Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye memurunun üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. Bu durumda, münferit yetkili tasfiye memurunun ek tasfiye için yeniden atanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yargılama giderleri, tasfiye giderlerine eklenebileceğinden ve HMK'nın 326. maddesi uyarınca yargılama giderlerinden aleyhine hüküm verilen taraf sorumlu olduğundan ve ayrıca davalı ... Müdürlüğü yasal hasım olup yargılama giderlerinden sorumlu olmasını gerektirir bir durum bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    ve tasfiye sonu kararı ile şirket ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa davalı şirketin ihyasının sağlanması ve tasfiye memurunun atanması için davacıya uygun süre verilerek ihya olunduktan sonra gerekçeli kararın adı geçen davalı şirket tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432....

      Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün yasal hasım olup yargılama giderlerinden sorumlu olmadığı, tasfiye işlemini usulsüz olarak yapan ve terkinin yapılmasına neden olan tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekmesine rağmen davacının, tasfiye memuru olması nedeniyle davada taraf teşkilinin sağlanması yanında tasfiye işlemlerinin usulsüz olarak gerçekleştirmiş olması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verenin davacı tasfiye memuru olup yargılama giderlerinden sorumlu bulunduğu göz önünde tutularak, davacı yargılama giderleri ile sorumlu tutulmuştur....

        Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi'nin fesih ve tasfiye edildiğinin öğrenildiğini, İzmir ... İş Mahkemesi tarafından münfesih şirketin ihyası bakımından dava açmak üzere kendilerine süre verildiğini ileri sürerek söz konusu şirketin davalı gösterilebilmesi bakımından İzmir ... İş Mahkemesi'nin davası yönünden şirketin ihyasına, davalı tasfiye memurunun şirketi temsil etmek üzere kayyım olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde; ihyası istenen Tasfiye Halinde ... Mimarlık Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 10/10/2011 tarihinde kuruluşunun tescil edildiğini, 02/06/2016 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak ...'...

          Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... esas sayılı dosyasındaki davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi, sonuçlandırılabilmesi ve ilamın infaz edilebilmesi için terkin edilen davalı şirketin ihyası zorunlu olup, terkin edilen şirket hakkında terkin tarihinden önce bu dava açılmış ve görülmekteyken sonuçlanması beklenmeksizin tasfiye dışı bırakılarak tasfiyenin eksik ve usulüne uygun yapılmadan sonlandırıldığı dikkate alınarak davanın kabulü ile şirketin ihyasına, davanın İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .../... esas dosyasına yönelik olarak açılması nedeniyle ihyanın, yalnız görülen dava dosyası ile sınırlı tutulmasına, davaya konu ek tasfiye işlemlerini yerine getirmek üzere son tasfiye memuru davalı ...'nun ek tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memurunun tasfiyeyi usul ve yasaya aykırı olarak tamamlamış olması ve tasfiye edilen şirketin yetkilisi olması nedeniyle tasfiye memuruna ek tasfiye için ücret verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Davalı ...'...

            Mahkemece, idda, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 547/2. maddesi ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 08/09/2014 tarih ve 2014/9842 - 2014/13350 E/K sayılı içtihatı gereğince, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin tasfiye işlerinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiği hallerde ek tasfiye işlemlerinin yapılması için son tasfiye memurunun veya tasfiye memurlarından birinin yahut yeni bir tasfiye memurunun atanarak keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği, sicilden terkin edilen şirketin davacı yönünden tasfiye işlemleri tamamlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı tasfiye memuru temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı tasfiye memuru vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

              Şti'nin mahkeme kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilerek davalının da tasfiye memuru olarak atandığını ancak, davalı tasfiye memurunun görevini usul ve yasaya uygun şekilde yerine getirmediğini ileri sürerek, tasfiye memurunun değiştirilmesi ile yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yerine getirilmediğini beyanla, şirketin ihyası ile yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir. Davalı, kendisinin mahkeme kararı ile tasfiye memuru olarak atandığını, davacının engellemelerine rağmen görevini usul ve yasaya uygun bir şekilde yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Dahili davalı ... vekili, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur....

                İş Mahkemesinin 2009/931 Esas sayılı dosyasıyla ve bu dosya ile birleşen 2011/244 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını davalı şirketin sicil kaydı celb edildiğinde tasfiye sonucu sicil kaydının terkin edildiğinin anlaşıldığının bu nedenle tüzel kişiliğinin ihyası için mahkemece mehil verildiğini iddia ile davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirketin tasfiye memuruna usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen davaya cevap vermemiştir. Davalı ..., tasfiye sürecindeki yetki ve sorumluluğunu, şirketin tasfiye memuruna ait olduğunu müvekkilinin kusuru bulunmadığını bu yüzden kendisine yargılama giderleri yükletilemeyeceğini savunarak müvekkili yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; tasfiye memurunun ...'...

                  Ek tasfiye işlemlerinin de daha önce tasfiye memuru olan davalı -- tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine karar vermek gerekmiş, yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır. 9-Yargılama giderleriyle ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı --- yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır....

                    İcra Müdürlüğü'nün 2020/2629 E. sayılı dosyasında ise ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin ticaret sicilinden silindiğini öğrendiklerini ileri sürerek, davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen davada aynı beyanları tekrar ederek davayı Tasfiye Memuru ...'ya da yöneltmiştir. Asıl davada davalı ... temsilcisi, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün yasal hasım konumunda olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı tasfiye memuru, davalı şirkette muhasebeci sıfatıyla sigortalı olarak çalıştığını, tasfiye sırasında tasfiye memuru olarak görevlendirildiğini beyan etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu