Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca, şirketin 2012 yılında 102.955,34 TL, 2013 yılında 10.836,52 TL, 2013 yılında 10.593,16 TL, 2014 yılında 65.117,72 TL, 2016 yılında ise 447.040,87 TL zarar ettiği, ayrıca dönemler itibariyle şirketin sermayesinin tamamını kaybederek özkaynaklannın negatife dönüştüğü, bu çerçevede, dava dışı şirketin borca batık olduğu ve özkaynaklarının negatif olduğu, şirketin tasfiye döneminde 468.816,68 TL vergi borcunun olduğu, tespit edilmiştir. O halde tasfiye sırasında esasen borca batık olduğu anlaşılan dava dışı anonim şirketin borca batıklık halinin, sermaye kaybının, başka deyişle şirketin sermayesini tamamen kaybederek öz kaynaklarının negatife dönüşmesi durumunun davalı tasfiye memuru tarafından derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirilmesi gerekirken davalı tasfiye memurunun yasadan doğan bu yükümlülüğünü ihlal ettiği, iflas bildiriminde bulunmayarak şirketi iflasın sonuçlarından azade kıldığı, anlaşılmaktadır....

Ayrıca, şirketin 2012 yılında 102.955,34 TL, 2013 yılında 10.836,52 TL, 2013 yılında 10.593,16 TL, 2014 yılında 65.117,72 TL, 2016 yılında ise 447.040,87 TL zarar ettiği, ayrıca dönemler itibariyle şirketin sermayesinin tamamını kaybederek özkaynaklannın negatife dönüştüğü, bu çerçevede, dava dışı şirketin borca batık olduğu ve özkaynaklarının negatif olduğu, şirketin tasfiye döneminde 468.816,68 TL vergi borcunun olduğu, tespit edilmiştir. O halde tasfiye sırasında esasen borca batık olduğu anlaşılan dava dışı anonim şirketin borca batıklık halinin, sermaye kaybının, başka deyişle şirketin sermayesini tamamen kaybederek öz kaynaklarının negatife dönüşmesi durumunun davalı tasfiye memuru tarafından derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirilmesi gerekirken davalı tasfiye memurunun yasadan doğan bu yükümlülüğünü ihlal ettiği, iflas bildiriminde bulunmayarak şirketi iflasın sonuçlarından azade kıldığı, anlaşılmaktadır....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/592 KARAR NO : 2022/557 DAVA : TTK'nun 537 (2) Maddesi Uyarınca Tasfiye Memurunun Değiştirilmesi DAVA TARİHİ : 22/09/2021 KARAR TARİHİ : 22/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan TTK'nun 537 (2) Maddesi Uyarınca Tasfiye Memurunun Değiştirilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin .../... Esas .../... Karar sayılı ilamı ile müvekkili davacı ...'in, davalı şirketin iki ortağından biri olup, diğer ortak ...’nın şirketin %90 payının sahibi ve şirketi temsile tek yetkili ve müdür iken davalı şirketin feshi ve tasfiyesi için açtığı davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak resen mali müşavir ...'ın atanmasına karar verildiğini, ardından müvekkili tarafından açılan tasfiye memurunun değiştirilmesi davasında İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2019 tarihli .../... Esas .../......

      maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için TTK’nın 388. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin 21/09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....

        İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirttiği Yargıtay kararının taleplerine örnek teşkil edemeyeceği, kararın şirketin feshine ilişkin olduğu, taleplerinin şirketin feshine ilişkin olmayıp, tasfiye halindeki şirkete önceden atanan tasfiye memurunun vefatı nedeniyle yeniden tasfiye memuru atanmasına ilişkin olduğu, tasfiye memurunun vefatı nedeniyle şirketi temsil edebilecek kimsenin bulunmadığı, bu nedenle şirketin davalı gösterilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve şirkete Hilmi Bostanlı'nın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini istinaf ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; tasfiye halindeki kollektif şirketin, tasfiye memurunun vefatı nedeniyle yeniden tasfiye memuru atanması talebine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK 355....

        in yeniden tasfiye memuru olarak tayinine ve her ne kadar tasfiye memuru tayin edilen şirketin önceki tasfiye memuru ... tarafından tasfiye işlemlerine ilişkin masraf ve ücret talebinde bulunulmuş ise de; davalı şirketin mal varlığının bulunmadığı Mahkememizce yapılan araştırma ve SGK kayıtları, tapu kayıtları, emniyet müdürlüğü kayıtları, vergi kayıtlarından anlaşılmış olup; davanın nitelik olarak şirketin TTK'da düzenlenen feshi ve tasfiyesi davası olmaması, bu davadaki amacın davalı şirketin Konya ... ve ... Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest olan davalarda temsilcisi bulunmayan şirketin temsiline yönelik olması sebebiyle tasfiye memurun ücret ve masraf taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Aksi düşüncenin kabulü ise tasfiyede hiç bir kusuru bulunmayan Konya ... ve ... Asliye Ticaret Mahkemesinde davalı şirket aleyhine dava açan davacıların hukuki haklarına halel getireceği ve hak arama özgürlüklerine aykırılık teşkil edecektir....

          Şirket ortaklarınca alınan 30.01.2013 tarihli kararda, şirketin tasfiyesine karar verilmiş ve davalı tasfiye memuru olarak atanmıştır. Tasfiye ilanından sonra alacaklıların gerekli ilamlarla çağrıldığı, şirketin tasfiye bilançosunun düzenlendiği belirtilerek oy birliği ile tasfiyenin kapanmasına karar verilerek 05.06.2014 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan ilanda şirketin tasfiyesi kapatılmıştır. Bu durumda, 13.02.2013 tarihli ticaret sicil gazetesindeki karara göre davalının münferit imzayla tasfiye memuru olarak atandığı sabittir. Davalının şirketin ortağı, yöneticisi ve tasfiye memuru olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TTK'nın 644/1.a maddesi uyarınca limited şirketlerin tasfiye memurları yönünden TTK'nın 553.maddesi uygulanır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi KARAR 1- Davalı şirketin son sicil kaydının istenmesi, faaliyette olup olmadığının, sicilden terkin edilip edilmediğinin sorularak yazı cevabı eklendikten, a) Ticaret Sicil Memurluğunca davalı şirketin sicilden terkin edilmediğinin bildirilmesi halinde, gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı en son adresine yöntemince tebliğ edildikten, b) Davalı şirketinin tasfiye halinde olduğu bildirildiği takdirde tasfiye işlemi tamamlanmamışsa, tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tespit edilen tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten, c) Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile şirket ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa davalı şirketin ihyasının sağlanması ve tasfiye memurunun atanması...

            Ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş ve yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır. Davalı ---- yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır. Diğer davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede davalı tasfiye memurunun ihya davası açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutularak, davanın ve birleşen dosya davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              ın da tasfiye memuru atandığının anlaşıldığını, ödeme emrinin davalı tasfiye memuruna 06.02.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, icra takibine konu cari hesap alacağının ve esasında faturalara dayanan alacağın şirketin tasfiyesine karar verilmeden önce doğduğunu, davalı ...'ın tasfiye memuru olarak ......

                UYAP Entegrasyonu