CEVAP Borçlu vekili cevap dilekçesinde ; Kapak hesabının usule uygun olduğunu, tahsil harcını müvekkilinin ödeyeceğine ilişkin mahkeme kararı olmadığı gibi böyle bir talebin de olmadığını, peşin harcın ve icra masraflarının dosya hesabına eklenmediğine yönelik iddianın asılsız olduğunu iddia ederek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....
İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''...dosyanın ve alacaklı vekilinin talebinin incelemesinde, 23/03/2021 tarihinde yapılan dosya kapak hesabında takipten sonra işlemiş faiz hesaplaması yaparken sabit oran girildiğini, 22/03/2021 tarihli dosya kapak hesabındaki gibi değişen oranlarda kademeli faiz oranı uygulanarak hesap yapılmasını talep ettiği, dosya hesap raporunda 73,30 TL masraf girildiğini, tarafınca bugüne kadar dosyaya 176,90 TL masraf yapıldığını, yapılacak dosya kapak hesabına da bu kalemlerin girilmesini talep ettiği tespit edilmekle, aşağıdaki gibi karar alınmıştır. 1- 23/03/2021 tarihinde yapılan dosya kapak hesabında alacaklı vekilinin takip talebinde istemiş olduğu En Yüksek Mevduat Faizi uygulanmış olduğu fakat dosya kapak hesabında değişen oranların gözükmediği tespit edilmekle, değişen oranlarda kademeli faiz oranını gösterir şekilde dosya kapak hesabının yapılmasına, 2- 23/03/2021 tarihli dosya kapak hesabında uyapa kayıtlı olan...
Maddesinin uygulanma biçimi ve taşkın hacze ilişkin şikayet olması nedeni ile istinaf yoluna başvurulamayacak, dolayısı ile kesin kararlardan olduğu anlaşılmıştır. Devam eden takipte işlemiş faiz alacağının TBK 120.md uyarınca hesaplanması talebi yönünden ise; faize itirazın ancak icra müdürlüğü tarafından dosya kapak hesabı yapıldığında kapak hesabına itiraz şeklinde, ileri sürülmesi halinde bu itirazın değerlendirilmesi için mahkemenin kapak hesabını denetleme imkan ve görevi bulunur. Devam eden takipte mahkeme tarafından faiz hesabı yapılmasına ilişkin talep bu nedenle yerinde olmadığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla, yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/03/2022 NUMARASI : 2021/623 ESAS 2022/177 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra Müdürlüğünün dosyasından icra takibi ve yargıtay onamasından sonra yatırılan teminat harici talebi içerir borç muhtırası gönderildiği, dosyada birkaç defa bakiye borç miktarının hesabının yapılması istendiği ve farklı farklı kapak hesapları alındığı, kapak hesapları arasında ciddi farklar olduğu, sunulan kapak hesabına göre 29.868,52 TL bakiye borç göründüğü, bundan önceki muhtıraya göre 26.653,92 TL borçlu göründüğü, itiraz üzerine yapılan hesapta 1.994,47 TL alacaklı...
Mahkemece; Davacının ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine yönelik karar verildiği görülmüştür....
İcra Mahkemesinde alınan raporun icra dosyasına sunulduğu ve bu hesaba göre işlem yapılmasının istenildiği, icra müdürlüğünce yeniden başka bilirkişiden rapor alınarak hesap yaptırıldığı, faiz hesabı yapılması gerekirken kapak hesabı yapıldığı, bilirkişinin kapak hesabı yapma yetkisinin olmadığını, hatalı kapak hesabı yaptığını belirterek yasal mevzuata uygun kapak hesabının yapılmasını talep ettiği, mahkemece birleşen dosya yönünden şikayetin kabulü ile yeniden kapak hesabı yapılmasına karar verdiği; Borçlular tarafından 25.09.2017 tarihli, mahkemenin 2018/1092 esas sırasına kaydedilen asıl dava dilekçesinde, icra müdürlüğünce 31.07.2018 tarihinde dosya hesabı yapıldığını, bu hesaba itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, bu dosya borcunun ödendiğini, ancak bu hesabından dönerek 18.09.2018 tarihli yeni rapor alınmasının hatalı olduğunu, İstanbul 16....
Mahkemece verilen tedbir kararının ihtiyati haczin, infazı aşamasında icra müdürlüğüne ibraz edilerek işlem yapılacağı, bu kararın daha önce verilen ihtiyati haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, karar itiraz eden vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesinden sonra iflasın ertelenmesi talebi ile ilgili tedbir kararının ihtiyati haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacak olmasına göre, itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 27.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece iki adet bilirkişi raporu alınmış ve davalının haczi düştüğünden davacı alacağının yargılama giderleri de dahil olmak üzere davalıya ayrılan paydan ödenmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalının takip dosyasından konulan 12.01.1999 tarihli ihtiyati haciz, 21.03.2000 günü kesin (icrai) hacze dönüşmüş ve 01.02.2001 tarihinde satış talep edilerek masraf avansı da 5.2.2001 günü yatırılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 106 ncı maddesindeki sürelere uygun biçimde satış istendiğine göre mahkemenin haczin düştüğüne ilişkin değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu durumda yapılacak iş itiraz konusu edilen icra takip dosyasındaki kapak hesabının satış tarihi dikkate alınarak, konunun uzmanı olan yeni bir bilirkişiye yaptırılması ve varsa tahsilatların usulüne uygun biçimde düşülmesi ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulmasından ibarettir....
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun m.388,son hükmüne göre, “Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” İcra ve İflâs Kanunu'nun 266’ıncı maddesinde ise “Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle mahkemece İİK’nın 266’ıncı maddesine göre ihtiyati haczin teminat karşılığında kaldırılması talebi hakkında da bir karar verilmesi gerekirken, sadece İİK’nın 265’inci maddesine göre ihtiyati haczin kaldırılması talebine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Mahkemece, verilen hüküm sair yönlerden isabetliyse de, dava konusu parsellerin dava tarihindeki değeri keşfen belirlendikten ve davacının sorumlu olmadığı ödeme emirlerindeki meblağa tekabül eden taşınmazların üzerindeki haczin kaldırılması gerekirken tüm parseller üzerindeki haczin kaldırılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....