Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesinin uygulanma biçimi ve taşkın hacze ilişkin şikayet olması nedeni ile istinaf yoluna başvurulamayacak, dolayısı ile kesin kararlardan olduğu anlaşılmıştır. Devam eden takipte işlemiş faiz alacağının TBK 120.md uyarınca hesaplanması talebi yönünden ise; faize itirazın ancak icra müdürlüğü tarafından dosya kapak hesabı yapıldığında kapak hesabına itiraz şeklinde, ileri sürülmesi halinde bu itirazın değerlendirilmesi için mahkemenin kapak hesabını denetleme imkan ve görevi bulunur. Devam eden takipte mahkeme tarafından faiz hesabı yapılmasına ilişkin talep bu nedenle yerinde olmadığından mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla, yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

İcra Mahkemesinde alınan raporun icra dosyasına sunulduğu ve bu hesaba göre işlem yapılmasının istenildiği, icra müdürlüğünce yeniden başka bilirkişiden rapor alınarak hesap yaptırıldığı, faiz hesabı yapılması gerekirken kapak hesabı yapıldığı, bilirkişinin kapak hesabı yapma yetkisinin olmadığını, hatalı kapak hesabı yaptığını belirterek yasal mevzuata uygun kapak hesabının yapılmasını talep ettiği, mahkemece birleşen dosya yönünden şikayetin kabulü ile yeniden kapak hesabı yapılmasına karar verdiği; Borçlular tarafından 25.09.2017 tarihli, mahkemenin 2018/1092 esas sırasına kaydedilen asıl dava dilekçesinde, icra müdürlüğünce 31.07.2018 tarihinde dosya hesabı yapıldığını, bu hesaba itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, bu dosya borcunun ödendiğini, ancak bu hesabından dönerek 18.09.2018 tarihli yeni rapor alınmasının hatalı olduğunu, İstanbul 16....

Tüm dosya kapsamına göre; hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, davacının iddiasının kapak hesabına itiraz olmayıp borcun ödenmesi nedeniyle takibin iptali ve icra müdürlüğünce halen takip işlemlerine devam edildiğine yönelik şikayet olduğu, mahkemece hukuki nitelendirmenin yanlış yapılarak dosyanın kapak hesabının itiraz olarak değerlendirilmesi ve borçlunun davayı açmasına rağmen aleyhine hüküm kurularak aleyhe hüküm kurma yasağının ihlal edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

Mahkemece verilen tedbir kararının ihtiyati haczin, infazı aşamasında icra müdürlüğüne ibraz edilerek işlem yapılacağı, bu kararın daha önce verilen ihtiyati haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, karar itiraz eden vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesinden sonra iflasın ertelenmesi talebi ile ilgili tedbir kararının ihtiyati haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacak olmasına göre, itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 27.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece; Davacının ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine yönelik karar verildiği görülmüştür....

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun m.388,son hükmüne göre, “Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” İcra ve İflâs Kanunu'nun 266’ıncı maddesinde ise “Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle mahkemece İİK’nın 266’ıncı maddesine göre ihtiyati haczin teminat karşılığında kaldırılması talebi hakkında da bir karar verilmesi gerekirken, sadece İİK’nın 265’inci maddesine göre ihtiyati haczin kaldırılması talebine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

      Mahkemece iki adet bilirkişi raporu alınmış ve davalının haczi düştüğünden davacı alacağının yargılama giderleri de dahil olmak üzere davalıya ayrılan paydan ödenmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalının takip dosyasından konulan 12.01.1999 tarihli ihtiyati haciz, 21.03.2000 günü kesin (icrai) hacze dönüşmüş ve 01.02.2001 tarihinde satış talep edilerek masraf avansı da 5.2.2001 günü yatırılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 106 ncı maddesindeki sürelere uygun biçimde satış istendiğine göre mahkemenin haczin düştüğüne ilişkin değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu durumda yapılacak iş itiraz konusu edilen icra takip dosyasındaki kapak hesabının satış tarihi dikkate alınarak, konunun uzmanı olan yeni bir bilirkişiye yaptırılması ve varsa tahsilatların usulüne uygun biçimde düşülmesi ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulmasından ibarettir....

        İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin görev ve yetkisi İcra ve İflâs Kanunu'nun 265,I hükmünde düzenlenmiş olup, anılan hükme göre, “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” Bu hüküm ihtiyati haciz kararına itiraz halinde veya icra takip tarihinden önceki teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemlerinde uygulanabilir. Somut olayda, ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyen vekili, teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması isteminde bulunmuş, ihtiyati haciz kararını veren mahkeme tarafından talep uygun görülerek teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir....

          Mahkemece müteriz vekilinin 22.09.2008 tarihli itiraz dilekçesine istinaden yapılan inceleme sonucunda ihtiyati hacze itirazın reddedildiği bu durumda borçlu vekilinin ancak bu kararı temyiz etme hakkının bulunduğu, tekrar ihtiyati haczin kaldırılmasını talep edemeyeceği belirtilerek ihtiyati haczin kaldırılması isteminin reddine karar verilmiş, hüküm ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda ihtiyati haczin kaldırılması istemi İİK’nın 264’üncü maddesinde öngörülen ihtiyati haczi tamamlayan merasime riayet edilmediği gerekçesine dayandırılmıştır. Bu nedenle daha önce İİK’nın 265’inci maddesine göre ihtiyati hacze yapılan itirazın reddine dair kararın temyiz edilmediği ve kesinleştiği gerekçesiyle hüküm kurulması doğru değildir....

            A.Ş. hakkındaki ihtiyati haczin de kaldırılması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Mahkemece kısa kararda, “…vekalet ücretinin alacaklı vekilinden alınarak itiraz eden vekiline verilmesine …” hükmedildiği hâlde, gerekçeli kararda “ … vekalet ücretinin alacaklıdan alınarak itiraz eden vekiline verilmesine…” karar verilerek, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması da usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:İhtiyati haciz isteyen vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 22.1.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu