Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davanın terk sebebine (TMK. md. 164 ) dayalı olduğu gözetilerek, delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, davanın ıslah yoluyla Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde sayılan boşanma nedenlerine dönüştürülmediği de nazara alınmadan, yazılı şekilde Türk Medeni Kanununun 166. maddesine dayanılarak karar verilmesi doğru görülmediği gibi, Türk Medeni Kanununun 164. maddesine göre, ayrılığın üzerinden 4 ay geçmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz. Davacı dava dilekçesinde; davalı kadının ortak konutu 07.07.2012 tarihinde terk ettiğini belirtmiştir. Bu davada dayanılan ihtar ise, kanunda öngörülen (TMK.md. 164/1) dört aylık süre dolmadan 15.10.2012 tarihinde gönderilmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre terke dayalı boşanma davasının da koşulları oluşmamıştır....

    DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 03/12/2020 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten çocuklarının olmadığını, davalı kadının kısa bir süre evli kaldıktan sonra evde ki kıymetli eşyaları da alarak müşterek konutu terk ettiğini, nerede olduğunu da bilmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı erkeğin kusurlu olduğunu, verdiği sözlerini tutmadığını, kadını çalışmak amacıyla İstanbul'a kendi isteğiyle gönderdiğini, tarafların boşanmalarına karar verilmesini, kadın lehine 30.000,00 TL maddi tazminat, 20.000,00TL manevi tazminat ile aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır....

    Mahkemece; "Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davasıdır. Somut olayda tarafların 13/04/1998 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten iki müşterek çocuklarının bulunduğu, müşterek çocuklardan birinin eşit olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma talebi bakımdan; Mahkememizce yeminli olarak dinlenilen davalı tanıklarının beyanlarına göre, davacı kadının evini sebepsiz yere terk ederek baba evine döndüğü, terk ettikten sonra çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, başka erkeklerle mesajlaştığı dosya kapsamından tam olarak ortaya konmasa bile müşterek çocukların bizzat görgüye dayalı ifadelerinden bu davranışlar güven sarsıcı davranış olarak davacıya yüklenmiş, davacının sinirli ve tartışmaya açık bir yapıda olduğu, bunların dışında davacı kadının evini terk etmeden birkaç yıl öncesinde davalı koca ile odaları ayırıp cinsel birleşmeyi reddettiği ortaya konmuş tüm bu davranışlar davacıya ağır kusur yüklenmesi sonucunu doğurmuştur....

    nın 353/1- b-2 bendi ile aynı kanunun 361. Maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/564 KARAR NO : 2022/584 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BOR ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 09/12/2021 NUMARASI : 2020/627 ESAS 2021/1276 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;" taraflar 2011 yılında evlenmiştir, müşterek çocukları bulunmamaktadır. Davalı taraf yaklaşık 1,5 ay önce evi terk ederek ilk evliliğinden olan çocuklarının yanına gitmiştir....

    İcra müdürlüğünün 2016/11037 Esas sayılı ödeme emri geldiğini borcu kendisine ödetmek istediğini ancak kendisinin ekonomik gücü olmadığından bu borcu ödeyemediğini, bu nedenle davalının evde geçimsizlik, tartışma çıkartmaya başladığını, hakaretlerde bulunduğunu, rahatsızlığı nedeni ile hastaneden geldiğinde ilgilenmediğini, ziyarete gelen kızı ile tartıştığını ve evden çıkıp kendisini emniyete şikayet ettiğini, ardından müşterek evi terk ettiğini, uzun süre Konya'da akrabalarının evinde kaldığını, 23/02/2017 tarihinde davalıyı Konya' dan getirdiğini, davalının yine icraya olan borcunu ödemesini istediğini kendisinin de bu borcu ödeyecek durumunun olmadığnıı söylediğini, yine tartışma çıktığını, davalının Konya'da bulunan akrabasına haber verdiğini ve tekrar polise şikayette bulunduğunu, polisin geldiğini kendisine ait şahsi eşyaları aldığını daha sonra şikayeti nedeni ile karakola gittiklerini ifade verdiğini, hiç bir sebep yokken hakkında iftira atarak suç duyurusunda bulunduğunu, artık...

    , kendisinin, eşinin abisi ile görüşmesine engel olmadığını, buna ne ekonomik nede fiili gücünün yetmeyeceğini beyan ederek, davacının kusuru nedeni ile davanın reddine, aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, boşanma kararı verilmesi halinde yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine, boşanma ile gelecekteki maddi menfaatleri ortadan kalkacağından 50.000,00 TL maddi ve kendisine sahip çıkmaması, huzursuzluklara sebebiyet vermesi nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir....

    Davacı - birleşen dosya davalısı kadın vekili erkeğin boşanma davasına verdiği cevap ve karşı boşanma dava dilekçesi ile özet olarak; Erkeğin evlilik birliğinin devamı sırasında eş ve baba olarak birlik görevlerini yerine getirmediğini, 3 yıl önce evi terk ettiğini,evden kovma olayının doğru olmadığını, davacı-karşı davalı uzun iş seyahatlerine giderken müvekkile harçlık bırakmamış, gittiğinde müvekkilin telefonlarını dahi açmayarak müvekkilin zor durumda kalmasına neden olduğunu, evli bir erkeğe yakışmayacak şekilde güven sarsıcı eylemlerde bulunarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını geç saatlerde ve uzun telefon görüşmeleri yaptığı gibi devamlı mesajlaşma halinde olduğunu, müşterek kızı Şaziye davacı-karşı davalıyı çarşıda bir kadınla birlikte gördüğünü belirterek erkeğin birleşen boşanma davasının reddi ile karşı davasının TMK 166/1 maddesine göre kabulü ile boşanma,1.000 TL tedbir-yoksulluk, ÜFE oranında artış, 40.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir...

    Asıl ve karşı dava TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma ve ferilerine ilişkindir. 1- Davalı-karşı davacının kusur ve asıl davanın reddine dair istinaf itirazlarının incelenmesinde; Mahkeme tarafından; davacı-karşı davalı erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacı kadınında evi terk ettiği, dolayısı ile tarafların eşit kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de ayrıca davacı-karşı davalı kocanın yatak odası dışında eşya almadığı, kadını önceki evliliğinden kalan eşyaları kullanmak durumunda bıraktığı, yine öncesinde, biri resmi, diğeri gayri resmi evlilik yapmasına rağmen tek evlilik yaptığını söyleyerek diğer evliliğini gizlediği, davalı-karşı davacı kadının tanık olarak dinlenen babası ve abisinin geldiğinde davalı-karşı davacı kadında darp izleri bulunduğuna dair beyanları uyarınca da kadının evi terk etmeden hemen önce şiddet gördüğü, şiddet görmesi nedeni ile evi terk ettiği anlaşılmaktadır....

    Bu durumda; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda, eşine “araba alınmakla adam olunmuyor” diyerek onu aşağılayan, ailesi ve arkadaşları ile görüşmesini kısıtlayan, gelirinin üstünde borçlanan ve evin kilidini değiştiren davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu anlaşılmış olup; erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. 2-Davacı-davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından, davalı-davacı kadının boşanma davasının reddi gerektiği halde kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki, erkeğin davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleşmiş böylece davalı-davacı kadının boşanma davası konusuz kalmıştır....

      UYAP Entegrasyonu