MUHALEFET ŞERHİ Söz konusu binanın bulunduğu yer, İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi olup, 2. derece deprem bölgesidir. Proje ve inşaat sorumlusu olan sanık, 1987 yılında iskan izni verilen binayı, o tarihte yürürlükte bulunan 1975 tarihli deprem yönetmeliğine uygun olarak projelendirmiştir. Ancak; soruşturma aşamasında teknik bilirkişi kurulunun, çöken binadan kolon, kiriş ve karot örnekleri alarak yaptığı incelemede; binanın, projeye rağmen beton basınç mukavemetinin deprem yönetmeliğine göre B 160 vasfında olması gerekirken, 48-132 kg/cm2 ile son derece düşük olduğu, kolon kiriş ve etriye aralıklarının biribirine bağlanmadığı, binanın geometrik merkezi ile ağırlık merkezinin farklı olduğu, düşey-yatay yük hesaplarının yönetmeliğe aykırı olarak yapıldığı, döşeme kalınlığının yürürlükteki deprem yönetmeliğine göre 15 cm olması gerekirken 12 cm olduğu, bağlantı kirişlerinin etriye aralıklarının 20 cm.'...
Bu bağlamda dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, somut olayda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin tesbit edilemediği, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu, ihtiyati haciz koşullarından olan muaccel bir borcun varlığı hususu henüz sabit olmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine..." gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Bu bağlamda dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, somut olayda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin tesbit edilemediği, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu, ihtiyati haciz koşullarından olan muaccel bir borcun varlığı hususu henüz sabit olmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine..." gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Somut olayda, davacıya ait konut için davalı bankadan 16.07.2010 tarihinde konut kredisi kullanıldığı, 16.07.2010-16.07.2011 tarihleri arasında davacı ile Yapı Kredi Sigorta A.Ş. arasında zorunlu deprem sigorta poliçesi düzenlendiği, bu tarihten sonrası için herhangi bir zorunlu deprem sigorta poliçesinin mevcut olmadığı anlaşılmış, ... ilinde 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmaz hasar görmüştür. Davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 9. maddesinde, davalı banka gerektiği takdirde sigorta poliçesi yaptırma, prim borçlarının kredi kullanan tarafından ödenmediği taktirde resen ödeme, resen sigorta yenilemesi yapma, primlerini kredi taksitlerinden mahsup etme, eksik kalan kısımlar için kredi kullanan hakkında hukuki takip yapma yetkisi almıştır....
Mahkemece davalı DASK kurumunca davacıya 86.240,00 TL ödeme yapıldığı, zorunlu deprem sigortası genel şartları B.3 maddesine göre binanın yeniden yapım maliyetine göre zararın hesaplanması gerekeceği, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre binanın yeniden yapım maliyetinin % 2 muafiyet düşüldükten sonra 88.512,00 TL olduğu, davalı DASK kurumunca 2.272,00 TL eksik ödeme yapıldığı davalı ... yönünden; 5278616 numaralı davalı ... şirketince düzenlenmiş benim evim sigorta poliçesi A.1 maddesine göre deprem nedeniyle oluşacak eşya zararları teminat altına alınmadığından ve konutta meydana gelen zarar zorunlu deprem sigortası teminat bedellerini aşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir....
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE, 2- İstinaf isteminde bulunan ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından yatırılması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın ihtiyati haciz isteyen davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4- HMK'nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine, 5- HMK'nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dair, HMK'nin 353 ve 362/1- ç bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi....
da 23.10.2011 günü meydana gelen deprem nedeniyle bahsi geçen ikamet ettiği Çenberlitaş Apartmanının enkazında kalarak yaşamını yitirmiş ve asıl ve birleşen davadaki davacılar olan müteveffanın yakınları destekten yoksun kalarak zarara uğramışlardır. Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin şiddeti gözönünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır. (06.03.2013 Tarih, 2012/786 Esas 2013/318 Karar Sayılı Hukuk genel Kurulu ilamı) Öyle ise; depremin mücbir sebep olarak kabul edilip, zararla illiyet bağını kestiği kabul edilemez ise de; ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı öngörülemeyen ve sonucu gerçekleştiğinde büyük bir yıkıma sebebiyet veren, bölgede herkesi etkileyen en büyük doğal afet olduğu da kabul edilmek zorundadır. Ayrıca, bölgenin birinci derecede deprem kuşağında yer aldığı ve oluşan depremin şiddet büyüklüğü de gözden kaçırılmamalıdır....
İstemin ihtiyati haciz olduğu tartışmasızdır. İDM'ce kabule göre ihtiyati haciz isteminin reddine karar vermesi gerekirken, ihtiyati haciz yerine geçmek üzere ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermesi de hatalıdır. Zira her iki hukuki koruma tedbiri; amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteligindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diger kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında mesken niteliğindeki taşınmaz nedeniyle düzenlenen zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı hukuki ilişki bulunduğu, bu hukuki ilişki uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki sigorta ilişkisinin de tüketici işlemi sayılacağı ve davacı tarafça zorunlu deprem sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat talebinde bulunulduğu gözetildiğinde, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 73. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemeleri görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....
-İzmir adresindeki ... isimli ve adresini belirttiği ticari işletmesi ile deposunun, 30/10/2020 tarihinde yaşanan deprem felaketi nedeniyle tamamen yıkıldığı ve oluşan yıkıntı ve molozlar nedeniyle emtia, demirbaş, defter ve evraklarının tamamının zayi olduğu, ticari işletmemde bulunan tüm ticari defterlerinin faturalarının, vergiye esas belgelerinin ve sair her türlü belge ve evraklarım, sel ve su baskını nedeniyle zayi olduğundan, TKK madde 68 fıkra son uyarınca 2020 yılı ve geçmiş yıllara ait tüm defter, fatura ve sair belgelerimin zayi olduğuna dair tarafına zayi belgesi kararı verilmesini talep etmiştir....