Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kısaca dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım veya tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta; bilgi işlem bölümünde şef olarak çalılan davacı, davalı işveren tarafından işçiler arasında ayrımcılık yaptığı diğer çalışanların ücretine zam yapılmasına rağmen kendisinin ücretine zam yapılmadığı iddiası ile ayrımcılık tazminatı talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davacının maaşına zam yapılmadığından ayrımcılık tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile ayrımcılık tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalının istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda davalının bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....

    "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu ve Dairemizin 6352 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 2 inci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü; Dairemiz ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, davalı işverene karşı icra takibi yapan davacı ve arkadaşları ile icra takibi yapmayan diğer işçiler arasında ayrım yapılıp yapılmadığı , eşit davranma ilkesine aykırı davranılıp davranılmadığı noktasında toplanmaktadır. Dairemizin “...mahkemece davalı işverenlik tarafından 17/08/2012 tarihinde sadece işverenlik aleyhine icra takibi açmayanlara ödeme yapıldığı kabul edilerek davacının ayrımcılık tazminatı talebinin kabulüne karar verilmişse de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5....

      Kanun'un 5. maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli-kısmî süreli işçi ile belirli süreli-belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle faklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır. Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, pirim v.b. ödemleri de kapsadığı açıktır. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 18. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sözü edilen sendikal nedenlere dayalı ayrım yasağı da mutlak ayrım yasağı kapsamında değerlendirilmelidir....

        Yine dosyada mevcut davalı işverence davacıya gönderilen 20.08.2018 tarihli ihtarnamenin incelenmesinden, 16.08.2018 tarihinden 20.08.2018 tarihine kadar izin almaksızın ve işyerine haber vermeksizin işe gelmediğinin tespit edildiğinin, mazeretini belgelemesinin aksi halde iş aktinin bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı işveren 20.06.2018 tarihli fesih bildirimi ile davacının iş aktinin 15.08.2018 tarihinde sona ereceğini belirttiği halde daha sonra davacıya 20.08.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile iş aktinin devamsızlık nedeniyle feshedildiğini bildirmiştir. Fesih bozucu yenilik doğuran bir hak olup karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir....

        mobbing ve servise alınmadığı iddialarının doğru olmadığını, davacının iş arkadaşı Fatma Sever’ in kullandığı kişisel araç ile işe gidip gelmeyi tercih ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur....

        Yasanın 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle farklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır. Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, prim v.b. ödemeleri de kapsadığı açıktır. Bundan başka 4857 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sözü edilen sendikal nedenlere dayalı ayrım yasağı da mutlak ayrım yasağı kapsamında değerlendirilmelidir....

          Yasanın 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle faklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır. Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, pirim v.b. ödemleri de kapsadığı açıktır. Bundan başka 4857 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sözü edilen sendikal nedenlere dayalı ayrım yasağı da mutlak ayrım yasağı kapsamında değerlendirilmelidir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama HÜKÜM : Mahkumiyet, istinaf başvurusunun esastan reddine Gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli kararla, somut norm denetimi yoluyla iptal istemli başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 gün ve 2020/81 Esas, 2021/4 sayılı Kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin "01.01.2020 tarihi itibariyle... hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda .... basit yargılama usulü uygulanmaz" bölümündeki "hükme bağlanmış" ibaresinin Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. maddesinde suçun kanuniliği ve cezanın kanuniliği güvence altına alınmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli kararla, somut norm denetimi yoluyla iptal istemli başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 gün ve 2020/81 Esas, 2021/4 sayılı Kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin "01.01.2020 tarihi itibariyle... hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda .... basit yargılama usulü uygulanmaz" bölümündeki "hükme bağlanmış" ibaresinin Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. maddesinde suçun kanuniliği ve cezanın kanuniliği güvence altına alınmıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alanen aşağılama HÜKÜM : Mahkumiyet Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli kararla, somut norm denetimi yoluyla iptal istemli başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 gün ve ... sayılı Kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin "01.01.2020 tarihi itibariyle... hükme bağlanmış ve kesinleşmiş dosyalarda .... basit yargılama usulü uygulanmaz" bölümündeki "hükme bağlanmış" ibaresinin Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. maddesinde suçun kanuniliği ve cezanın kanuniliği güvence altına alınmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu