Şti.ye gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından ilgili Ticaret Sicil Memurluğu'na yazı yazılarak belirtilen davalı şirketin son sicil kaydının istenmesi, adı geçen davalı şirketin faaliyette olup olmadığının, sicilden terkin edilip edilmediğinin sorularak yazı cevabı eklendikten, a) Ticaret Sicil Memurluğunca davalı şirketin sicilden terkin edilmediğinin bildirilmesi halinde, gerekçeli kararın ve davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı en son adresine yöntemince tebliğ edildikten, b) Davalı şirketinin tasfiye halinde olduğu bildirildiği takdirde tasfiye işlemi tamamlanmamışsa, tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve gerekçeli kararın ve davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin tespit edilen tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten, c) Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile şirket ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa davalı şirketin ihyasının sağlanması...
ün tasfiye işlemlerini yapması nedeniyle davayı Ticaret Sicil Müdürlüğü yanında tasfiye memuruna da yönelttiklerini, icra takiplerine konu alacakların doğum tarihinin terkin tarihinden öncesine tekabül edip devam etmesi nedeniyle müvekkili şirketin ihya davasını açmakta hukuki yararının bulunduğunu, ticari alacak ve borçların ticari defterlere kaydının zorunlu olması nedeniyle davalı tasfiye memurunun icra takibine konu borçlardan haberdar olmamasının mümkün olmadığını, tasfiyenin bu borçlar ödenmeden gerçekleştirilmesi nedeniyle davalı tasfiye memurunun sorumlu olup icra takiplerine devam edilip alacağın tahsilinin sağlanabilmesi için borçlu şirketin ihyasının gerektiğini bildirmiş, borçlu şirketin ihyasına, ticaret siciline yeniden tescili ile ek tasfiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi için son tasfiye memuru veya yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Esas sayılı dosyası ile rücuen alacak davası açıldığını, dosyanın halen derdest olduğunu, --- Mahkemesinin 27/09/2021 tarihli ara karar ile; "Mahkemece yapılan araştırmada şirketin ticaret sicilden gelen yazı cevabında şirketin hala tasfiye halinde olduğu yetkilisinin --- olduğu ancak bu kişinin vefat ettiği bu durumun ticaret sicile bildirildiği ve şirketin halen kaydının terkin olarak görünmediği anlaşılmış olup ; Geri çevirme ilamı gereğine davacı vekili tarafından şirketin tasfiye işlemlerinin sona erip ermediği şirketin son halinin araştırılması ve eğer şirket terkin edilmiş ise taraf teşekkülü sağlanması bakımından ihya davası açılması gerektiğinden bu hususlar ile ilgili davacı vekiline süre verilmesine" karar verildiğini, şirketin tasfiye sürecinin halen devam ettiğini, bu süreçte tasfiye memurunun vefat ettiğini, vefat eden tasfiye memurunun yerine yeni bir...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/203 Esas (öncesi 2001/1097 E) sayılı dosyasında açılmış bulunan tazminat davasının bulunduğu, söz konusu davaya ilişkin yargılamanın 16.04.2018 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında davacı tarafça davalı şirketin ihya edilmesine ilişkin açılan dava neticesinin beklenilmesine karar verildiği görülmekle; davacının tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yarar bulunduğu, tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerektiği, bu nedenle tasfiye memurunun, davacı tarafından yasal sürede başvurulmadığından, tasfiyenin usule uygun yapılmış olmasından dolayı davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, davalı ......
maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için ...’nın 388 maddesinin .... ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin .../09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....
Ayrıca, şirketin 2012 yılında 102.955,34 TL, 2013 yılında 10.836,52 TL, 2013 yılında 10.593,16 TL, 2014 yılında 65.117,72 TL, 2016 yılında ise 447.040,87 TL zarar ettiği, ayrıca dönemler itibariyle şirketin sermayesinin tamamını kaybederek özkaynaklannın negatife dönüştüğü, bu çerçevede, dava dışı şirketin borca batık olduğu ve özkaynaklarının negatif olduğu, şirketin tasfiye döneminde 468.816,68 TL vergi borcunun olduğu, tespit edilmiştir. O halde tasfiye sırasında esasen borca batık olduğu anlaşılan dava dışı anonim şirketin borca batıklık halinin, sermaye kaybının, başka deyişle şirketin sermayesini tamamen kaybederek öz kaynaklarının negatife dönüşmesi durumunun davalı tasfiye memuru tarafından derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirilmesi gerekirken davalı tasfiye memurunun yasadan doğan bu yükümlülüğünü ihlal ettiği, iflas bildiriminde bulunmayarak şirketi iflasın sonuçlarından azade kıldığı, anlaşılmaktadır....
Ayrıca, şirketin 2012 yılında 102.955,34 TL, 2013 yılında 10.836,52 TL, 2013 yılında 10.593,16 TL, 2014 yılında 65.117,72 TL, 2016 yılında ise 447.040,87 TL zarar ettiği, ayrıca dönemler itibariyle şirketin sermayesinin tamamını kaybederek özkaynaklannın negatife dönüştüğü, bu çerçevede, dava dışı şirketin borca batık olduğu ve özkaynaklarının negatif olduğu, şirketin tasfiye döneminde 468.816,68 TL vergi borcunun olduğu, tespit edilmiştir. O halde tasfiye sırasında esasen borca batık olduğu anlaşılan dava dışı anonim şirketin borca batıklık halinin, sermaye kaybının, başka deyişle şirketin sermayesini tamamen kaybederek öz kaynaklarının negatife dönüşmesi durumunun davalı tasfiye memuru tarafından derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirilmesi gerekirken davalı tasfiye memurunun yasadan doğan bu yükümlülüğünü ihlal ettiği, iflas bildiriminde bulunmayarak şirketi iflasın sonuçlarından azade kıldığı, anlaşılmaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/592 KARAR NO : 2022/557 DAVA : TTK'nun 537 (2) Maddesi Uyarınca Tasfiye Memurunun Değiştirilmesi DAVA TARİHİ : 22/09/2021 KARAR TARİHİ : 22/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan TTK'nun 537 (2) Maddesi Uyarınca Tasfiye Memurunun Değiştirilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin .../... Esas .../... Karar sayılı ilamı ile müvekkili davacı ...'in, davalı şirketin iki ortağından biri olup, diğer ortak ...’nın şirketin %90 payının sahibi ve şirketi temsile tek yetkili ve müdür iken davalı şirketin feshi ve tasfiyesi için açtığı davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak resen mali müşavir ...'ın atanmasına karar verildiğini, ardından müvekkili tarafından açılan tasfiye memurunun değiştirilmesi davasında İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2019 tarihli .../... Esas .../......
maddesi gereğince de ortaklar karar vermedikçe tasfiye memurunun şirket mallarını toptan satamayacağını, ortaklar kurulunun şirketin tek taşınmazını satmaya yetki verebilmesi için TTK’nın 388. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki nisapların şart olduğunu, 05/09/2011 tarihinde alınan kararların toplantının belirtilen yerde yapılmaması, çağrı usulüne uyulmaması, toplantıya davacıların katılmasının engellenmesi, tasfiye memurunun iyiniyetli olmaması gibi nedenlerle geçerli sayılamayacağını ileri sürerek, tasfiye memurunun iyiniyetli davranmayarak görevini kötüye kullanması nedeniyle tasfiye memurunun azlini, yeni bir tasfiye memuru tayin edilmesini, 05/09/2011 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararlar ile şirket mevcudunun ortaklara tasfiye payı olarak dağıtılmasına ilişkin 21/09/2011 tarihli kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Müdahiller vekili, davanın reddini istemiştir....
in yeniden tasfiye memuru olarak tayinine ve her ne kadar tasfiye memuru tayin edilen şirketin önceki tasfiye memuru ... tarafından tasfiye işlemlerine ilişkin masraf ve ücret talebinde bulunulmuş ise de; davalı şirketin mal varlığının bulunmadığı Mahkememizce yapılan araştırma ve SGK kayıtları, tapu kayıtları, emniyet müdürlüğü kayıtları, vergi kayıtlarından anlaşılmış olup; davanın nitelik olarak şirketin TTK'da düzenlenen feshi ve tasfiyesi davası olmaması, bu davadaki amacın davalı şirketin Konya ... ve ... Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest olan davalarda temsilcisi bulunmayan şirketin temsiline yönelik olması sebebiyle tasfiye memurun ücret ve masraf taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Aksi düşüncenin kabulü ise tasfiyede hiç bir kusuru bulunmayan Konya ... ve ... Asliye Ticaret Mahkemesinde davalı şirket aleyhine dava açan davacıların hukuki haklarına halel getireceği ve hak arama özgürlüklerine aykırılık teşkil edecektir....