Dava konusu paya yönelik önalım davasının açıldığı tarih ile önalım bedelinin depo edildiği tarih arasında 6 yıl gibi uzunca bir zamanın geçtiği; bu süre gözönüne alındığında, önalım bedelini zamanında depo etmeyerek kullanması nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle enflasyon oranında veya faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı açıktır. Mahkemelerce, ön inceleme tarihi itibariyle resmi senetteki bedelin, satış masraflarıyla birlikte, vadeli bir mevduat hesabında depo edilmesine karar verilerek yargılama sürecinin uzaması nedeniyle önalım bedelinde meydana gelecek değer kaybının önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır....
Somut olaya gelince; mahkemece, ilki 30.11.2012, sonuncusu 06.02.2013 tarihinde yapılan satışlar nedeniyle açılan önalım davasında önalım bedeli ve masraflar toplamı olan 953.440,00 TL'nin 07.04.2022 tarihinde depo edilmesine karar verilmiş, belirtilen bedel depo edildikten sonra da davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı temyiz dilekçesiyle, satış tarihi üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra depo kararı verilmesinin haksız menfaat temini oluşturduğunu, bu nedenle taşınmazın güncel bedelinin depo edilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Mahkemece, önalım bedeli tensip tarihi itibariyle depo ettirilmemiş, satış tarihinden yaklaşık 9 yıl sonra mahkeme veznesine yatırılmasına ilişkin depo kararı verilerek satış bedelinin değerinde meydana gelen azalmanın önüne geçilmemiştir....
yapılmadığını'' bildirdiği, 22.04.2021 tarihinde Bölge Yöneticisi Cihan Azak’a ''...davacının sarf malzemelerini evine götürdüğü ve kendi ihtiyaçları için kullandığı, depo çalışanlarına mobbing ve baskı uyguladığı, vardiyaya katılmadığı halde kendisine fazladan mesai yazdığı, depo içerisinde küfürlü konuştuğu, depo çalışanlarını tehdit ettiği ve kasada oluşan açık tutarlarını depo çalışanlarından fazladan para alarak kapattığı gibi'' iddiaları içerir e-posta gelmesi üzerine ilgili depo çalışanlarından Serhat Dinler, Cem Bal, Berke Akar ve Melike Ürer' den 26.04.2021 tarihli imzalı yazılı beyan dilekçelerinin alındığı, 26.04.2021 tarihli yazılı savunmasında ''...şirketi zarara uğratacak herhangi bir işlem yapmadığını, mesai konusunda denkleştirme usulü ile hareket ettiğini, depoyu su bastığı dönemde sayım zamanı, yeni operasyon başlangıçlarında, elektrik kesintisi vb. gibi durumlardan kaynaklı biriken mesailerini geçmiş dönemde aldığını'' bildiren davacının 27/04/2021 tarihli “...
Bu yön gözetilmeksizin kurulan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2- İİK’nun 160’ıncı maddesine göre iflâs talebi hakkında bir karar verilmeden önce iflâs avansının yatırılması gerekli olup, bu husus gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3- Mahkemece davalıya gönderilen depo emrine ilişkin tebligatta; “depo kararına esas borcun ödenmemesi hâlinde iflâsına” karar verileceğine dair ihtar yazılmadan davalının iflâsına hükmedilemeyeceğinin düşünülmemesi isabetsizdir. Öte yandan depo emrinin düzenlendiği tarihe kadar olan alacak miktarı belirlenerek depo emrinin bu miktar üzerinden düzenlenmesi gerekir(İİK.m.158). Bilirkişinin belirlediği depo emrine esas alacak tutarından daha yüksek olan iflâs takip tarihinde talep edilen miktar üzerinden depo kararı tebliği usul ve yasaya uygun değildir....
Dava konusu paya yönelik ön alım davasının açıldığı tarih ile ön alım bedelinin depo edildiği tarih arasında uzunca bir zamanın geçtiği; bu süre gözönüne alındığında, ön alım bedelini zamanında depo etmeyerek kullanması nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı açıktır. Mahkemelerce, ön inceleme tarihi itibariyle resmi senetteki bedelin, satış masraflarıyla birlikte, vadeli bir mevduat hesabında depo edilmesine karar verilerek yargılama sürecinin uzaması nedeniyle önalım bedelinde meydana gelecek değer kaybının önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır....
Davalılar, imar uygulaması nedeniyle tecavüzün meydana geldiğini, bina bedelinin depo edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, belirlenen bina bedelinin depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi .. ..’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca davacı tarafa bina bedelini depo etmesi için verilen süre içerisinde bedeli depo etmediği, oysa binanın yıkılabilmesi için anılan bina bedelinin ödenmesinin zorunlu olduğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davacıların temyiz itirazı yerinde değildir....
Mahkemece, davalının takibe şikayet ve itirazının bulunmadığı, iflas takibinin usulüne uygun ilan edilmesine rağmen müdahale veya itiraz edilmediği, depo emrine konu borcun ödenmediği, davacı tarafın ilk alacaklılar toplantısına kadar yapılacak masrafın depo ettiği gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle depo emrinin vekile tebliğinin İİK'nun 158.maddesi hükmüne uygun bulunmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,17.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 27/05/2013 NUMARASI : 2013/274-2013/273 Taraflar arasındaki kooperatifin ihyası ve tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif tasfiye kurulu üyeleri vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkiline kooperatifçe satılan dairenin mimari projede depo olarak nitelendirildiğini, Noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ile davalıların proje tadilatı yapılarak dairenin davacıya verileceğini taahhüt ettiklerini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalılar ve kooperatiften üyelik bedeli, maddi ve manevi tazminat toplamı olarak 70.000,00 TL'nin tahsili için dava açtığını ileri sürerek 24.12.2010 tarihinde tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilen kooperatifin ihyasını talep ve dava etmiştir. Davalılar S.. K.., Ş.....
Mahkemece davalı aleyhine başlatılan iflas yoluyla takibin itirazsız kesinleştiği, iflas talebinin ilan edilmesine rağmen müdahale ve itiraz eden olmadığı, depo emri tebliğine rağmen davalının ödeme yapmadığı gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, temyiz istemi kararın süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle kesinleştiği gerekçesiyle 15.05.2009 tarihli ek kararla reddedilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Kararın davalıya tebliği Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılmışsa da tebliğ işlemi anılan hükme uygun yapılmadığından davalının temyiz istemi süresinde olup temyiz isteminin reddine ilişkin kararın bozularak kaldırılmasına karar verilip, davalının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir. Davalıya İİK.’nun 158. maddesi uyarınca gönderilen depo emrinde depo edilecek meblağ gösterilmediğinden depo emri anılan hükme uygun çıkarılmamıştır....
Sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinde davalıdan nakden depo edilmesi talep edilen tutarın da 970,00 TL olduğu, Ancak; davalı kefil yönünden; Genel Kredi Sözleşmesinin Kefalet başlıklı 41. maddesinde iade edilmemiş olan çeklerle ilgili bankanın ödemekle yükümlü olduğu garanti bedellerinin depo edilmesi hususunda kefile yönelik hüküm bulunmadığı, bu hususta takdirin Sayın Mahkemede olduğu, diğer yandan davacı Bankanın depo talebinde bulunduğu 2 adet çekin 3167 Sayılı Mülga Çek Yasası kapsamında verilmiş olduğu ve davacı bankanın kendisine iade edilmemiş olan 2 adet çek yaprağından dolayı 970,00 TL gayrinakdi çek riski ile ilgili sorumluluğunun 5941 sayılı Çek Kanununun 4. Fıkrası gereği 30.06.2018 tarihinde sona erdiği, dava tarihi (05.07.2018) itibariyle gayrinakdi çek taahhüt kredisi sorumluluğu bulunmadığı düzenlenmiştir....