Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

husumet tevcih edilen 24 nolu bağımsız bölümün dava tarihinden öncesi için müdahalesinin bulunması halinde malikin taşınmazı satması ve fiili kullanımına son vermesine rağmen ecrimisilden sorumlu olacağının düşünülmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulup, soruşturma tamamlandıktan sonra davalının taşınmazı sattığı ve fiilen kullanmadığı, 24 nolu bağımsız bölümün davacıya ait 23 ve 25 nolu dükkanlara tecavüzünün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

    A.Ş ye borcu olmadığının anlaşıldığını, davalı ...Ş. nin bonoları diğer davalılara temlik ettiğini belirterek 11.000 Dolarlık bonolar ile borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir. Davalı ...Ş. vekili müvekkilinin davacının ortağı ve müdürü bulunduğunu ...İnş. Ltd.Şti.'den alacaklı olduğunu alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını davacının 11.000 Dolarlık borcu kabul ederek şahsi senetlerini verdiğini, borçlu şirketin borcunu ödemediğini davacının verdiği bonoların üçüncü kişilere ciro edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili müvekkilinin hamil olduğunu ve hacze gidildiğinde davacının 11.4.2001 tarihli haciz zaptı ile borcu kabul ettiğini beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve icra müdürlüğü yazısına göre davacının ortağı ve müdürü olduğu şirket hakkında yapılan takipde şirketin halen 13.618....

      Mahkemece; alınan adli tıp raporu ile sözleşmedeki imzanın davalı şirketin sözleşme tarihindeki yetkililerine ait olmadığının tespit edildiği, davacı banka olup imzaların ancak adli tıp incelemesi sonunda davalı yetkililerine ait olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminlat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalı vekilinin temyiz itirazına gelince, takip ve dava konusu 05.03.2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde dava dışı ... kredi lehtarı, davalı ise müşterek borçlu müteselsil kefil olup bu sözleşmenin alacaklı olan davacı banka önünde düzenlendiğinin kabulü gerekmektedir....

        Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu icra takibine konu senetlerdeki borçlu ... adına atfen atılmış imzaların ...'in eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Yine, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/346 esas sayılı dosyasında muris ... hakkında Adli Tıp Kurumu'ndan aldırılan raporda muris ...'in fiil ehliyetinin bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davacı tarafın icra takibine konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti yönündeki davasının reddine, icra dosyasında ihtiyati tedbir kararı uygulandığından İİK 72/4 maddesi gereğince alacağın yüzde yirmisi oranında tazminatın davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine" karar verilmiştir....

          Ayrıca, murisin aktif ve pasif malvarlığı araştırmasının ölüm tarihi itibariyle yapılmaması, davacılar vekilinin 31.01.2014 havale tarihli dilekçesiyle muirisin borçu olduğunun bildirildiği ... ve ...Bankası ...'dan murisin borçlu olup olmadığının araştırılmaması, borçlu olduğunun anlaşılması durumunda ölüm tarihi itibariyle borç miktarının sorulup adı geçen alacaklılarının davaya dahil edilmemesi, mirasçıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarının araştırılmaması doğru görülmemiştir. Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, önceki hükmün eksik inceleme ve araştırma nedeniyle, açıklanan bu gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

            İcra md. ... esas sayılı takibine konu edilen senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 09/11/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile Bakırköy ... icra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip ve senet sebebiyle müvekkilinin borçu olmadığının tespitini, %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tazmini ile müvekkile ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili talep edilmiştir. Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan takibe konu 200.000 tl bedelli senet nedeniyle davacının borçlu olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Davacı söz konusu senedin lehtarı ve davalı ise davacıdan senedi ciro yolu ile devralan senedin hamili konumundadır....

              Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Somut olaya gelince; davalı davacıya yemin teklif etmiş mahkemece davanın niteliği itibariyle davalının yemin deliline dayanamayacağı gerekçesiyle davalının talebi reddedilmiştir. Ne var ki; davalının kötüniyetli zilyet olup olmadığının ve çekişme konusu taşınmazı kullanımının davacı onayına dayalı olup olmadığının tespiti davacının yemin etmesine bağlı olup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildirDavalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, --- bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davacı tarafından ikame edilen dava da uyuşmzlık konusu çekin davalıya avans için verildiği ve malların teslim edilmediği bu nedenle çekten ötürü borçu bulunmadığının tespiti amacı ile eldeki dava mahkememize ikame edilmiş ise de davacı tarafından Mahkememize hitaben sunulan 07/05/2021 tarihli beyan dilekçesi ile davadan feragat edildiği beyan edilmiştir. Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK md. 307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. (HMK md. 309/1, 2, 4). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK md. 310). Feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK md. 311)....

                  Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile çekişme konusu taşınmazların davacılar ile davalı ... ve ...’in miras bırakanlarından intikal edip, mirasçılar adına el birliği mülkiyeti ile kayıtlı olduğu, taşınmazların çoğunluğunun davalı ... tarafından ortakçıya verilmek suretiyle kullandığı saptanarak davalı ...’ın ecrimisilden sorumlu tutulmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’ın temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacıların temyiz itirazlarına gelince, mirasçıların el birliği halinde malik oldukları taşınmazların davalı ... tarafından diğer davalılar ... ve ... ile birlikte ortakçı olarak kullanıldığı sabittir. Bu durumda kullandıran ile birlikte kullananların da ecrimisilden sorumlu tutulması gerekmektedir. Hal böyle olunca; davalı ... ile birlikte diğer davalılar ... ve ...’un da ecrimisilden müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken anılan davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir....

                    Açıklanan bu tanıma göre, bir taşınmazı haksız olarak kullanan ya da başkasına kullandıran kişinin ecrimisilden sorumlu olacağı açıktır. O halde, taşınmazı haksız olarak kullanan davalıların ecrimisilden sorumlu olacağı belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle işin esası hakkında yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bilindiği üzere; Taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklindedir....

                      UYAP Entegrasyonu