Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar davacı taraf istinaf dilekçesinde gerçekte açtığı davanın taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olduğunu ileri sürse de ve yine istinaf dilekçesinde tapu iptali ve tescil ile birlikte muhdesatın tespiti şeklinde talepte bulunsa da davacı tarafın açık bir şekilde yerel mahkeme aşamasında muhdesatın tespitine dayandığı ve yargılama boyunca usulünce ıslah talebinde bulunmadığı görülmekle yine HMK'nın 357.maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde bulundurulacak hususlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların bölge adliye mahkemesinde dinlenemeyeceğinden davacı tarafın istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar dairemizce bu gerekçelerle dikkate alınmamış davanın muhdesatın tespiti olduğu (yerel mahkemede de olduğu gibi) nitelendirilerek istinaf incelemesi yapılmıştır....

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, dava konusu aracın davacı adına tescil talebi yönünden yapılan değerlendirmede; tesis edilen tescil işlemi, idari bir işlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile tesciline karar verilmesi idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karar olduğunu, bu nedenle aracın davacı adına tescili yönündeki istemin mahkemenin görevsiz olması sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine şeklinde verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, aracın mülkiyetinin tespiti ve aracın davacı adına tescili istemine ilişkindir....

e ... plaka numaralı aracı haricen sattığından bahisle araç mülkiyetinin tespitine karar verilmesini istemiş; daha sonradan verdiği gerek 10.5.2005 tarihli dilekçesinde ve gerekse 13.3.2006 günlü ıslah dilekçesinde aracın gerçekte dahili davalı ...'e satıldığını, trafikte devir işlemlerinin ... adına sağlandığını ileri sürerek aracın mülkiyetinin ... adına olduğunun tespitiyle araç için ödenen toplam 2.865.72 YTL'nın ... tahsiline karar verilmesini istemiştir Hemen belitelim ki bir dava kime karşı açılmış ise ona karşı sonuçlandırılıp, karara bağlanır. Davada taraf olmayanlar aleyhine hüküm kurulamayacağı gibi ıslah suretiyle de olsa sonradan davaya dahil edilenler hakkında hüküm kurulamaz. Bir başka anlatımla ıslah suretiyle taraf değiştirilmesine usulen olanak bulunmamaktadır. Davaya konu olayda davacının davada taraf olan ... yönünden herhangi bir tazminat talebi yoktur. Ve aracın Dileğe satılmadığı kendisininde kabulündedir. Hal böyle olunca mahkemenin talep olmadan ...'...

    Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin Almanya merkezli bir şirketten davalı şirketten davaya konu kamburlu kesici sistem cihazını finansal kiralama yoluyla kiraladığını, kira sonunda davalı tarafından müvekkiline devir faturası kesilerek malın mülkiyetinin müvekkili şirkete geçtiğini, gümrük vergilerinin ödendiğini, cihazın müvekkili adına tescili için girişimde bulunulduğunu, ancak daha önce hiç tescili bulunmadığından ticaret odasının sahiplik belgesi istediğini, ancak makineye ilişkin fatura beyanlarının ve tüm belgelerin ekte olduğunu, makinenin halen Lapseki ilçesinde bulunduğunu belirterek ekteki belgeler itibariyle teknik özellikleriyle ayırt edici unsurları yazılı bulunan iş makinesinin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, traktörün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine; dava konusu ... plakalı traktörün trafik tescil kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden uyuşmazlığın evlilik birliği devam ederken alınan malın aidiyetine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür. Davanın konusu, Aile Hukukundan kaynaklandığına göre, açılan bu davaya 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince, Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir....

        - K A R A R - Davacı şirket yetkilisi, 3 adet iş makinesinin davalı şirketten fatura bedelleri peşin ödenmek suretiyle satın ve teslim alındığını, ancak iş makinelerinin tescil işleminin henüz yapılamadığını, tescilin yapılabilmesi için T.O.B.B ile Maliye Bakanlığı arasında imzalanan 06/08/1985 tarihli protokole göre çıkarılan iş makinelerinin tescili ile ilgili esasların düzenlendiği yönetmelik uyarınca sahiplik belgesi alınmasının gerektiği, sahiplik belgesi temini mümkün olmadığından bu yönetmeliğin 9/4. maddesi uyarınca mahkeme kararı alınmak üzere işbu davanın açıldığını belirterek, davaya konu üç adet iş makinesinin mülkiyetinin davacı şirkete ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu 3 adet makinenin davacıya satıldığını ve bedelinin de davacı tarafından tamamen ödendiğini, bu makinelerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti hususunda bir itirazlarının bulunmadığını beyan etmiştir....

          ün de iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu aracın davalı ... adına olan tescil kaydının iptaline, davacı taraf adına tesciline karar verilmiştir. Tescil, idari bir işlem olup, trafik kaydındaki tescilin iptali sonucunu doğuracak şekilde, yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karardır. Oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemez. Mahkemece, davaya konu aracın mülkiyetinin, davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, aracın davacı adına sicile kayıt ve tesciline karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ....

            İlk Derece Mahkemesince, davaya konu...,...ve ... plakalı araçlar taraflar arasında resmi şekilde devredilmediğinden ve taraflar arasındaki protokol hükümlerine dayanarak tescil kararı verilemeyeceğinden davacının davaya konu araçların adına tesciline yönelik taleplerinin reddine, davacı vekilince sunulan protokol incelenmesinde davaya konu... ve ...plakalı aracın borç bakiyesi olan 85.000 EURO’nun davacı ... tarafından ödeneceği yazıldığı, davacının bu ödemeyi yaptığını ispat edemediği ve resmi şekilde yapılmayan satışlarda tarafların ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiklerini isteyebilecekleri, taraflar arasındaki ilişkinin şirket hisse devrine yönelik olduğu gerekçesiyle davacının davaya konu araçların bedellerine yönelik talebinin de reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur....

              Gereği görüşüldü: Davacı ..., ortaklığın giderilmesi davasına konu 1637 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 1.kattaki dairenin kendisi tarafından yapıldığının ve mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 1637 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 1.katında bulunan dairenin mülkiyetinin davacıya aidiyetine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu muhdesatın davacı tarafından kendi adına ve hesabına meydana getirildiği, iddia, savunma, dosya içeriğinde toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre mahkemece muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

                Bu hükümler karşısında taşınmaz üzerinde bulunan ve bütünleyici parça niteliğindeki bina, ağaç gibi muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemeyeceğinden kural olarak ve aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemez ve mahkemelerce de anılan kanun hükümleri gözardı edilerek mülkiyet tespitine karar verilemez. Mahkemece, taşınmaz üzerindeki bodrum+zemin kat olmak üzere toplam 5910 m2 miktarındaki AVM (binanın) mülkiyetinin davacı ... Belediyesi'ne ait olduğunun tespitine karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Hal böyle olunca, Mahkemece, yapılan açıklamalar gözönünde bulundurularak; davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan AVM binasının tamamının davacı ... tarafından sadece kendi emek ve sermayesi ile meydana getirildiği ispatlanamadığı dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu