Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

takip olup, maddede ödeme emri düzenlenmiştir. 171/4.bentte; beş gün içinde borç ödenmediği, itiraz veya şikayet edilmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesinde borçlunun iflasını talep edebileceği ihtarının yazılacağı belirtilmiştir. 172. maddede ise; itiraz veya şikayet, 173. maddede, iflas davası düzenlenmiş, 173/1.fıkrada borçlunun beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette bulunmazsa alacaklının bu durumu teşvik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebileceği, iflas takibinin kesinleşmesinde 166.maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile ilan edileceği, iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri, mahkemenin yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini, 158.madde uyarınca emredeceği, bu emrin...

Hukuk Dairesi'nin 2020/884 Esas, 2020/927 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, davacı tarafın saklı tutulan bu miktarlara ilişkin Antalya Genel İcra Dairesi'nin 2020/142406 Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, takibe konu alacak sebebi olarak Mahkeme'nin fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına dair kararının gösterilmesi nedeni ile icra dairesi tarafından önce ilamlı icralara mahsus icra emri gönderildiği, bu emrin Antalya 7....

Bu şekilde, görevsiz mahkemece de verilmiş olsa, hükmün, ortadan kaldırılıncaya kadar hukuki değere sahip olduğu belirlendikten sonra, bu hüküm hakkında yazılı emir yoluna başvu-rulduğunda ne gibi bir karar verileceği konusu, yazılı emrin hukuki mahiyeti, koşulları ve sonuç-ları da dikkate alınarak saptanmalıdır. Olağanüstü bir yasayolu olan ve öğretide "olağanüstü temyiz" de denilen yazılı emir yasayolunu düzenleyen CYUY'mızın 343. maddesine göre, Yargıtay, ileri sürülen nedenleri yerinde bulursa karar ve hükmü bozacaktır. Ancak, anılan maddede, bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek yargısal makamlar yönünden ikili bir ayrıma gidilmiştir. Şayet bozma davanın esasını halletmeyen mahkeme kararları hakkında ise, Yargıtay kararı bozduktan sonra, dosyayı yeniden inceleme ve araştırma yaparak sonucuna göre bir karar vermek üzere Yerel Mahkemeye gönderecektir....

    İş Mahkemesinin 24/01/2018 tarih ve 2015/904 E. 2018/28 K. sayılı kararı aleyhine, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETLERİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 01.09.2010 tarihinde davalı Üniversiteye ait Çapa Tıp Fakültesinde veri giriş kayıt ve analiz elemanı olarak en son aylık net 1.633,82 TL ücret ile çalıştığını, davacının alt işveren şirketlere ait işyerinden/ işyerlerinden sigorta bildirimlerinin yapılmasına karşın her türlü talimat ve emrin davalı Üniversite tarafından verildiğini, davacının ile aynı görevi yapan emsal kadrolu işçi Aynur ŞİMŞEK'in aylık ücretinin net 1.818,34 TL olduğunu, davacı ile davacının emsali kadrolu işçiler arasında maaş farklılığı oluştuğunu, İş Yasası'nın 2.maddesi uyarınca işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren işler dışındaki asıl işlerin bölünerek alt işverenlere verilemeyeceğinin hüküm altına...

    Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; takibin ilama dayalı olarak başlatıldığını, müvekkili adına yapılan tüm ödemelerin icra dosyasına bildirilerek gerekli harçlarının yatırıldığını, T2'den usulüne uygun şekilde ödeme taahhüdü alındığını, T2 tarafından icra dosyasına yapılan 50.000,00 TL'lik ödemenin harç ve giderlerinin otomatik olarak tahsil edildiğini, T1 dosyaya borçlu olarak eklendikten sonra icra emrin gönderildiğini, usuli işlemleri yerine getirmelerine rağmen verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 41. maddesi yollamasıyla İİK'nun 16. maddesi uyarınca açılmış şikayet davasıdır....

    İLGİLİ MEVZUAT : 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun "itaatsizlik ve cezası" başlıklı 86. maddesi 22/03/2000 tarih ve 4551 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 4551 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle değişik "İtaatsizlikte ısrar edenlerin cezası" başlıklı 87. maddesinin 1. fıkrasında ise, "Hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler bir aydan bir seneye kadar, emrin yerine getirilmesini söz veya fiili ile açıkça reddeden veya emir tekrar edildiği halde emri yerine getirmeyenler, üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar." hükmü yer almaktadır. 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 22/01/2015 tarih ve 6586 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde, "Verilen ceza, ertelense, seçenek yaptırımlara çevrilse, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse veya affa uğrasa dahi; 1) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, iftira, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik...

      Genelge içeriği bizce bilinmemekte olduğu gi kanuna aykın hiçbir genelge veya emrin geçerliliği bulunmamaktadır."Anayasa'nın 124 üncü maddesinde yine başka bir düzenleyici işlem olan yönetmelik düzenlenmiştir. Buna göre yönetmelikler; bakanlıklar, Başbakanlık ve kamu tüzel kişileri tarafından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını göstermek, sağlamak ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla çıkarırlar. Yönetmeliğin çıkarılması konusunda idarenin bir takdir hakkı vardır, kamu hizmetinin gereklerine uygun bir yönetmeliğin yapılıp yapılmamasına idare karar verecektir. İdare, kanun ve tüzüklere aykırı olmamak koşuluyla ve kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulamasını sağlamak üzere, hizmetin gerektirdiği yönetmelikleri çıkarabilir. Yönetmelikler tüzükler gibi Danıştay incelemesinden geçmez ve hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete'de yayımlanacağı 24.05.1984 tarihli 3011 sayılı Kanun'la gösterilmiştir....

        Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri veya bu emrin alınamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları, eşyası ve aracı aranamaz, konutuna girilemez ve buradaki eşyaya el konulamaz. Cumhuriyet başsavcılıklarınca, arama ile ilgili kararları vermek üzere, yirmidört saat süreyle bir nöbetçi Cumhuriyet savcısı görevlendirilir. Yetkili merciin yazılı emri yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, el koyma kendiliğinden kalkar” hükmüne yer verilmiştir. Kolluk görevlilerinin yaptıkları işlem en basit haliyle arama işlemidir. Arama yapılabilmesi için bu durumda CMK’nın 119. maddesi gereğince hakim kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü talimatı ya da kolluk amirinin yazılı emir vermesi zorunludur. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda rızaen aramaya yer verilmemiştir....

          Sübut bulmayan bir eylemin uygulamaya veya sair kanuna aykırılıklara ilişkin yönlerin incelenmesini mümkün görüp, yargılamanın temelini oluşturan suçun sübutuna ve oluşup oluşmadığına ilişkin incelemenin mümkün görmemenin mantiki izahı bulunmadığına...", "...sübuta ilişkin yazılı emrin tetkikinin mümkün bulunduğuna...CGK. 22/09/1964-222/376 ", "... Hükmün bozulmasına, sanık hakkında verilen cezanın kaldırılmasına, yüklenen suçu işlediği sabit olmaması nedeniyle beraatine... 10. CD. 12/05/2008-2008/5455-7547", ... şeklinde kararların bulunduğu, ( Açıklamalı ve İçtihatlı Ceza Yargılaması Hukukunda Kanun Yararına Bozma, sayfa: 95-96) Yine Ceza Genel Kurulunun 09/06/2009 gün ve 2009/4-70-153 sayılı kararında; hükmün 5271 sayılı Yasanın 34, 230, 232 ve 289/1-g maddelerine aykırı olarak gerekçeyi içermemesinin kanun yararına bozma konusu yapılabileceği kabul edilmiş ve bu hukuka aykırılığın aynı Yasanın 309/4-b bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. ...Yargıtay 9....

            TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının, dava konusu emrin yayımlandığı tarihten sonra kendi isteğiyle Yol Bakım Onarım Şefi olarak Pehlivanköy 172. Yol Bakım Onarım Şefliğine atandığı, çocuğunun sağlık durumu nedeniyle, atanma işleminden feragat etme hakkına sahip olmasına rağmen bu hakkını kullanmadığı, yeni işyerinde bir yıl çalışma şartını kabul ederek yeni görevine başladığı, gerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda gerekse de TCDD Personel Yönetmeliğinde mazeret sebebiyle yer değişikliği taleplerinde idareye takdir hakkı verildiği, idarenin her durum ve şartta personelin talepte bulunduğu işyerine atama yapma zorunluluğu olmadığı, davacının yer değişikliği talebinde bulunduğu işyerinin müstakil bir işyeri olduğu, kadrodan fazla Yol Bakım Onarım Şefi çalıştırılmasının mümkün bulunmadığı; davacının, talebi üzerine 23/02/2016 tarihinde Köprüler Şefi olarak İzmit 11....

              UYAP Entegrasyonu