Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2021 NUMARASI : 2020/579 ESAS - 2021/218 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükme karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere mahkememize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosya incelendi, işin gereği görüşülüp düşünüldü: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; velayeti anneye verilen müvekkilinin soyadının annesinin soyadı olan Aydoğan olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir....

olduğunu, müvekkilinin annesinin fenalaştığını, müvekkilinin bayıldığını, davalının, müvekkiline bir süre ailesinin yanında kalması gerektiğini söylediğini, müvekkilinin bir ay ailesinin yanında kaldığını, bu zaman zarfında davalının Kıbrıs'a kumar oynamaya gittiğini, müvekkilini hiç aramadığını, davalının ikinci çocuğu da istemediğini, müvekkilinin 4.5 aylık hamileyken bile çocuğun alınmasını, alınamıyor ise, doğduktan sonra yetimhaneye bırakılmasını istediğini, bu nedenle müvekkilini dövdüğünü, müvekkilinin düşük tehlikesiyle hastaneye kaldırıldığını, müvekkilinin stresten uzak durması gerektiğinden davalının, bu durumu fırsat bilerek müvekkilini yine ailesinin yanına gönderdiğini, müvekkilini arayıp sormadığını, müvekkilinin hamileliği ve bebek doğduktan sonra kırkı çıkana kadar ailesinin yanında kaldığını, davalının ise Kıbrıs'da hayatına başka kadınlarla devam ettiğini, doğum zamanı da eşinin yanında olmadığını, doğumdan sonra çocuğun sarılık geçirdiğini, müvekkilinin ailesinin, müvekkiline...

CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; protokol ile boşanmadan 8 ay sonra nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi istemenin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı aleyhine nafaka borcunun ihlali davası açıldığını, davacının işsiz olmasının kendi kusurundan kaynaklandığını, ortak çocuğun velayetinin davalı annede olup dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve de astım nedeniyle tedavi gördüğünü, tedavi, terapi ve eğitim giderlerinin olduğunu, özel okula gittiğini, ayrıca doktor tavsiyesi ile spor yaptığını, hafıza eğitim kursuna gittiğini, bu nedenle harcamalarının yüksek olduğunu, her zaman kontrolü gerektiğini, davacının bildirdiği taşınmazın davalının ailesine ait olduğunu, kardeşinin yurt dışından gönderdiği para ve annesinin Isparta'daki evinin satışından elde edilen para ile satın alındığını, bu taşınmazın gelirinin ortak çocuğun masrafları için kullanıldığını, hali hazırda da küçüğün geri kalan masraflarının anneannesi ve dedesi tarafından karşılandığını, taraflar boşanırken...

gözetilerek hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun tamamlanmış halinden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde atılı suça teşebbüsten mahkûmiyet kararı verilmesi, Eylemini cinsel amaçla gerçekleştiren sanık hakkında TCK'nın 109/5. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini, Hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan verilen beraat hükmünün temyiz incelemesine gelince; Dosya kapsamına uygun oluş ve kabule göre; sanığın olay günü evinin önünde oynamakta olan mağdurenin ağzını kapatıp yan tarafta bulunan evin arka kısmındaki bahçeye götürerek sırt üstü yere yatırdığı sırada mağdurenin annesinin olay yerine bağırarak...

    OLAY VE OLGULAR Suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması için kamu davası açıldığı, mağdurun aşamalarda uzaktan akrabası olan suça sürüklenen çocuğun kendi evlerinin merdivenleri ve dedesinin evinde olmak üzere iki defa pantolonunu çıkartıp kucağına oturtarak eliyle cinsel organını ellediğini, parmağını poposuna soktuğunu ve çıkan pisliği yüzüne sürdüğünü, seni keserim diyerek tehdit ettiğini iddia ettiği, suça sürüklenen çocuğun mağduru kalabalık ortamda bir defa gördüğünü beyan ederek atılı suçlamaları reddettiği, annesinin sevmek amaçlı poposuna dokunduğu mağdurun suça sürüklenen çocuğun eylemlerinden bahsettiği ve intikalin bu şekilde son eylemden on beş gün sonra gerçekleştiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde intikal şekli, mağdurun ve katılan annesinin uyumlu beyanları, tanık anlatımlarına göre mağdurun olaylar sonrasındaki ruh halindeki değişim dikkate alınarak suça sürüklenen çocuğun atılı suçtan hapis cezası ile cezalandırılmasına...

      Somut olayda, evlilik dışı doğan ve annesinin yaşı küçük olan çocuğun babası tarafından tanıma yoluyla nüfusa tescil edilmediği ve baba ile çocuk arasında kayden bir bağ bulunmadığı anlaşılmakla, TMK'nın 337/2. maddesinin uygulanabilmesi için çocuğun babası tarafından tanınmış olup Bu hususun nüfusa tescil edilmesi gerektiği dikkate alındığında, çocuğun velayet altında bulunmaması nedeniyle TMK'nın 404. maddesi uyarınca vesayet altına alınması gerekmekte olup uyuşmazlığın ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Aile Mahkemesi'nin 2022/433 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, davalı anne ve müşterek çocuğun aynı zamanda Hollanda vatandaşı olduklarını, davalı tarafından çocuğun yurt dışına kaçırılacağını, müşterek çocuğun yurt dışına götürülmesi halinde müvekkilinin çocuk ile şahsi ilişki kurmasının imkansız hal alacağını, davalının müvekkilini telefondan engellediğini, mail üzerinden davalı ile müvekkilinin iletişime geçtiğini, iletişim sırasında davalı tarafından çocuğu yurt dışına götüreceği şeklinde mail geldiği, davalının annesinin yakın zamanda vefat ettiğini, kardeşleri ve annesinin Hollanda'da yaşadıklarını, davalının da Hollanda'ya yerleşme çabası içinde olduğunu, bu sebeple müşterek çocuğun yurt dışına çıkmasının tedbiren durdurulmasına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        yasal temsilcisi olan annesinin, suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmü CMK’nun 262/1. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun annesinin temyize hakkı bulunduğuna karar verilerek yapılan incelemede; UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, suça sürüklenen çocuk ...’ın karar tarihinden sonra, 07/08/2020 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, TCK’nun 64/1 ve CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca, ölüm nedeniyle hakkında düşme kararı verilip verilmeyeceğinin yerel mahkemece değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve annesinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan sebepten dolayı isteme aykırı BOZULMASINA, 26/04/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-Tehdit suçunun oluşabilmesi için tehdit oluşturan sözlerin ya mağdura karşı söylenmesi ya da iletme kastı taşıyan fail tarafından mağdura iletmesi muhtemel bir kişiye karşı söylenmesi gerektiği, suça sürüklenen çocuğun katılanın annesine katılanı sorduğu, evde olmadığını öğrenince telefonla konuşmak istediği, katılanın annesinin telefonundan bir süre katılan ile konuştukları, telefon görüşmesi bitince katılanın annesinin "hayırdır" diyerek sorunlarını sormasına suça sürüklenen çocuğun katılanın annesine katılanı kastederek "ona son bir şans verdim" şeklinde cevap verdiği, katılanın annesinin nedenini sorması üzerine "ya o ölecek ya da ben" dediği şeklinde iddia ve kabul edilen olayda suça sürüklenen çocuğun tehdit içerikli sözleri iletme kastı ile söyleyip söylemediği tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Kabule göre de; a-Sanık hakkında neticeten...

            Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin nafaka yükümlülüklerini boşanma tarihinden itibaren yerine getirdiğini, hatta 2016 yılının Ocak ve Şubat aylarında 350 TL ödeme yaptığını, davacının devlet memuru olduğunu, müşterek çocuğun davacı annenin sağlık sigortasından faydalandığını ve devamlı bakım gerektiren kronik bir hastalığının mevcut olmadığını, müşterek çocuğu davacının işte olduğu saatlerde müvekkilinin annesinin baktığını, davacının müşterek çocuğun bakımı için bakıcı ücreti ödemediğini, müvekkilinin annesinin evinin davalının evine yakın olduğunu, müşterek çocuğu bırakmak için ulaşım giderinin bulunmadığını, ayrıca davacının ekonomik durumunun müvekkilinin ekonomik durumundan daha iyi olduğunu, müvekkilinin aylık 2.500 TL maaş aldığını, 700 TL kira ödediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu