Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 12/06/2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı yeni Türk Vatandaşlık Kanununun 25. maddesi (Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu md. 20) gereğince, Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilip, 25.06.2003 tarihi itibariyle Türk vatandaşlığını kaybeden ve halen Türk vatandaşı olmayan davacının, bir kısmı Türk vatandaşı olduğu, bir kısmı da Türk vatandaşı olmadığı dönemlerde, Avusturya’da gerçekleşen sürelerini, 3201 sayılı Kanun gereğince borçlanarak, sosyal güvenliği bakımından değerlendirilip - değerlendirilemeyeceğine ilişkindir....
Maddesine göre; (1) Türk vatandaşlığını sonradan kazanmış kişilerin Türkçe ad ve soyadı seçmeleri halinde önceki ad ve soyadları nüfus kayıtlarına işlenir. (2) Türk vatandaşlığını sonradan kazanan kişilere talepleri halinde; nüfus kayıtlarına dayanılarak önceki ad ve soyadlarını gösteren denklik belgesi Genel Müdürlükçe veya nüfus müdürlüklerince düzenlenir. (3) Türk vatandaşlığını kazananların önceki ad ve soyadlarının nüfus kayıtlarında bulunmaması halinde; varsa kişinin Genel Müdürlükte bulunan dosyasındaki belgeler esas alınarak Türk vatandaşlığını kazanmadan önceki ad ve soyadının nüfus kaydına işlenmesi sağlanır ve buna dayanılarak denklik belgesi Genel Müdürlükçe veya nüfus müdürlüklerince düzenlenir. Dosyada mevcut T.C. Kimlik numaralı Saffet Arat'a ait isim denklik belgesinde; önceki adının "SAFUAT", önceki soyadının "CALİL", önceki uyruğunun Romanya olduğu belirtilmiştir....
(X)-KARŞI OY : Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuran bir yabancının, 5901 sayılı Kanun'da belirlenen şartların varlığı halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığına alınabileceği anlaşılmakla birlikte; vatandaşlığın bir bireye verilmesi egemenlik hakkıyla doğrudan ilgili olduğundan, aranan şartları taşımış olmanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak kazandırmayacağı açıktır. Bu durumda, vatandaşlık vermek devletin hükümranlık hakkı olduğundan, Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan bir yabancı hakkında Kanun'da belirtilen şartları taşısa dahi devlet tarafından hükümranlık hakkı kullanılarak vatandaşlık verilmeyebilir. Bu haliyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, anılan işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum....
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetildiğinde, davacının, Türk vatandaşlığını haiz olmadığı 26.08.1999 tarihinden sonraki dönemleri borçlanamayacağına ilişkin mahkemenin kabulü yerinde ise de; Türk vatandaşlığından izinle çıkan ve borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşlığını haiz olmayan davacının, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerine ilişkin borçlanma hakkının, Türk Vatandaşlık Kanunu ile kazanılmış hak sayılarak korunduğu gözetilerek, anılan süreye ilişkin borçlanma isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Ne var ki saklı tutulan haklar yine Türk vatandaşı olunan döneme ilişkindir 3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre talep tarihinde Türk vatandaşı olmayanlar borçlanamazlar. Bu kuralın istisnası 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu‘nun 29.maddesi olup izinle Türk vatandaşlığını kaybedenlere tanınan istisna bu kişilerin Türk vatandaşı oldukları döneme özgüdür. Dolayısıyla Türk vatandaşı olunmayan bir dönemin borçlanılması mümkün değildir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda 3201 sayılı Kanun’un 1.maddesine göre izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden sonra Türk vatandaşı olunmayan bir dönemin borçlanılması mümkün olmadığından, davacının borçlanarak bedelini ödediği 3671 günlük hizmetinin izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.09.1999 tarihinden başlatarak geriye doğru borçlanabilleceğini gözardı ederek yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi Davacı, yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçirilen borçlanma kapsamındaki süreleri 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanabileceğinin ve ..... sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitini istemiştir. Mahkemece, ilamında belirttiği gerekçelerle davacının yurt dışında Türk vatandaşlığında geçen 18 yaşını ikmal ettiği 03.04.1965 - Türk vatandaşlığını kaybettiği 22.02.2007 tarihleri arasındaki borçlanmaya esas tüm süreleri 5510 sy md 4/1-a kapsamında borçlanabileceğinin tespitine ve davacının ...sigortasına girdiği 26.01.1970 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıcı olarak kabulü gerektiğinin tespitine yönelik hüküm kurarak davanın kabulüne karar verilmiştir....
İnceleme konusu olayda, 04.07.1962 doğumlu davacının, Türk Vatandaşlığını 16.09.1999 ilk defa kaybettiği, yeniden 15.11.1999 tarihinde vatandaşlığa alındığı, 26.09.2006 tarihinde ikinci defa Türk vatandaşlığını kaybettiği görülmüştür. Mahkemece, davacının Almanya ülkesinde ikamet etmeye başladığı tarih ile Türk vatandaşı olarak geçen süreler dikkate alınarak 04.07.1980 - 16.09.1999 ve 15.11.1999 -26.09.2006 tarihleri arasındaki dönem yönünden 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma hakkı olduğuna dair hüküm kurulması gerekirken, hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde “04/07/1980 tarihinde Türk vatandaşlığından çıktığı tarih olan 26/09/2006 tarihleri arasındaki çalışmalarının 3201 sayılı Yasa hükümlerine göre borçlanabileceğinin tespitine” dair hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Dava, 03.04.2014 tarihli kurum işleminin iptali ile davacının 01.12.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı ... tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizce 19.01.2017 gün ve 2016/19771Esas sayılı ilâm ile; ''davacının 3201 sayılı kanunun 1.maddesine göre izinle Türk vatandaşlığını kaybettiği 15.05.2001 tarihinden yeniden Türk vatandaşlığını kazandığı, 21.01.2002 tarihine kadar Türk vatandaşı olunmayan bir dönemin borçlanılması mümkün olmadığı gözardı edilerek hüküm kurulması bozma nedenidir. Bozma nedenine göre yaşlılık aylığı koşulları da yeniden irdelenmelidir '' şeklinde bozulmasına karar verilmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 1989 yılında Bulgaristan'dan ailesi ile birlikte göçmen olarak gelerek annesi ... , babası ... ad ve soyadını almak suretiyle Türk vatandaşlığına geçtiklerini, davacının daha sonra Türk vatandaşlığını kaybettiğini, ancak 2004 yılında tekrar Türk vatandaşı ile evlendiğini ve 2009 yılında da yeniden Türk vatandaşlığını kazandığını, ikinci kez Türk vatandaşlığına geçişi sırasında anne adının Bistra, baba adının ... olarak yazıldığını, bu durumun karışıklığa neden olduğunu bildirerek, anne ve babasının Türk vatandaşlığına geçişleri sırasında aldıkları adlar olan ... ve ... olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece; davacının talebinin kabulünün ancak irs ilişkisinin tespiti ile mümkün olabileceği, nüfusta kayıt isteminin ise ilk kayıt ile sonraki kayıt arasında bağlantının kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın...
Türk vatandaşlığını kaybeden davacı anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde sigortalının borçlanmaya esas sürelerini 3201 sayılı Kanun'un 1'inci maddesine göre borçlanabilirler. 3201 sayılı Kanun'un 1'inci maddesinde 6552 sayılı Kanun ile yapılan ve 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik de 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 28.maddesindeki düzenlemeye uygundur....