Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı 08.09.2005 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. -//- 2013/4021-2014/450 -2- Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından asıl dava; 01.01.2002 öncesinde satın alınan taşınmazlar bakımından 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca katkı payı alacağı, 01.01.2002 tarihinden sonra satın alınan taşınmaz ve bankadaki paralar yönünden edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine, birleşen dava ecrimisil isteğine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nişan hediyesinin iadesi, olmadığında eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, birleşen dava yönünden ise tapulu taşınmaza müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olup, (öncelikle) inceleme görevinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 tarihli 2015/8 sayılı işbölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir....
Ecrimisil konusundaki temyiz itirazlarına gelince, dosya kapsamına göre davacı ile davalılardan ...’ın boşanmış oldukları ve boşanmanın da 13.02.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının boşanma kararının kesinleştiği 13.02.2002 tarihi ile davanın açıldığı 06.09.2013 tarihi arasında geçen 11 yıllık süre boyunca anılan davalıya ihtarname göndererek taşınmazın tahliyesini ve ecrimisili talep etmemesi karşısında davalı ...’ın dava konusu taşınmazda davacının rızası hilafına oturup oturmadığı konusunda yapılan araştırmanın yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, tarafların Kayseri 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ecrimisil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık mahkeme tarafından eşler arasındaki mal rejiminin tesfiyesi istemine dayalı alacak davası olarak nitelendirilmiş ve bu yönde hüküm kurulmuş bulunduğundan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince inceleme görevinin Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir. Ne var ki dava dosyası Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 26.09.2016 tarihli gönderme kararı üzerine geldiğinden, Yargıtay Kanununda 6723 sayılı kanunla yapılan ve 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik gereğince dosyanın Yargıtay 8....
Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden evlilik tarihi olan 24.01.1967 tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 26.08.2003 tarihine kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Toplanan deliller, dosya kapsamı, dava dilekçesinin içeriğine göre davacının talebi mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir. 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının bu katkısına dayanarak ayın(mülkiyet) talep edemeyeceğinden tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....
Tescil tarihi itibariyle 743 sayılı Medeni Kanununun 186 vd. maddeleri gereğince eşler arasında mal ayrılığı hükümleri geçerlidir. Ecrimisil, kötüniyetli şagilin ödemek zorunda olduğu tazminat miktarı olup, en azı kira geliri, en çoğu da tam gelir yoksunluğudur. TMK'nun 995. maddesi ve 8.3.1950 gün ve 22/4 sayılı YİBK'nda da kabul edildiği gibi, başkasının taşınmazını haksız olarak kullanmış olan kötüniyetli kimse, o taşınmazı haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve malikin elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereleri tazmin ile yükümlüdür. Kural olarak başkasına ait tapulu taşınmazı haksız olarak kullanan şahsın iyiniyet savunmasında bulunamayacağı kabul edilmiş ise de, davada tarafların karı-koca olmaları nedeniyle taşınmazı kullanan davalının kötüniyetli olduğu iddiasının araştırılması gerekir....
davalıya maddi manevi tazminat bedeli olarak 15000 Euro verdiğini, maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmesini istemiştir ve mahkemece eşler arasında dava dışında verildiği söylenen 15.000 Euro'nun sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince geri istenebileceği bunun maddi ve manevi tazminattan mahsubunun mümkün olmadığı belirtilerek davalı kadın lehine 15000 TL maddi ve 25000 TL manevi tazminata hükmedilmiş hüküm 09.06.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı bu kararın kesinleşmesinden sonra davalı hakkında 22.11.2010 tarihinde icra takibinde bulunarak, davalıya ödediği 15000 Euronun davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacının iddiası davalıya verdiği 15000 Euro'nun boşanmada geçerli olacak maddi ve manevi tazminat bedelinin karşılığı olduğu yönündedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Katılan ile sanığın boşanmış eşler oldukları ve müşterek iki çocuklarının bulunduğu, müşterek çocuklarının velayetinin anneye verildiği, babaya ise her hafta Pazar günleri şahsi ilişki kurma hakkı tanındığı, olay günü sanığın mağdur sıfatında bulunan 12 yaşından küçük çocuğu ile şahsi ilişki kurma günü olmamasına rağmen okuduğu okula gittiği ve mağduru alarak Gebze ilçesinden Karamürsel ilçesine götürmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın üzerine atılı suçun sübut bulduğu ve TCK'nın 234/1,2 maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken, yetersiz ve eksik gerekçe ile beraat kararı verilmesi, Yukarıda yer alan kabule bağlı olarak; Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli kararla, somut norm denetimi yoluyla iptal istemli başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021...
Somut uyuşmazlığa gelince, tasfiyeye konu 3 parsele kayıtlı taşınmaz eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.09.1999 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Davacı taraf taşınmazın kendi birikimleri ile alındığını savunarak alacak talebinde bulunmuş, her iki tarafça da yapılan devrin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Davacı tarafın bedelsiz olarak bağış amacıyla taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklaması bulunmamaktadır. Mahkemece, tüm taraf delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esasına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken bağış nedeniyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....