Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, dava konusu 1871 parsel üzerindeki 3 binadan davaya konu 06.06.2007 tarihli teknik bilirkişi raporunda gösterilen bodrum ve 2 normal kattan oluşan binanın mülkiyetinin tespitine yönelik talebin davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 1871 parsel, kadastro yoluyla 06.04.1976 tarihinde 1/2 paylı mülkiyet şeklinde davacıların murisi ... ile İsmail Yazlık adına tescil edilmiş, 28.11.1991 tarihinde ihale ve intikal yoluyla paylı mülkiyet şeklinde ... ve müşterekleri adına tescil edilmiştir. Dava; 1871 parsel üzerindeki muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir....

    Muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HUMK'un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

      İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu 34 XX 720 ve 34 XX 383 plaka sayılı araçların davacı tarafından değil dava dışı başka kişiler tarafından davalıya noterde satış gösterilmek suretiyle devir ve tescil edildiği, bu araçlar yönünden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davaya konu 34 XX 402 plaka sayılı araç yönünden ise davacının noter satış sözleşmesinde aracın bedeline aldığını beyan ettiği, davacının da aksini kesin delillerle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, davaya konu 34 XX 720 ve 34 XX 383 plaka sayılı araçların mülkiyetinin davacı tarafından davalıya devredilmemesine göre sair istinaf itirazları yerinde değildir. 2- Gerek Antalya 8....

      Mahkemece, davacının talebinin sadece aracın tescili isteminden ibaret olduğu, davacının dayandığı 28.10.2003 tarihli resmi satış senedinin geçerli olup mülkiyeti nakledici mahiyette bulunduğu, ancak trafikteki işlemin davacı tarafından yaptırılmadığı ve tescil istemi idari nitelikte olduğundan talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HUMK’nun 76. maddesi gereği doğrudan hakimin 2008/4363-9702 görevidir. Davacı, 28.10.2003 tarihli Noter satış sözleşmesi ile davalıdan satın aldığı aracı, trafik kaydında çalıntı şerhi bulunması nedeniyle adına tescil ettiremediğini ileri sürerek adına tescili ile buna uygun belgenin verilmesini istemiştir. Davacının talebi dava konusu aracın mülkiyetinin kendisine geçtiğinin tespiti mahiyetindedir....

        Mahkemece, davaya konu olan araç satış sözleşmelerinin, aracın davalı .. adına olan kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. 2918 sayılı yasanın 19. maddesi ve devamı hükümleri uyarınca, araçların trafik tescil işlemleri idari nitelik taşımaktadır. Bu bakımdan, idari makamları belirli bir biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no' lu bentte gösterilen nedenle hüküm bölümünün 3. fıkrasında yer alan " ....davalı ......

          Asıl davada davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...,.., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..., davayı kabul ettiklerini bildirmiş; diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Birleştirilen davada davalı ... vekili ile davalı ..., davayı kabul ettiklerini bildirmiş; diğer davalılardan ... ve ... (... oğlu) dışındakiler duruşmaya katılmalarına rağmen mahkemece, davaya karşı beyanları alınmamıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlarda taraflar arasındaki elbirliği mülkiyetinin 23.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde paylı mülkiyete çevrilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davaları, elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır....

            Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, daha önce aynı konuda muris...’in hayatta iken davacılar tarafından Adana 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada davacılar lehine karar verilmiş ve kesinleşmiş ise de...’in vefatı nedeniyle bu hükmün infaz edilemediği, sonuç itibariyle kesinleşen bu ilam uyarınca araç mülkiyetinin mirasçı olan davalılara geçtiği, davalıların da mirası reddetmiş olmaları nedeniyle davanın kabulüne, davaya konu aracın mülkiyetinin mirasçı bulunan davalılara ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Eda davası açılması gereken durumlarda olumlu tespit davası açılamaz. Somut olayda ise davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir....

              ne satıp teslim ettiklerini, bu hususu kabul ettiklerini, söz konusu iş makinası satıldığı tarihte yeni ve kullanılmamış nitelikte olduğunu, davaya konu ... marka ... paletli ... tipi ... şase numaralı ... motor numaralı iş makinasını 03.12.2015 tarihinde davacılardan ... İnşaat Gıda Paz. San. Ve Tic. A.Ş.'ne satıp teslim ettiklerini, bu hususu kabul ettiklerini, söz konusu iş makinası satıldığı tarihte yeni ve kullanılmamış nitelikte olduğunu, müvekkili şirketinin huzurdaki dava ve uyuşmazlık ile dava konusu iş makinalarının üreticisi ve satıcısı olması dışında hiçbir ilgisi ve bağlantısı bulunmadığını, müvekkili şirketin davaya konu iş makinaları üzerinde herhangi bir mülkiyet iddiasının da kesinlikle bulunmadığını, bu itibarla işbu davada müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30/06/2015 gününde verilen dilekçe ile inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tespiti ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                  Somut olaya gelince, her ne kadar davaya konu satış vaadi sözleşmesinde 508 ada 57 parselde kain taşınmaz üzerinde bulunan 5 katlı binanın dubleks katının satışı vaad edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olup davalı dışında başka paydaş veya paydaşların da bulunduğu ve taşınmazda henüz kat irtifakı ya da kat mülkiyetinin kurulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davaya konu satış vaadi sözleşmesinde pay devri de öngörülmediğinden satış vaadi sözleşmesinin bu aşamada ifa olanağı bulunduğundan söz edilemez. Bu durumda davacının tapu iptali ve tescile ilişkin talebi yerinde değildir. O halde mahkemece, davacının ikinci kademedeki tazminat talebi yönünden inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, ifa kabiliyeti bulunmayan tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu