"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi SAYISI : 2022/782 Esas, 2023/820 Karar SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İncelenmeksizin İade Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 19.06.2023 tarihli, 2022/782 Esas, 2023/820 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde; Sanık hakkında basit yargılama usulünce yargılama yapılıp hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, sanığın daha sonra suç işlemesi nedeniyle basit yargılama usulünce verilen kararın açıklandığı, açıklanan hükümde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulandığı anlaşılmaktadır. 5271 sayılı Kanun'un "basit yargılama usulünde itiraz" başlıklı 252 nci maddesine göre basit yargılama usulü uygulanarak verilen kararlar itiraz kanun yoluna tabidir....
ile kullandırılmayan yıllık izin alacağının tespiti ile fark ücret alacağı, ikramiye alacağı, eksik ödenene ödenmeyen yol ve yemek yardımı, eşit işlem borcuna aykırılık tazminatı, mobbing ve manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir....
Kanun'un 5. maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli-kısmî süreli işçi ile belirli süreli-belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle faklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır. Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında cinsiyet nedeniyle ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, pirim v.b. ödemleri de kapsadığı açıktır. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 18. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sözü edilen sendikal nedenlere dayalı ayrım yasağı da mutlak ayrım yasağı kapsamında değerlendirilmelidir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile davalı şirketin davacıya karşı ayrımcılık yaptığı olgusunun kesin hüküm ile sabit olduğunu, davalının İş Kanunun 5/6 maddesinde düzenlenen ayrımcılık tazminatına mahkum edilmesi koşullarının oluştuğunu, İş Kanunun 5/6 maddesi gereğince, tahkikat neticesinde belirlenecek Kanunda öngörülen en yüksek tutar üzerinden ayrımcılık tazminatına mahkum edilmesini ve bu miktarın en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili Av. ... mahkememize sunmuş olduğu 18/08/2015 havale tarihli cevap dilekçesi ile özetle; davacının belirsiz alacak davası açtığını ancak HMK'nun 107....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alanen aşağılama, adil yargılamayı etkileme HÜKÜM : Görevsizlik Gereği görüşülüp düşünüldü: Anayasa Mahkemesinin 25.10.1994 ve 01.07.1998 tarihli kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19.06.2012 tarih, 2012/722 Esas ve 2012/234 Karar ile 05.07.2011 tarih, 2011/3-116 Esas ve 2011/157 Karar sayılı ilamları, Anayasa'nın 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değişik 145. maddesi gözetildiğinde askeri yargının görev alanının, asker kişilerin askerlik hizmetiyle ilgili işledikleri suçlara bakmakla sınırlı olduğu; ayrıca hükümden sonra, 21.01.2017 tarih ve 6771 sayılı Yasayla Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddesinin E fıkrasının birinci ve son bentleri uyarınca askeri mahkemelerin kaldırıldığı da gözetildiğinde; oluşa, dosya kapsamına ve sanık hakkında TCK.nun 216/2. ve 288. maddelerinde düzenlenmiş olan halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet...
B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının, davalı şirkette önce bulaşık bölümünde bulaşıkçı olarak görev yaptığını ve istifa dilekçesi ile müvekkil şirketteki görevinden ayrıldığını, ibraname imzalamak sureti ile tüm ücretlerinin ödendiğini ve şirketten hiç bir hak ve alacağının mevcut olmadığını, davacının 2000-2001 yıllarında Ünilever şirketinde çalıştığını daha sonra davalı şirkette tekrar çalışmak için başvuruda bulunduğunu ve başvurunun olumlu değerlendirildiğini ve davacının 11/09/2001 tarihinde otopark bölümünde kasiyer olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesini feshettiğini ve istifa nedeni ile işten çıkış işlemi gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı şirkete ait işyerinde 11/09/2001-17/04/2008 tarihleri arasında hizmet akdi ile kesintisiz olarak çalıştığı ... süresinin kuruma kesintili olarak bildirildiği, davacının...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili gerekçeli istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, müvekkilinin çalıştığı kurum ile diğer işçilerin çalıştığı kurumlardaki iş şartlarının farklı olduğunu, tanık beyanlarından müvekkilinin çalıştığı dönemde hamile işçi çalıştırılmadığının anlaşıldığını, müvekkiline hamilelikten dolayı ayrımcılık yapıldığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: HMK 355. Madde düzenlenmesine göre, kamu düzenine aykırılık halleri hariç istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsil edilip edilmeyeceği hususları üzerinde toplanmaktadır....
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; müvekkilinin kendisi ile benzer durumda olan diğer çalışanlardan daha az ücret ile çalıştığını iddia ederek, haklı nedenle iş akdini feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret farkı ve bir takım alacakları ile eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Savunmasının Özeti: Davalı vekili; davalı işyerinde ücret miktarının performans kriterine göre kişiye özgü olarak belirlendiğini savunup davanın reddini istemiştir....
Davacı tarafından işverene gönderilen 14/03/2019 tarihli ihtarname ile davacı ile aynı kıdem ve pozisyonda emsal çalışana göre ücret ve zamları ile sosyal haklarının sağlanması istenmiş iken işe başlama tarihinde geçersiz fesih tarihindeki ücretin ödendiği, önceki pozisyonuna göre sağlanan imkanların sağlanmadığı, işverenin işe başlatma davetinin samimi olmadığından artık işe gelmeyeceği bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre davacının geçersiz fesih tarihinde 3.400,00 TL net ücretle çalıştığı, 2019/Şubat ayı bordrosuna göre davacıya 3.400,00 TL ücret üzerinden ödeme yapıldığı, 2019/Mart ayı bordrosunda ise davacının ücretinin net 4.015,00 TL üzerinden ödendiği görülmüştür....
(Yargıtay 9.HD. 2.12.2009 gün, 2009/33837 E, 2009/ 32939 K). 4857 sayılı Yasanın 5 inci maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirilmiştir. Belirtilen bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerekir. Eşit davranma ilkesinin uygulanabilmesi için aynı işyerinin işçileri olma, işyerinde topluluk bulunması, kolektif uygulamanın varlığı, zamanda birlik ve iş sözleşmesiyle çalışmak koşulları gerekmektedir. Yasanın 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır....