Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık, haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir. 1-6100 sayılı HMK' nın 400-406.maddeleri gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir." .....- Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen tespitler davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir. 6100 sayılı HMK'nın 266.maddesine göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi incelemesi yapılması, taraflarca öne sürülen itirazların da yine bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerekir....

    .- 2022/102 D.İŞ KARAR DAVA KONUSU : DELİL TESPİTİ KARAR : Rize 2....

    Zira hizmet tespiti davalarında -kamu düzenine ilişkin olduğundan- resen araştırma ilkesinin, işçilik alacaklarıyla ilgili davalarda ise taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle işçilik alacakları davasında verilen karar hizmet tespiti davasında kesin delil değil güçlü delil olarak kabul edilmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki delil değerlendirmesi derece mahkemelerinin takdirinde olup bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu değildir....

      Kabule göre ise; Mahkemece, yargılama sırasında eşyaların değerinin tespiti için keşif yapılarak bilirkişiden rapor alınmışsa da, alınan rapor yeterli görülmeyerek, daha önce delil tespiti istemi nedeniyle, Didim Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/41 D.İş dosyasında rapor tanzim eden Adliye Yazı İşleri Müdürü olduğu belirtilen bilirkişiden eşyaların değerinin belirlenmesi için ek rapor alınarak, belirlenen değer doğrultusunda karar verilmiştir. Delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporuna itiraz ediliği gibi, çözümü hukuk dışında teknik bilgi gerektiren hallerin mevcut olması halinde tayin olunan bilirkişinin kendi uzmanlığı ile ilgili alanda hakime yardımcı olması asıldır. Bilirkişinin kullanılmış eşyaların değerine yönelik olarak ne gibi bir uzmanlığı olduğu da anlaşılamaktadır....

        GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : CMK'nın 140. maddesinde ''somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir'' hükmüne yer verildiği, dosya içerisinde CMK’nın 140. maddesi uyarınca teknik araçlarla izlemeye ilişkin bir karar bulunmadığı; buna göre sanık hakkında elde edilen görüntülerin delil olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, suç tarihi itibarıyla CMK 139. madde anlamında gizli soruşturmacı görevlendirmesi ancak örgütlü suçlarda mümkün ise de; suçun sübutunun tespiti için gizli soruşturmacıların delil toplama yetkisi bulunan adli kolluk görevlisi olup olmadıkları belirlendikten sonra, a) Alıcı görevlilerin adli kolluk görevlisi olmadığının tespiti halinde “suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” konusunda faaliyette bulunamayacaklarından bu yöntemle elde edilen bilgilerin...

          İlk Derece Mahkemesince; " Delil tespiti talebinin reddine " karar verilmiştir. Verilen karara karşı talep eden vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde; Delil tespiti talebinde hukuki yararlarının bulunduğunu, bir hakkın varlığının ya da yokluğunun mahkeme kararı ile saptanmasını talep ettiklerini ileride bu tespite göre dava açılacağını ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Delil tespiti istemine ilişkindir....

            Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; Mahkeme masrafları hariç, davalı kiracının hor kullanımından kaynaklanan toplam zararın 2.299,18 TL olduğu gerekçesiyle bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına toplanan delilere hükmün dayandığı gerekçelere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. 2- 6100 sayılı HMK m. 323 gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerekmektedir. Davacı vekili dava açılmadan önce ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/99 D.iş sayılı dosyasında, zararının belirlenmesi için delil tespiti yaptırmış, davasını yaptırmış olduğu delil tespitine dayandırarak açmıştır....

              Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 21.375.00.- TL'nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-)6100 sayılı HMK.nun 400-406. maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374.maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir." Delil tespitinin konusunu maddi olaylar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen görüş taraflar lehine kazanılmış hak oluşturmaz . Diğer anlatım ile delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir....

                de ihtiyati tedbirin gerekilik arz ettiğini beyanla kararın kaldırılmasını ve delil tespiti isteminin ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

                Bu nedenle davacı ...’ın açtığı dava yönünden esasın incelenerek karar verilmesi gerekirken davacının imzaladığı belgeye yanılgılı bir anlam verilerek yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir . 3-)6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir." Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir. Somut olayda, itiraza uğrayan ve uzman bilirkişi tarafından hazırlanmayan delil tespiti dosyasında bulunan bilirkişi raporunun hükme dayanak alınması isabetli bulunmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu