Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların kusur durumlarına göre kadın yararına tazminat ödenmesine ilişkin hukuki şartların oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına olup olmadığı ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarına nazaran fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonluması HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurun anne ile baba olması ve kayden 10.07.2007 doğumlu olup suç tarihinde 18 yaşından küçük olan mağdurun velayet yetkisi elinde bulunan annesinin şikayetinden vazgeçmesi karşısında, mağdura yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, mağdur vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 22.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi) SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, dosya incelenip gereği düşünüldü: Çocuğun kaçılması ve alıkonulması suçunda korunan hukuki yarar velinin aile hukukundan kaynaklanan velâyet hakkı olup şikâyet ve temyiz hakkının mağdurenin kanuni temsilcisine ait olduğu, suça konu olayda velâyet hakkı sahibi olan çocuğun annesinin hükmü temyiz etmediği, CMK.nın 234/2. maddesi uyarınca mağdureye yaşı nedeniyle atanan zorunlu vekilin CMK.nın 237 ve devamı maddeleri uyarınca mağdure çocuk adına kamu davasına katılmaya ve kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığından, katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurunun anne veya baba olması ve çocukların velayet hakkına sahip annesinin, gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükmü temyiz etmemesi karşısında, mağdurlara yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 31/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
la tanıştıktan 15-20 gün sonra aralarında duygusal bir ilişkinin başladığını, 2007 yılı Ocak ayında suça sürüklenen çocukla oturdukları esnada suça sürüklenen çocuğun, kendisine meyve suyu ısmarladığını, içtikten bir müddet sonra kötü hissettiğini, suça sürüklenen çocuğun, bu hâlde tek başına eve gidemeyeceğini söyleyerek onu ablası olan tanık Havana’nın evine bırakmayı teklif ettiğini, ablasının eviyle suça sürüklenen çocuğun evinin birbirine yakın olduğunu, birlikte yola çıktıklarını, suça sürüklenen çocuğun, annesinin evde olduğunu söyleyerek evlerinde oturmayı teklif ettiğini, kabul etmesi üzerine birlikte suça sürüklenen çocuğun evine gittiklerini, evde sadece suça sürüklenen çocuğun annesi tanık ...’nin olduğunu, birlikte meyve yiyip konuştuklarını, sonrasında kendinden geçtiğini, kendine geldiğinde evin salon kısmında çırılçıplak bir vaziyette olduğunu, suça sürüklenen çocuğu da aynı şekilde gördüğünü, ağlamaya başlaması üzerine suça sürüklenen çocuğun "Korkma....
ın velayetinin davacı anneye verildiğini, davacının çocuğu özel okula kaydettirdiğini, geçen zaman zarfında çocuğun ihtiyaçlarının arttığını davalının ....l/...'da mali müşavir olduğunubu nedenle aylık 300- TL iştirak nafasını, aylık 1.500-TL'ye çıkarılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacının çalıştığı kurumun annesinin adına kayıtlı olduğu, davacının 5510 sayılı yasanın 4/a maddesinden yararlanmak için iş yerini kendi adına açmadığını, annesinin adına açtığını davalının haricen müşterek çocuğun bütün masraflarını karşıladığını bu nedenle ayrıca nafaka ödemediğini, istenen nafaka miktarının da fahiş olduğunu, bildirerek davanın reddine karar verilmesini, ancak mahkemenin karar vereceği 650-700-TL iştirak nafakasını ödemeye hazır olduğunu beyan etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kadının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, uzun süreli müşterek hanede kaldığını, annesinin ev içerisinde rahat kıyafetlerle gezdiğini, sürekli bağırıp çağırdığını, eline geçirdiği eşyaları fırlatıp attığını, kadının sürekli evlendiğine pişman olduğunu söylediğini, ailesinin de kızlarını verdiklerine pişman olduklarını dile getirdiklerini, kadının zorla evlendiğini dile getirdiğini, ses kaydında kadının annesinin şimdi elime düştü onlar onlara göstereceğim dediğini, kadının doğumu esnasında kadının annesinin huzursuzluk çıkarttığını, doğumhanenin kapısını kırdığını, doğumdan sonra kadın ve annesinin suratları asık vaziyette davrandıklarını, ters cevaplar verdiklerini, kadının annesinin kızımı sana yar etmeyeceğim her şeyinizi alacağım diye bağırdığını, yakasından tutup silkelediğini, erkeğin babasına hakaret ettiğini, bağırdığını, kadının annesinin kadını kaçırdığını söyleyip...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kadının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, uzun süreli müşterek hanede kaldığını, annesinin ev içerisinde rahat kıyafetlerle gezdiğini, sürekli bağırıp çağırdığını, eline geçirdiği eşyaları fırlatıp attığını, kadının sürekli evlendiğine pişman olduğunu söylediğini, ailesinin de kızlarını verdiklerine pişman olduklarını dile getirdiklerini, kadının zorla evlendiğini dile getirdiğini, ses kaydında kadının annesinin şimdi elime düştü onlar onlara göstereceğim dediğini, kadının doğumu esnasında kadının annesinin huzursuzluk çıkarttığını, doğumhanenin kapısını kırdığını, doğumdan sonra kadın ve annesinin suratları asık vaziyette davrandıklarını, ters cevaplar verdiklerini, kadının annesinin kızımı sana yar etmeyeceğim her şeyinizi alacağım diye bağırdığını, yakasından tutup silkelediğini, erkeğin babasına hakaret ettiğini, bağırdığını, kadının annesinin kadını kaçırdığını söyleyip...
Davacı, çocuğun velayetinin babadan alınarak kendisine verilmesini istemiştir. Mahkeme davayı kabul etmiş, çocuğun velayetini babadan alıp anneye vermiştir. Müşterek çocuk .... 28.11.2006 doğumludur ve bakım gözetim gerektiren kistik fibros hastasıdır. Boşanmadan itibaren çocuk, ablası ve babası ile....'da yaşamıştır ve sağlık sorunları ile baba ilgilenmiştir. Davacı anne ise, yargılama aşamasında, çocuk ile birlikte ailesinin yanına .... köyüne yerleşmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının evlilik görüşmeleri esnasında, müvekkilinin annesi ile birlikte oturmayı kendisinin kabul ettiğini, evlilikten 2 ay sonra ise annesinin evine giderek müşterek haneye dönmeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin annesine ait olan evdeki kiracı çıkarılarak, bu evin taraflara tahsis edildiğini, davacının bunun üzerine eve geldiğini, davacının evde hizmetçi olarak görüldüğü iddiasının gerçek olmadığını, evliliğin ilk iki aylık döneminden sonra tarafların davalının annesinden ayrı oturdukları için bu iddianın evliliğin ilk 2 ayının söz konusu edildiğini düşündüklerini, davacının genellikle yemek, sofra hazırlanması, kurulması ve sair işlere karışmadığını, davacının sürekli olarak annesi ile telefonda konuştuğunu, davacının annesi ve diğer akrabaları ile dilediği gibi görüştüğünü, müvekkilinin annesinin buna asla engel olmadığını, tarafların birbirlerine karış sevgi ve muhabbetlerinin olduğunu, müvekkilinin annesi ve kardeşinin tarafların evliliğine...