Dava, TTK 342 ve 343 maddeleri gereği; davacının sahibi bulunduğu hisse paylarının kurulacak şirkte ayni sermaye olarak konulmasına karar verildiğinden bahisle, ayni sermaye olarak konulan payların değerinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkememizce davacı vekilinin istemi üzerine, ayni sermaye olarak konulacak pay değerinin tespitine yönelik inceleme yapılmasına dair karar verilmiş, incelemeye yönelik bilirkişi ücreti yatırılması ara kararı kurulmuş ve ücreti yatırılmadığı halde mevcut delil durumuna göre karar verileceği tensip tutanağı ile ihtar olunmuştur. Davacı vekilince verilen kesin süre içinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı gibi keyfiyete ilişkin herhangi bir mazeret de sunulmamıştır. Hisse değerinin tespiti uzmanlık gerektirip bilirkişi incelemesine yönelik delil avansı da yatırılmamış olmakla sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
Ürünleri Ltd.Şti'nin yaptığı sağım sisteminin çalışır hale gelip gelemeyeceği, çalışır hale gelirse gerekli parçaların neler olduğu, mevcut haliyle sözleşmedeki bedelden ne kadar eksik kalacağı, eksik ve hataların bedelinin ne olacağının tespiti istenilmiştir. Talep 07.05.2012 tarihli olup o tarihte yürürlükte bulunan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 76. maddesi hükmünce maddi vakıalar ileri sürmek taraflara, hukuki vasıflandırma hakime ait olduğundan davacının talebi 1086 Sayılı HUMK'nın 368. ve devamı maddelerinde düzenlenen delillerin tespiti istemi niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Delil tespiti davalarında da mahkemenin gerekirse tarafları dinleyip keşif ve bilirkişi incelemesi yaptıktan sonra raporu alıp muhafaza ederek tespit işlemini sonuçlandırması gerekir....
Aksini gösterir dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı tarafça Bakırköy .... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ... D. İş sayılı dosyasındaki delil tespiti yaptırılmıştır. Halihazırda, halı sahadaki dava konusu çim bulunmamaktadır. Bakırköy .... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ... D....
Sulh Ceza Mahkemesinin 15/02/2010, 17/02/2010 ve 16/06/2010 tarihli iletişimin tespiti ve dinlenmesi kararlarına dayanılarak yapılan çalışmada, sanık ve temyiz dışı sanıkların Isparta ili ve ilçeleri ili çevre il ve ilçelerden yük taşımacılığında kullanılan araçların depolarından yakıt çalmak için örgüt kurduklarının ve bu kapsamda sanık ...’a ait ... ve ... plakalı kamyonlara kurdukları yakıt çalmada kullandıkları düzenek ile yakıt hırsızlıkları yapıp, çaldıkları bu yakıtları başka kişilere sattıklarının değerlendirilmesi üzerine açılan kamu davası sonucunda sanık hakkında bahse konu iletişimin tespiti ve dinlenmesi kayıtları da delil kabul edilerek mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de; anılan iletişimin tespiti ve dinlenmesi kayıtlarında suça konu yakıt hırsızlığına ilişkin bir delil tespit edilemediği gibi tespit edilmiş olsaydı dahi suç tarihi olan 06/03/2010 tarihinde hırsızlık suçunun 5271 sayılı CMK’nın 135/8. maddesinde sayılan katalog suçlar kapsamında bulunmadığı ve bu nedenle...
K A R A R Dava, davacının davalıya ait işyerinde 10/05/2000-20/02/2014 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyulup, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığına ilişkin tanık beyanları dışında herhangi bir delil ve belgenin yer almadığı ve davacının çalışmasını ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar....
E sayılı dava dosyasında genel kurul kararının iptali davasının lehine sonuçlanması ihtimalinde dosyamıza konu hisse iptali ve tespit talebinin de bu iptal kararının doğal sonucu olarak ortaya çıkacağı dolayısıyla salt tedbir ve delil tespiti talebi için ayrı bir dava ikamesinde hukuki yararının bulunmadığı, genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının yürütmesinin durdurulmasının genel kurul kararının iptaline bakan asıl Mahkemeden istenebileceği, yine HMK 390/1 maddesi gereği bu tedbir talebinin sadece asıl davanın görüldüğü Mahkemeden istenmesi gerektiği, davacının delil tespiti talebi ile de netice olarak kar dağıtımının yapılmamasından ziyade gerçek olmayan kayıtlara rağmen sermaye artırımı yapılamayacağının ispatına yönelik olup bu talebin de HMK 401/3 maddesi uyarınca asıl davanın görüldüğü Mahkemeden istenmesi gerektiği, netice olarak davacının dosyamızda talep ettiği tedbir ve delillerinin değerlendirilmesini genel kurul kararının iptaline dair açtığı dava dosyası kapsamında...
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun m. 288'de (HMK m.200) 'de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarının, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa, yazılı delille ispatlanması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, asgari ücretin üzerinde HUMK m.288 (HMK m.200) 'de belirlenen sınırı aşan aylık ücretin kabulüne tanık sözlerine dayanılarak yasal olanak bulunmadığı ortadadır. Somut olayda, davacının aylık ücreti hususunda dosyada ücret. bordrosu ve yazılı bir delil bulunmadığı gibi, tespiti istenen sürenin öncesi ve sonrasında yazılı belge veya beyyine başlangıcı sayılabilecek nitelikte bir delil de bulunmamaktadır. Her ne kadar alacak davasıında tanık beyanlarına dayanılarak aylık net ücretin 1.000.00 TL olduğu sonucuna ulaşılmış ise de, bu dava hizmet tespiti davası için kuvvetli delil olup, kesin delil niteliği taşımamaktadır....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, delil tespiti sonrası alınan bilirkişi raporuna göre yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun m. 288'de (HMK m.200) 'de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarının, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa, yazılı delille ispatlanması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, asgari ücretin üzerinde HUMK m.288 (HMK m.200) 'de belirlenen sınırı aşan aylık ücretin kabulüne tanık sözlerine dayanılarak yasal olanak bulunmadığı ortadadır. Somut olayda, davacının aylık ücreti hususunda dosyada ücret. bordrosu ve yazılı bir delil bulunmadığı gibi, tespiti istenen sürenin öncesi ve sonrasında yazılı belge veya beyyine başlangıcı sayılabilecek nitelikte bir delil de bulunmamaktadır. Her ne kadar alacak davasıında tanık beyanlarına dayanılarak aylık net ücretin 1.000.00 TL olduğu sonucuna ulaşılmış ise de, bu dava hizmet tespiti davası için kuvvetli delil olup, kesin delil niteliği taşımamaktadır....
Davacı, davalıdan satın aldığı evin yazılı olarak tespit edilen eksikliklerinin 8.8.2005 tarihinde giderilmiş olarak teslim edileceğinin kararlaştırıldığını,ancak bunun yerine getirilmediğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır.Davacı tarafça yaptırılan 27.9.2005 tarihli delil tespiti sonrası verilen bilirkişi raporunda eksikliklerin belirtildiği, ancak bunların giderim bedelinin tespit edilmediği gibi, davalı tarafından bu rapora itiraz edilmiş itiraz edilirkende küçük bir camın takılmadığı kaloriferin yakım işi denemesinin yapılmadığının bilirtildiği görülmüş, davacı tarafın keşif yapılmasını istememesi üzerinede davanın reddi cihetine 2006/16114-2007/3077 gidilmiştir. Hemen belirtilmelidi ki delil tespiti dosyasında bilirkişinin belirlediği eksikliklerin taraflar arasındaki sözleşmeye göre varlığının belirlenmesi ve parasal değerinin ortaya çıkarılması için mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gereklidir....