Kayıtların incelenmesinden; davacı T3 İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Basınköy mah. cilt no: 75 hane no: 205 de nüfusa kayıtlı olduğu, Türk Vatandaşlığını Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kazandığı, küçüklerin de nüfusta kayıtlı olduğu, anne ile birlikte Türk Vatandaşlığı kazandıkları, Türk Vatandaşlığına geçerken çocuklarının soyadlarının T7 olarak yazıldığı, annenin soyadının yazıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, mevcut bu delillerle davanın kabulüne karar verilmiştir....
nüfus hanesine kaydedilmediğini beyan ederek, Türk Vatandaşlığını kazanmasına esas teşkil etmek üzere, adı geçenin babası olduğunun tespite karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; davacı ve murisi Aynur Aldemir'in Türk vatandaşlığından izinle çıktıkları, davacının murisinin Türk vatandaşı iken yurt dışında geçen 1800 günlük ev kadınlığı ve çalışılan sürelerini borçlanmak için 19.02.2018 tarihinde Kurum'a müracaat ettiği; ancak Kurum'ca hak sahibi olan davacının borçlanma tarihinde Türk vatandaşı olmaması sebebiyle talebinin reddolunduğu anlaşılmaktadır....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, müteveffa eşi ...'ın yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanmak için 01.08.2016 tarihinde Kuruma başvurduğunu, davacının borçlanma talebinin Kurumun 17.04.2017 tarihli işlemi ile Türk vatandaşlığını kaybettiği gerekçesiyle reddedildiğini belirterek 3201 sayılı yasa gereğince yurtdışı borçlanma işleminin Türk vatandaşlığını kaybettiği gerekçesiyle reddi şeklindeki kurum işleminin iptaline, müvekkilinin 01.08.2016 tarihli borçlanma talebinin geçerli sayılmasına karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davanın kabulüne, davacının vefat eden eşi ...'...
ın Türk vatandaşlığını kaybettiği, adı geçen davalı tarafından ...'na tanzim ettirilen düzenleme şeklinde vekaletnameden yerleşim yeri adresinin Regensburger Str.2/b, 28876, Oyten, Almanya olduğu tespit edilmiş olup, davadan önce Türk vatandaşlığını kaybetmiş olan davalı hakkında Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı ...'ın davadan önce Türk vatandaşlığını kaybettiği ve Alman vatandaşlığına geçtiği dikkate alınarak, gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı ... adına ... İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün 63/3 sayılı genelgesinde belirtilen usulde tebliği ile yasal temyiz ve temyize cevap süresinin beklenmesi, temyiz dilekçesi sunulması halinde eklenmesi, için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Vatandaşlık Kanununun 20. (12/06/2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı yeni Türk Vatandaşlık Kanununun 25.) maddesi gereğince, Türk vatandaşlığından Bakanlar Kurulunun kararı ile çıkmasına izin verilip, 27.04.2000 tarihi itibariyle Türk vatandaşlığını kaybeden ve halen Türk vatandaşı olmayan davacının, 19.01.1989-07.09.2006 tarihleri arasında bir kısmı Türk vatandaşı olduğu, bir kısmı da Türk vatandaşı olmadığı dönemlerde, Almanya’da gerçekleşen çalışma sürelerini, 3201 sayılı Kanun gereğince borçlanarak, sosyal güvenliği bakımından değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir....
Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’te “çok vatandaşlık”, bir kişinin Türk vatandaşlığından başka bir ya da birden fazla vatandaşlığa sahip olması olarak tanımlanmış, aynı Yönetmelik’in “Çok Vatandaşlığa sahip olan kişilerin tescili” başlıklı 51. maddesinde “Türk vatandaşlığını muhafaza kaydıyla yabancı devlet vatandaşlığına geçmesine veya izin almaksızın kazanmış olduğu yabancı devlet vatandaşlığının yanı sıra Türk vatandaşlığını korumasına izin verilen ya da iradesi dışında yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış kişilerin bu durumları bildirim formuna dayanılarak diğer kişisel durum değişiklikleri alanına işlenir.” hükmüne yer verilmiş, 52. maddesinde çok vatandaşlığa sahip olan kişilerin nüfus olaylarının tescilinde uyulacak usul ve esaslar belirtilmiştir. Dava dilekçesinin incelenmesinde, davacının çok vatandaşlığa sahip olduğu ve yabancı ülkedeki kayıtları ile Türkiye’deki kayıtlar arasında farklılık bulunduğu iddia edilmiştir....
Mahkemece, davacının 18 yaşını ikmal ettiği 26.08.1984 ile Türk Vatandaşlığını ilk defa kaybettiği, 11.04.2000 tarihleri arası ve yeniden vatandaşlığa alındığı 18.05.2001 tarihi ile Türk Vatandaşlığını ikinci defa kaybettiği, 26.01.2004 tarihleri arasındaki süreler yönünden, 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma hakkının tespitine yönelik hüküm kurulması gerekirken, davacının ilk Türk Vatandaşlığından çıktığı tarih ile yeniden Türk Vatandaşlığına alındığı dönem dışlanmadan, hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Konumuzla ilgili yasa ve yönetmelik hükümleri şöyledir: 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu madde 29 (değişik-7.6.1995-4412/2 md.) Bu kanun gereğince Türk Vatandaşlığını kaybeden kişiler, kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tabi tutulur. Ancak, doğumla Türk Vatandaşlığını kazanmış olup da sonradan İçişleri Bakanlığından çıkma izni almak suretiyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişiler ve bunların kanuni mirasçıları, Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliği ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla ülkede ikamet, seyahat, çalışma, miras, taşınır ve taşınmaz mal iktisabı ile ferağ gibi konularda Türk Vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler. 33 ve 35. maddeler hükümleri saklıdır. Madde 29: (değişik: 29.6.2004-5203/1 md.) Bu kanun gereğince Türk Vatandaşlığı kaybeden kişiler, kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tabi tutulur....
Muhaceret (göç) yoluyla gelen Türk soylu kişilerin iskân Kanunları çerçevesinde Türk Vatandaşlığına alınması işlemleri de telsik niteliğinde olup aynı hüküm ve sonuçları meydana getirirler. Telsik geçmişe etkili değildir. Türk Vatandaşlığı telsik kararının hüküm ifade ettiği andan itibaren kazanılmış olur. Sonuç olarak bu tarihten önceki zamana ait fiillerinde ve işlemlerinde ilgili (Türk Vatandaşlığını kazanmış kişi) yabancı muamelesi göreceğinden, bunun sonuçlarına katlanma durumundadır. 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu'nun davacının Türk Vatandaşlığını kazanma yoluna göre uygulanması gereken 10. maddesinde de açıkça Türk Vatandaşlığına alınma; yetkili makamın bu konudaki karar tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği kuralını içermektedir. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre sadece borçlanma tarihinde Türk Vatandaşı olma yeterli olmayıp borçlanılmak istenilen sürenin geçtiği dönemde de Türk Vatandaşı olunmasının gerekli olduğu kuşkusuzdur....