motor numaralı ... tipi iş makinesinin davalı şirketten fatura bedeli peşin ödenmek suretiyle satın alınarak söz konusu makine kara yolu ile müvekkili olan şirketin adresinin bulunduğu yerde teslim edildiğini, müvekkili şirket yetkilileri tarafından araç tescil işlemleri için başvurdukları Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı başvuruyu reddederek, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi alma işleminin, ikinci el satışlarda satın alanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu mahkeme kanalıyla tespitini sağladıktan sonra Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı'na başvuru yapmak suretiyle gerçekleştirebileceğini taraflarına iletildiğini, bu bağlamda davaya konu iş makinesinin mülkiyetinin davacı şirkete ait olduğunun tespitine karar verilmesi için yasal yollara başvurmak zorunluluğu meydan geldiğini, söz konusu davaya konu iş makinesinin tescil işleminin henüz yapılamadığını, tescilin yapılabilmesi için T.O.B.B ile Maliye Bakanlığı arasında imzalanan 06/08/1985 tarihli protokole göre çıkarılan...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/35 Esas sayılı dosyasıyla tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, taşınmazın halen muris adına kayıtlı olup elbirliği mülkiyetine tabi olması sebebiyle mahkemece iş bu davayı açmak üzere taraflarına yetki ve süre verildiğini belirterek, dava konusu taşınmazdaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilerek miras payları oranında davalılar adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davacının açtığı tapu iptal tescil davasına karşılık satış vaadi sözleşmesinin iptali istemiyle dava açtıklarını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için anılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalılar ..., ..., ... ve ..., davaya bir diyeceklerinin olmadığını, dava konusu taşınmazdaki miras paylarının adlarına tescilini istediklerini bildirmiş; diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir....
Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce de muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Ne var ki, çoğun içinde azın da bulunduğu, muhdesatların mülkiyetinin tespiti isteminin muhdesatların meydana getirildiğinin tespiti istemini de içerdiği gözönüne alındığında, mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşullarının varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gereklidir. Bundan ayrı, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davalının sahtecilik yaparak biçerdöveri kendi adına kayıt ettirip Rusya'ya götürdüğünü ve bir daha biçerdöverin Türkiye'ye gelmediğini, davalının davaya konu biçerdöveri müvekkilinden yada para ödeyerek herhangi bir kişiden satın aldığını iddia etmediğini, dolayısıyla mahkemece ''davalının araç satış bedeli olarak ödediği 30.000,00- TL'nin davacı tarafından davalıya ödendiği takdirde'' şeklinde kurduğu hükmün yasal veya maddi bir dayanağının bulunmadığını, kararı bu yönüyle istinaf ettiklerini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir....
e ödediklerini, aracın zilyetliğinin devredildiğini, mülkiyetinin devredilmediğini, Trafik Şube Müdürlüğü'nce haciz konulması nedeniyle yakalanarak haciz ve muhafaza altına alındığını, davalının bedeli iade etmediğini ileri sürerek , satış bedeli olan 34.500,00 YTL'nin karar tarihindeki değeri ve paranın karar tarihindeki ulaştığı değer tespit edilerek sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet prensibine göre olay tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini istemişlerdir. Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılar duruşmalara katılmamış davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, araç için ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan bilirkişi raporu ile belirlenen 69.731.62 YTL'nin satış tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, dava konusu aracın davacı adına tescil talebi yönünden yapılan değerlendirmede; tesis edilen tescil işlemi, idari bir işlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile tesciline karar verilmesi idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karar olduğunu, bu nedenle aracın davacı adına tescili yönündeki istemin mahkemenin görevsiz olması sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine şeklinde verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, aracın mülkiyetinin tespiti ve aracın davacı adına tescili istemine ilişkindir....
Her ne kadar davacı taraf istinaf dilekçesinde gerçekte açtığı davanın taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olduğunu ileri sürse de ve yine istinaf dilekçesinde tapu iptali ve tescil ile birlikte muhdesatın tespiti şeklinde talepte bulunsa da davacı tarafın açık bir şekilde yerel mahkeme aşamasında muhdesatın tespitine dayandığı ve yargılama boyunca usulünce ıslah talebinde bulunmadığı görülmekle yine HMK'nın 357.maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde bulundurulacak hususlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların bölge adliye mahkemesinde dinlenemeyeceğinden davacı tarafın istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar dairemizce bu gerekçelerle dikkate alınmamış davanın muhdesatın tespiti olduğu (yerel mahkemede de olduğu gibi) nitelendirilerek istinaf incelemesi yapılmıştır....
e ... plaka numaralı aracı haricen sattığından bahisle araç mülkiyetinin tespitine karar verilmesini istemiş; daha sonradan verdiği gerek 10.5.2005 tarihli dilekçesinde ve gerekse 13.3.2006 günlü ıslah dilekçesinde aracın gerçekte dahili davalı ...'e satıldığını, trafikte devir işlemlerinin ... adına sağlandığını ileri sürerek aracın mülkiyetinin ... adına olduğunun tespitiyle araç için ödenen toplam 2.865.72 YTL'nın ... tahsiline karar verilmesini istemiştir Hemen belitelim ki bir dava kime karşı açılmış ise ona karşı sonuçlandırılıp, karara bağlanır. Davada taraf olmayanlar aleyhine hüküm kurulamayacağı gibi ıslah suretiyle de olsa sonradan davaya dahil edilenler hakkında hüküm kurulamaz. Bir başka anlatımla ıslah suretiyle taraf değiştirilmesine usulen olanak bulunmamaktadır. Davaya konu olayda davacının davada taraf olan ... yönünden herhangi bir tazminat talebi yoktur. Ve aracın Dileğe satılmadığı kendisininde kabulündedir. Hal böyle olunca mahkemenin talep olmadan ...'...
Mahkemece, traktörün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine; dava konusu ... plakalı traktörün trafik tescil kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden uyuşmazlığın evlilik birliği devam ederken alınan malın aidiyetine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür. Davanın konusu, Aile Hukukundan kaynaklandığına göre, açılan bu davaya 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince, Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir....
Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin Almanya merkezli bir şirketten davalı şirketten davaya konu kamburlu kesici sistem cihazını finansal kiralama yoluyla kiraladığını, kira sonunda davalı tarafından müvekkiline devir faturası kesilerek malın mülkiyetinin müvekkili şirkete geçtiğini, gümrük vergilerinin ödendiğini, cihazın müvekkili adına tescili için girişimde bulunulduğunu, ancak daha önce hiç tescili bulunmadığından ticaret odasının sahiplik belgesi istediğini, ancak makineye ilişkin fatura beyanlarının ve tüm belgelerin ekte olduğunu, makinenin halen Lapseki ilçesinde bulunduğunu belirterek ekteki belgeler itibariyle teknik özellikleriyle ayırt edici unsurları yazılı bulunan iş makinesinin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....