İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; … İlçe Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesinde … İli … Tabur Komutanlığınca 18/04/2017 günü saat 13:00 sıralarında icra edilecek olan operasyonel faaliyet kapsamında görevlendirilen davacıya ilgili emrin duyurulmasına rağmen davacının operasyonel faaliyete katılmadığının tespiti üzerine, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17'nci maddesinin (ç) bendi, 9'uncu fıkrası gereğince; "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerle görevli güvenlik güçlerinin bu yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağrılmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" maddesine istinaden Şırnak Valilik Makamı'nın 31/05/2017 tarihli onayı ile Geçici Köy Korucusu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği, davacı vekilinin Güçlükonak Kaymakamlığı'na sunduğu, ......
KARAR Davacılar, 25.08.2012 tarihinde gerçekleştirilecek nikah ve düğün töreni için davalı ile anlaştıklarını, sözleşmede düğün saatinin 20.00-23.30 olarak kararlaştırılmasına rağmen düğünün erkenden saat 22.00’de şikayet olduğu gerekçesiyle müzik kapatılarak bitirildiğini, müziğin anlaşmaya göre orkestra tarafından canlı olarak çalınması gerekirken banttan çalındığını ve pasta müziğinin dahi kesintiye uğradığını, tüm bu sebeplerle misafirlerin düğünün bittiği kanısına ulaşarak salonu erkenden terk ettiklerini, müziğin açılması konusunda yetkililerle görüşülmüş ise de emrin büyük yerden geldiği söylenerek müziğin açılması talebinin reddedildiğini, ayrıca düğün sonunda çekilmesi gereken aile fotoğraflarının dahi çekilmediğini, düğün bedeli olarak 45.000,00 TL’lik anlaşma yapıldığını, bu olanlar sebebiyle misafirlerine mahcup olduklarını, düğün merasiminin tekrarının olmadığını ve bu durumdan davacılarla birlikte ailelerinin de etkilenerek derin bir üzüntü duyduklarını ileri sürerek; her...
yakalanacağını anlayan mağdurun aniden dönerek belinden çıkarttığı 6136 sayılı Kanun kapsamındaki, atışa engel herhangi bir arızası bulunmayan silahını, mekanizmasını kurmak suretiyle sanıklara doğrulttuğu, bu esnada sanık ...’nin mağdurun silah tutan eline doğru hamle yaptığı, bununla birlikte çevik bir hareketle bu hamleden kurtulan sanığın, mağdurun sağ göğüs bölgesine silahını dayamak suretiyle peş peşe dört kez tetiğe bastığı, ancak silahın ateş almadığı, akabinde tüm sanık polis memurlarının mağduru, burunda birinci derece kemik kırığına neden olacak ve hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaraladıkları olayda, Sanıkların, gerçekleşen ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile fiillerini işledikleri anlaşıldığı halde, TCK'nın 25/1 ve CMK'nın 223/2-d maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesi gerektiği halde, ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde, emrin...
İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere, şöyle bir hüküm sevketmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür....
Acele hâllerde verilen sözlü emir, en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilecek, aksi hâlde ilgili kolluk görevlilerince yazılı emrin alınması sağlanacaktır. Ancak kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine getirmek zorundadır. Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için ayrıca "Adli arama” konusu üzerinde durulmalıdır....
Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir. Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)....
Hemen belirtmek gerekir ki; davalının verdiği sözlü emrin konusu, davacının görev alanında olan bir iş değildir. Bu haliyle davacının sözkonusu emrin tarafına yazılı olarak verilmesini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Olayın yaşanmasından sonra davacı, davalı ile aynı çalışma ortamında çalışmak istemeyerek başka bir birimde çalışmak için başvuruda bulunmak zorunda kalmış ve başvurusu doğrultusunda görev yeri değiştirilmiştir. Tanıkların anlatımı ile sabit olduğu üzere; davacının yaşadığı bu olay, kendisini psikolojik olarak olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenle, birden çok kişinin bulunduğu bir kamu kurumunda davacıya rencide edici bir üslupla hukuka aykırı emir veren ve davacıya tehdit içerikli sözler sarf eden davalı, davacıda oluşan manevi zararı gidermekle yükümlüdür....
Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa, Anayasanın 137/2 ve TCK'nın 24/3 maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Bölge Adliye Mahkemesince de isabetli görülen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararına göre özetle: suç tarihi itibariyle Sahil Güvenlik ... Grup Komutanı olarak görev yapmakta iken; 15 Temmuz 2016 günü, Genel Kurmay Başkanlığından çok ivedi öncelik derecesinde gönderilen "Sıkıyönetim Direktifi" ve "Hazırlık ikazı ve birlik intikali" konulu mesajların saat 22:35 - 22:37 itibariyle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığından "Sıkıyönetim Direktifi" konulu mesajın ise saat 22:56'da Sahil Güvenlik ... Grup Komutanlığı haber merkezine ulaştıktan sonra içerikleri hakkında Bilgi Toplama Astsubayı ... tarafından bilgilendirilen, saat 23:00 sıralarında sivil aracı ile Sahil Güvenlik ......
ın yanına Serhat'ın geldiği, Simon'dan para alarak sanık Yılmaz'ın ikametine girdiği, bir süre sonra ikametten çıkan sanık Yılmaz'ın şüpheli Simon'a küçük bir paket verdiğinin görüldüğü, yapılan takip sonucu durdurulan şüpheli Simon'un yapılan üst aramasında, giymiş olduğu kapri pantolonun alt dikişli kısmında bulunan dikiş yerinin içinde suç konusu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşıldığından; kolluk görevlileri tarafından yapılan arama işlemine dayanak olan bir arama kararı ya da Cumhuriyet savcısının yazılı emrinin olup olmadığının araştırılması, varsa arama kararı veya yazılı emrin denetime olanak verecek şekilde aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, üst aramalarına ilişkin bir arama kararı ya da yazılı emir bulunmaması halinde, yapılan arama ve bunun sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olup Anayasa'nın 38/6, CMK 206/2-a, 217/2 ve 230/1-b. maddelerine aykırılık oluşturduğu ve hükme esas alınamayacağı hususları da dikkate alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilerek...
K.lığına ait motorlu obüsün verilen hedefe tevcihi emri esnasında namlu kilidinin boşalması nedeniyle yan el çarkının dönerek sağ ayak bileğine çarpması sonucu yaralandığı, yaralanması sonucunda malul olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, yaralanma olayının davacının görevinin niteliği ile görevli bulunduğu coğrafi yer itibarıyla terör eylemlerinin önlenmesi, takip edilmesi ve etkisiz hale getirilmesine yönelik görevinin ayrılmaz bir parçası konumunda bulunan tatbikatların gerçekleştirildiği esnada verilen emrin uygulanması sonucunda meydana geldiği konusunda kuşku bulunmadığından, yaralanma olayının, terörle mücadele görevinden kaynaklandığının kabulü gerektiği; bu durumda 3713 sayılı Kanun kapsamında terör eyleminin etkisiyle yargılanan davacının, anılan Kanunda tanınan haklardan yararlandırılması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemin iptaline, yaralanma olayının 3713 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmemesi sonucunda davacının...