Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup yıllık nafaka (farkı) miktarı 1.430 TL'yi geçmediğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3-E, 1990/4-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.07.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. 1-Asıl dava yönünden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesine göre miktar ve değeri 1.430 TL'yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin olarak verilen kararlar kesindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3-169 E- 235K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi zorunludur. (HUMK.md.67/son) Birleşen nafaka dosyasının davalısı olan koca vekili Av. ...'ın nafaka dosyasında vekaleti bulunmamaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek tarafından boşanma, davalı-davacı kadın tarafından ise tedbir nafakası talep edilmiş, mahkemece tarafların boşanmalarına, birleşen nafaka davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı-davacı kadın, birleşen nafaka davasında Salime Çağıran ve Ömer Yıldız'ı tanık olarak bildirmiş, 01.10.2013 tarihli dilekçesiyle nafaka davasında göstermiş olduğu tanıklarının boşanma davasında da tanık olarak dinlenilmesini talep etmiştir. Davalı-davacı kadının göstermiş olduğu tanıklar dinlenmemiştir. Davalı-davacı kadın isimlerini bildirdiği tanıkların dinlenmesinden açıkça vazgeçmemiştir....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen miktarın fahiş olduğunu, tanık beyanları ile müvekkilinin ekonomik durumunu ispat ettiklerini belirterek, nafaka miktarının müvekkilinin güncel durumuna göre belirlenmesini istemiştir. GEREKÇE : Dava; iştirak nafakasının arttırılması isteğine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 8.000,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, müşterek çocuk için aylık 400,00 TL olan iştirak nafakasının aylık 400,00TL arttırılarak, aylık 800,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş olup, artırılan nafaka farkının yıllık toplam miktarı 8.000,00 TL'yi geçmemektedir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2020/25326 esas sayılı dosyasında istenilen nafaka alacakları ile İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğü'nün 2021/8159 esas sayılı dosyasında istenen nafaka alacaklarının aynı aylara ilişkin olmadığı, ayrıca İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü'nün 2020/25326 esas sayılı dosyasında takip talebinde devam eden aylara ilişkin nafaka alacağının istenmediği, mevcut durum itibariyle davalı nafaka alacaklısının alacağını tahsil edebileceği derdest bir nafaka takibinin bulunmadığı, İstanbul Anadolu 8.İcra Müdürlüğü'nün 2021/8159 esas sayılı dosyasında takibe konulan nafakaların 4 aylık döneme ilişkin olduğu, hangi dönemlere ait olduğunun açıkça belirtildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....

          Nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemez." hükmünü içermektedir. Diğer taraftan; nafaka davalarında miktarı takdir hakime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HMK'nun 326/2 maddesi hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Yapılan bu açıklamalar ışığında yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir....

            Nafakaya ilişkin dairemizin içtihatlarına göre ise; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarı tutarında yada bu miktarın katları tutarında olması ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Somut olayda borçlu tarafından sunulan ve ilgili yerden temin edilen dekontlarda bir kısım ödemelerin aylık nafaka miktarı yada katları olmadığı, buna rağmen nafakaya ilişkin olduğuna dair açıklama olmayan ve alacaklı yanca nafaka borcuna yönelik olduğu yönünde kabulün de olmadığı bu ödemelerin bilirkişi raporu ve ek raporda hesaba dahil edildiği görülmüştür....

              İcra Müdürlüğünün 2016/25639 esas sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikâyette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, böylece atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Nafaka borcunu ödememe suçunun oluşabilmesi için, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş ve ödenmemiş en az bir nafaka borcunun bulunması gerektiği, şikayete konu icra dosyasında icra emrinin borçluya 10.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet dilekçesinde 2016 yılı Aralık, 2017 Ocak, 2017 Şubat aylarına ait nafaka borçlarının ödenmemesi nedeniyle şikayette bulunulduğu, bu nedenle istenen nafaka alacaklarının...

                Dairenin 24.12.2015 tarihli ve 2015/16917 Esas, 2015/25017 Karar sayılı kararıyla 1956 tarihli Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin Sözleşmenin bir tanıma veya tenfiz sözleşmesi olmayıp, nafaka alacaklısı ile nafaka yükümlüsünün farklı memleketlerde bulunması halinde nafaka alacaklısının tahsiline kolaylaştırıcı hükümler getirmiş olduğu, bu sözleşme nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamların, ilamın verildiği devlet dışında sözleşmeye taraf diğer bir devlette doğrudan icrasına imkan vermediği; 02.10.1973 tarihli Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair Lahey Sözleşmesi 2331 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunarak, 26.11.1982 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiği; bu sözleşmenin aile, hısımlık, evlilik veya kayın hısımlığı ve evlatlık ilişkilerinden doğan nafaka yükümlülüğü konusunda kanunlar ihtilafını düzenlediği; nafaka yükümlülüğü konusundaki kararların tanınması ve tenfizine ilişkin aynı tarihli Lahey Sözleşmesi hükümlerine...

                  UYAP Entegrasyonu