Sitesi adresinde araştırma yapılmış, yapılan araştırmada, site görevlisi ... dinlenilmiş, beyanında; 1,5 yıl öncesinde sitede çalışmaya başladığını, davacı ve boşanmış olduğu eşinin kendisinin çalıştığı dönemde 2. Blok 3. katta birlikte oturdukları yönünde beyanda bulunmuştur. Mahkemece, ... Mah. ... Sok. ... Sitesi adresinde kolluk vasıtasıyla araştırma yaptırılmış, kolluk tarafından yapılan tespitte 2008-2013 yılları arasında bazı zamanlar birlikte yaşadıkları, bazı zamanlar ayrı yaşadıkları şeklinde tespit yapılmıştır. Nüfus Müdürlüğünden, davacı ve boşanmış olduğu eşine ait adres hareketleri dosyaya celp edilmiştir. Nufus adres kayıt sisteminde kayıtlı adreslerle, araştırma yapılan adreslerin sokak ve site isimlerinde farklılıklar olduğu görülmektedir. Tutanak tanığı ve davacı tanıkları dışında, tespit edilen adreslerde, re’sen temin edilmiş komşu, yönetici gibi kişiler tespit edilip dinlenmemişlerdir....
Bilindiği üzere TMK’nın 202. maddesinin 1. fıkrası uyarınca eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine yönelik düzenlemeler TMK’nın 218 ilâ 241. maddeleri arasında yer almaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar (TMK m. 219) ile eşlerden her birinin kişisel mallarını (TMK m. 220-221) kapsar. 15. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi için tasfiyeye konu malın hangi grupta yer aldığının belirlenmesi zorunludur. Zira malvarlığının yer aldığı grup, bu malvarlığının tasfiyeye girip girmeyeceği veya tasfiyeye girmesi hâlinde ne şekilde tasfiye edileceği açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki; edinilmiş mallara katılma rejiminde kural, mal gruplarının değişmezliğidir. TMK’nın 221. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile açıklanan istisnalar dışında, eşler; mal gruplarını değiştiremezler, aksine ilişkin sözleşmeler geçersizdir....
Maddesi gereğince eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemenin, yetkili olduğunun düzenlendiği, taraflar arasındaki boşanma davasının Konya 7.Aile Mahkemesi 2021/1440 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, bu dosyada davalının yetki itirazının reddine karar verildiği, Yargıtay 8.HD'nin 2016/10334 esas 2020/625 karar 2014/1687 esas 2015/7183 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere mal rejiminin tasfiyesi davasında eşlerin kesinleşmiş mahkeme hükmü ile boşanmış olmalarının davanın ön koşulu olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki boşanma davasının bekletici mesele yapılarak, boşanma davası kesinleştikten sonra işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine...
Türk Medeni Kanunu'nun 185/2-3 maddesine göre “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Kanunun 174. maddesine göre de “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunundaki sonuçları boşanma sebebi olması yanında, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesidir....
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar yönünden, anılan Kanun maddeleri değerlendirildiğinde, tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemece boşanmanın kabulüne ilişkin verilen kararın kesinleştiği tarihte itibarıyla boşanmış sayılırlar. Bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir. MÖHUK'nun 59. maddesi ile getirilen bu düzenleme sayesinde, eşlerin yabancı mahkeme ./. ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri malvarlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edilecektir. Diğer yandan, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olamayacaklar, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır....
Bunun sonucu olarak ecrimisil olarak belirttiği alacak ( tazminat ) talebinin de TMK.995. maddesi gereğince kötü niyetli zilyetden eşyayı bizzat kullanmak suretiyle sağladığı yararın talep edilmesi olarak kabulü gerekir. Yargıtay'ın halen de geçerli olan 08.03.1950 tarih ve 22/4 İBK uyarınca bu talep, bir “haksız işgal tazminatı (ecrimisil)” dir. Bu açıklamalar karşısında; davalıları ecrimisille sorumlu tutabilmek için; öncelikle davalıların kötü niyetli olmaları gerekir. Yukarıda açıklandığı gibi; davalılardan...'nün ihtarname tebliğ tarihinden öncesi için kötü niyetli sayılmasını gerektirebilecek bir delil mevcut değildir. Mahkemece ihtarname tebliğ tarihi araştırılmamıştır. Bu sebeple, 17.04.2009 tarihli ihtarname tebliğ tarihinin araştırılarak, ihtarname davalı ...'...
Yersiz aylık ödemesine ilişkin borç tahakkuku yapılan 18.04.2009-17.05.2015 tarihleri arasında, davacı ve boşanmış olduğu eşine ait tespit edilen tüm yerleşim yerleri adreslerinde, re’sen komşu, kapıcı, yönetici ve muhtar gibi kişiler tespit edilerek dinlenilmeli, adreslerde uyuşmazlık konusu dönemde kimlerin ikamet ettiği, davacı ve boşanmış olduğu eşin yerleşim yeri olarak gözüken adreslerde, ikamet etmeleri halinde sürekli ikamet edip etmedikleri, adreste başka ikamet eden kimselerin olup olmadığı, davacı ve boşanmış olduğu eşinin fiilen birlikte yaşayıp yaşamadıkları hususları tanık beyanları ve kolluk vasıtasıyla araştırılarak tespit edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir..….” hususları belirtilmiştir. Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacının 26.01.2007-09.07.2015 tarihleri arasında yerleşim yeri adresinin ......
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar yönünden, anılan kanun maddelerinin değerlendirilmesi gerekirse; tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne ilişkin verdiği kararının kesinleştiği tarih itibarıyla boşanmış sayılırlar. Bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir. MÖHUK'un 59. maddesi ile getirilen bu düzenleme sayesinde, eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri mal varlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edilecektir. Diğer yandan, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacaklar, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır....
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar yönünden, anılan kanun maddelerinin değerlendirilmesi gerekirse; tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne ilişkin verdiği kararının kesinleştiği tarih itibarıyla boşanmış sayılırlar. Bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir. MÖHUK'nun 59. maddesi ile getirilen bu düzenleme sayesinde, eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri malvarlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edilecektir. Diğer yandan, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacaklar, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır....
Aile yaşamına saygı hakkı, anne-baba arasındaki ilişki sona ermiş artık birlikte yaşamıyor veya boşanmış olsalar bile, çocukla eşler arasında birlikte yaşama ve kişisel ilişki kurma hakkını da içermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin pek çok kararlarında tanımladığı gibi, bir davranış eğer kişilerde aşağılık duygusu yaratıyorsa ve onları küçük düşürecek veya alçaltacak nitelikte ise aşağılayıcı muameledir. Bu muamelenin kamuya açık olarak yapılması onun aşağılayıcı nitelikte olup olmamasında rol oynamakla beraber kişinin kendi gözünde küçük düşmesi yeterli sayılmaktadır. Sanık ......