin ölü olduğu anlaşılmakta olup; davacı ... ... bu parsele ilişkin davayı, tespit maliklerinin mirasçılarına yöneltmeksizin açmış ve bir kısım tespit maliklerinin mirasçıları davada taraf olarak yer almaksızın davaya bakılarak hüküm kurulmuştur. Davanın, çekişmeli taşınmazın tespit malikleri olan ve ölü olduğu anlaşılan ... ve ...'nun mirasçılarına yöneltilmesi gerekirken taraf teşkili tamamlanmamıştır. ... ve ...'nun mirasçılarının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkilinin sağlanması, daha sonra davanın esasına girilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm oluşturulması usûl ve kanuna aykırıdır....
Tespit davası, bir hukuki ilişkinin tespitine yöneliktir. Hukuki ilişkiden amaç, bir kişi ile diğer bir kişi veya eşya arasında somut bir olaydan kaynaklanan ilişkidir. Her türlü ilişki tespit davasının konusu olabilir. Ancak maddi olayların soyut hukuki ilişkileri tek başlarına tespit davasının konusu olamazlar. Tespit davası bir hukuki ilişkinin saptanmasına yönelik olmakla birlikte diğer davalarda olduğu gibi tespit davasında da hukuki yarar bulunması zorunludur. Tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğunun kabul edilebilmesi için davacının hakkı veya hukuki durumu bir tehlikeyle karşı karşıya bulunması, tehdit nedeniyle hakkının sağlanmasında duraksama meydana gelmesi, tespit isteyenin gecikmesi durumunda zarar görecek olması, tespit talebiyle bu zararın ortadan kaldırılabilmesi gerekir. Ayrıca tespit davasının açılabilmesi için diğer bir koşulda, henüz eda davasının açılabilmesi zamanı gelmemiş olmalıdır....
Tespit davası açılmasında hukuki yarar olup olmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesine göre, “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” Söz konusu düzenleme gereğince, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında tespit davası açılması için hukuken korunmaya değer bir menfaatin bulunması gerekmektedir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu sebeple eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir....
Şti.nden 745.799,73 Eur alacaklı olduğu, - 31.12.2020 tarihi itibari ile tespit isteyen şirketin ortağı ... şirketinin ... ... ...ve Tic. Ltd. Şti.nden 751.908,49 Eur alacaklı olduğu, - 30.09.2021 tarihi itibari ile tespit isteyen şirketin ortağı ... şirketinin ... ... ...ve Tic. Ltd. Şti.nden 765.484,71 Eur alacaklı olduğu, bu bakiyenin 27.09.2021 tarihindeki TCMB döviz alış kuru (10,3135) üzerinden TL karşılığının 7.894.826,56 TL olduğu, Dosya muhteviyatı belgeler içerisinde yer alan 30.09.2021 tarihli detay mizandan da tespit isteyen şirketin ortağı ...’nin 320.02.0010- ... ... hesapta tespit isteyen şirketten 7.894.826,56 TL alacaklı olduğu, Buna göre tespit isteyen şirketin ortağı ...’nin ... ... ...ve Tic. Ltd. Şti.nden olan 7.894.826,56 TL'lık alacağının 6.537.200,00 TL’lık kısmının ... ... ...ve Tic. Ltd. Şti.nin şirket sermaye artırımında ayni sermaye olarak kullanılabileceği ... " tespit ve rapor edilmiştir....
Bunun yanı sıra maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Tespit davasının konusunu ancak hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bu kapsamda her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusu olabilir. Buna karşılık, somut bir olaydan doğmayan, soyut hukuki ilişkilerin tespiti istenemez. Ayrıca davacının tespit davasına konu edilen hukuki ilişkisinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer, meşru bir hukuki yararının bulunması şarttır....
Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava koşullarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Bu koşullar öğretide ve uygulamada tespit davasının kendine özgü koşulları olarak nitelendiril-mektedir. Sözü edilen bu koşullar; 1- HUKUKİ İLİŞKİ: Tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişki oluşturabilir. Gerçekten tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davalarının dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler. 2- HUKUKİ YARAR: Davacının tespitini istediği hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde, hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davalarını düzenleyen tüm yasalarda, öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır....
Üçüncü olarak da; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki korunma, diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman, davacının, o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Tespit davasının konusunun hak veya hukuki ilişki olması ve davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Somut olayda; davacıların tespit davası açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır....
Tespit davası bir hukuki ilişkinin saptanmasına yönelik olmakla birlikte diğer davalarda olduğu gibi tespit davasında da hukuki yarar bulunması zorunludur. Tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğunun kabul edilebilmesi için davacının hakkı veya hukuki durumu bir tehlikeyle karşı karşıya bulunması, tehdit sebebiyle hakkının sağlanmasında duraksama meydana gelmesi, tespit isteyenin gecikmesi durumunda zarar görecek olması, tespit talebiyle bu zararın ortadan kaldırılabilmesi gerekir. Ayrıca tespit davasının açılabilmesi için diğer bir koşulda, henüz eda davasının açılabilmesi zamanı gelmemiş olmalıdır. Eğer o anda eda davası açılabilecekse tespit davası açılması için hukuki yararın bulunmadığı kabul edilir. Somut olayda davacı, işverenin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle ödenmeyen son üç aylık işçilik alacağının garanti ücret fonundan ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi isteminde bulunmuştur....