Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Acele hâllerde verilen sözlü emir, en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilecek, aksi hâlde ilgili kolluk görevlilerince yazılı emrin alınması sağlanacaktır. Ancak, kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine getirmek zorundadır. "Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi" başlıklı CMK’nın 139. maddesi; "(1) (Değişik: 21/2/2014–6526/13 md.) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hâkim tarafından karar verilir. (Mülga son cümle: 24/11/2016-6763/27 md.)(…) (2) Soruşturmacının kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir....

    Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması hâlinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibariyle hiçbir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.Ast, kendisine verilen emrin bir suç işlemek maksadıyla verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir; zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (Askeri Ceza Kanunu'nun 41. maddesinin 2 ve 3. fıkraları) (Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku, s. 176)....

      Kolordu Komutanın olay gecesi yayın organında yapmış olduğu açıklama, oluş, sanığın süreçteki söz, hal ve tavırları, kışladan çıktığı saat itibariyle yapılan darbe girişiminin yönünün kısmen de olsa belli olması ve geldiği süreç, emrin kanunsuz olduğunun bildirilmesi üzerine tereddüt yaşamadan hemen birliğiyle geri dönmesi, dosya kapsamına göre de örgütle irtibatını ortaya koyan bir delilin bulunmaması hususları birlikte nazara alındığında süreçteki safahat itibariyle, emrin birliklerin yapılan darbe girişimini önlemek amacıyla çıkarıldığına dair ve hukuka uygun olarak verildiğini düşünerek yanılgıya düştüğü anlaşılan sanığın hukuki durumunun TCK’nın 30/3 maddesi delaletiyle 30/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, c)Sanık ... hakkında ise Anayasayı ihlal suçuna yardım suçundan kurulan hükümle ilgili olarak: Sanık ...’nun 65. Mekanize Piyade Tugayında 1....

        Borsasında düşüşü beklemesi ve piyasa açılışandan önce emir iletmek istemesi sebebiyle ... hisselerinin bir önceki güne ait kapanış fiyatının altında bir seviyede işlem yapma, dolayısıyla belirlenen bir destek noktasının kırılması durumunda piyasanın daha da aşağı gideceği beklentisi içinde olunması sebebiyle emrin mantığına uygun olarak davacı müşterilerinin ön gördüğü ve talep ettiği 62 GBP fiyat ile davalı şirket müşteri temsilcisi tarafından ......

          Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mevzuata ve sözleşmeye uygun hareket eden müvekkilinin tüm yükümünü yerine getirdiğini, telefonla verilen emrin yeterli olduğunu, davacının türlü bahanelerle ve kötüniyetle teyit formunu imzalamadığını, ses kayıtlarının ele alınmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. C....

            Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa, Anayasanın 137/2 ve TCK'nın 24/3 maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır. (Dairenin 2017/1443-4758 sayılı kararı) Azmettirenin sorumluluğu, kanunda hazırlık hareketleri ayrıca suç olarak düzenlenmemişse failin eyleminin en azından teşebbüs aşamasına ulaşmasına bağlıdır. Konusu suç teşkil eden emirle azmettirilenden garantörlük yükümlülüğünü yerine getirmemesi isteniyorsa, eylemin teşebbüs aşamasına ulaşması için yasaklayıcı normun ihlaline yönelen icrai bir hareketin gerçekleşmesi, failin de neticeyi önleme hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemesi gerekmektedir. Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; a-)FETÖ/PDY terör örgütünün gizli haberleşme aracı olan ByLock'u kullandığı tespit edilen sanık ...'in; Darbeye teşebbüs edildiği gecede Haymana İlçe Emniyet müdürü olarak görev yapmakta iken, diğer sanık ...'...

              nun talimatıyla birliğine geçtiği, burada diğer sanıklar ... ve ... ile bir süre baş başa kaldığı, akabinde gemi personeli ile birlikte 00:40 civarında komutasındaki TSCG-22 numaralı bot ile denize açıldığı, gelen ilk emrin Bartın Limanı açıklarına gidilmesi olduğu, ayrıntılı emirlerin sonradan geleceğinin belirtildiği, saat 01:35 - 01:40 civarlarında ŞAHMUS adı verilen askerî haberleşme sistemi vasıtasıyla gemiye sıkıyönetim direktifleri gönderildiği, bu emir üzerine botun (gemi) yönünün çevrilerek Bartın limanı açıklarına getirildiği, burada liman işletmesini cep telefonuyla arayan sanık ...'...

                görevlilerince sanığın elinde bulunan yeşil renkli poşet incelendiğinde içerisinde ağzı bağlı şeffaf poşetler içinde eroinlerin ele geçirildiği olayda; uyuşturucu maddenin ele geçirilmesinden önce sanıkla ilgili olarak suç şüphesinin ve emarelerinin ortaya çıktığı, bu durumda görevlilerce, 5271 sayılı Kanun'un 2/e, 161 ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun Ek 6 ncı maddeleri uyarınca derhal Cumhuriyet savcısına olayın haber verilip Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine devam edilmesi ve 5271 sayılı Kanun'un 116 ve 119 uncu maddeleri uyarınca Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri veya mahkemeden alınacak adli arama kararı uyarınca sanığın üstünde ve eşyalarında arama yapılması gerektiğinin anlaşılması karşısında, usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde etmek amacıyla yapılan aramanın açıkça hukuka aykırı olup, bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı, sonradan Cumhuriyet savcısından alınan yazılı emrin...

                  Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takip dosyasından 24/05/2018 tarihinde vekile yapılan tebliğ üzerine takibe ve icra emrin e itirazlarına ilişkin derdest davaları varken 19/12/2019 tarihinde icra emrinin bu defa borçlu asile tebliğ edildiğini ileri sürerek, müvekkiline tebliği yapılan icra emrinin ve usulsüz tebliğ işleminin iptalini talep etmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar. Yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır. Ancak Mahkeme kararında da açıklandığı üzere; vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması, asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz....

                  nın Soğukkuyu Telsiz Komuta Merkezine geldiği, davacıya iki defa bilgisayar sorgulaması yapmasını söylemesine rağmen sorgulama yapmadığı hususunun ifadesine başvurulan tanık beyanları ile bizzat davacının ifadesi ile sabit olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, davacının görev yaptığı Telsiz Komuta Merkezinde, iki personel ile yerine getirilmeye çalışılan görevin ve çalışma şartlarının zorluğu tartışmasız ise de, bu durumun, amirin verdiği emrin yerine getirilmemesinin haklı ve geçerli bir mazereti olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu