Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairenin 24.12.2015 tarihli ve 2015/16917 Esas, 2015/25017 Karar sayılı kararıyla 1956 tarihli Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin Sözleşmenin bir tanıma veya tenfiz sözleşmesi olmayıp, nafaka alacaklısı ile nafaka yükümlüsünün farklı memleketlerde bulunması halinde nafaka alacaklısının tahsiline kolaylaştırıcı hükümler getirmiş olduğu, bu sözleşme nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamların, ilamın verildiği devlet dışında sözleşmeye taraf diğer bir devlette doğrudan icrasına imkan vermediği; 02.10.1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi 2331 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunarak, 26.11.1982 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiği; bu sözleşmenin aile, hısımlık, evlilik veya kayın hısımlığı ve evlatlık ilişkilerinden doğan nafaka yükümlülüğü konusunda kanunlar ihtilafını düzenlediği; nafaka yükümlülüğü konusundaki kararların tanınması ve tenfizine ilişkin aynı tarihli Lahey Sözleşmesi hükümlerine...

    Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi ) TMK.nun 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. TMK.nun 328/1.maddesinde; "çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler"....

      ve 19/02/2004 tarihli kararı ile aylık, 80,33 avro nafaka ödenmesine karar verildiğini, nafakanın davalıdan Almanya ülkesinde tahsil edilemediğini belirterek, nafakanın Türkiye'de davalıdan tahsili ve tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece dava konusu Osmaniye 1....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava konusu uyuşmazlık, nafaka ve davalı ile çocuk arasındaki kişişel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine ilişkin olup, dava bağımsız olarak açılan nafaka davası niteliğinde değildir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Raporda bilirkişi tarafından nafaka ödemesi olarak yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsup edilmesinde usul ve yasaya uygundur. Nafaka dışında açıklamasız yapılan ödemelerin de, ödeme belgelerin göre aylık nafaka miktarı ve katları şeklinde olmayanlarının, davacının protokol gereği yüklenmiş olduğu masraflar dikkate alındığında nafaka borcundan mahsup edilmemesi de yerindedir. Yine bakıcı masrafı, nafaka sağlık masrafı açıklaması ile birlikte yapılmış ödemelerden bakıcı ücreti dışındaki kısmın, ödenen meblağ dikkate alındığında nafaka borcundan mahsup edilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmadığından davalı alacaklının istinafın da isabet bulunmamaktadır....

        Ayrıca; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacı) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecek, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9.madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir....

        Takip talebi ve icra emrinde 01.08.2011 dava tarihinden takip tarihine kadar 2000,00 TL nafaka için takip yapıldığı, takip miktarının, Yargıtay bozması öncesi davacı lehine hükmedilen nafaka miktarıyla olduğu, 01.08.2011 tarihinden takip tarihine kadar, mahkemenin 2013/783 Esas 2014/123 Karar sayılı ilamında belirlenen 1000,00 TL nafaka için takip başlatılması gerekirken ilama aykırı olacak şekilde fazla nafaka alacağı ve faiz talep edildiği, her ne kadar Yargıtay bozma ilamına konu ilam takibe konu edilmiş ise de bozma üzerine yeniden düşük miktarlı nafakaya hükmedilen yeni bir ilam bulunduğu, yani infazı mümkün olan bir mahkeme kararının mevcut olduğu, takibin iptaline karar verilmesinin usul ekonomisine aykırı olacağı ( Yargıtay 12 HD 2020/2275 Esas 2020/9755 Karar), bu halde ilk derece mahkemesince, 2013/783 Esas 2014/123 Karar sayılı ilamdaki nafaka miktarı dikkate alınarak, dava tarihi olan 01.08.2011 tarihinden takip tarihine kadar talep edilebilecek nafaka miktarı ile faizinin...

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/10/2020 NUMARASI : 2018/1047 ESAS - 2020/456 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davada verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmakla, 6100 sayılı HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile müvekkilinin Eynesil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/65- 49 Esas-Karar sayılı ilamı ile boşandığını, kesinleşen davada müvekkilinin lehine aylık 200,00.-TL nafakaya hükmedildiğini, yaklaşık 14 yıl önce karara çıkan bu dosyada verilen nafaka miktarları müvekkilinin çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini, müvekkilinin bu süreç içerisinde boşanmış olduğu eşi ile aile yaşantısına yansımasından dolayı yıprandığını, evlilik birliği devam ederken davalının müvekkilini aldattığını, 14 senedir 200,00.-TL nafaka ödediğini, sağlık güvencesine müvekkilinini her ay 490,00....

        DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 33/1 maddesi uyarınca ilamlı icra takibinde, alacağın takipten önce ödendiği ve İİK'nın 33/a maddesine göre ilamın zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılması isteğine ilişkindir. Nafakaya ilişkin ilamlar, bir borcun veya bir hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir. Somut olayda, takibe dayanak 20/12/2006 tarihli ilamın 07/02/2007 tarihinde kesinleştiği, takibin başlatıldığı 28/09/2020 tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre için nafaka alacağının tahsil edilebileceği, bu tarihten önceki nafaka alacaklarının zamanaşımına uğradığı açıktır....

        UYAP Entegrasyonu