Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihinden başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK md.166/son) Yapılan incelemede; davacı kocanın 13.07.2009 tarihinde Kulp Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2009/56 Esas ve 2010/99 Karar sayılı dosyasında açmış olduğu boşanma davasının “kocanın tamamen kusurlu olması sebebiyle” reddine karar verildiği, 03.03.2011 tarihinde kararın kesinleştiği, iş bu davanın ise 16.10.2019 tarihinde açıldığı, bu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede tarafların bir araya gelmedikleri ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Türk Medeni Kanununu 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Davacı koca, dava açmakta haklıdır....
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir (TMK md. 166/son). Tanık beyanlarına göre ortak hayat yeniden kurulmuştur, dolayısıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması mümkün değildir. Mahkemece, davalının nafaka almış olması, bir araya gelmediklerine karine olarak kabul edilmiştir. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (6100 s. HMK.m.255). Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava ayrılık durumunun sona ermesi, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması" (TMK m. 172/2) sebebine dayanmakta olup, bu çerçevede hüküm kurulduğunun anlaşılmasına ve boşanmanın fer'i niteliğinde olan tazminat ve nafakanın reddedilen kısımları için diğer taraf yararına vekalet ücreti tayin edilemeyeceğine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden...
DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı eşiyle 22/08/2007 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden 29/08/2008 doğumlu Zeynep isminde müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, evliliklerinin ilk zamanlarında başlayan anlaşmazlıklarının bugüne kadar devam ettiğini, davalının müvekkilini istemediğini ve yaşadığı Antalya iline götürmeyerek Amasya'da bıraktığını, davalının Antalya 3.Aile Mahkemesinin 2012/18 Esas 2013/138 Karar sayılı dosyası ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açtığını ancak davanın reddolduğunu, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2013/8248 Esas 2013/22022 Karar sayılı kararıyla yerel mahkeme kararını onadığını, karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine hükmün 31/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, ikinci kez davalı tarafından Antalya 6.Aile Mahkemesinin...
DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı eşiyle 22/08/2007 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden 29/08/2008 doğumlu Zeynep isminde müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, evliliklerinin ilk zamanlarında başlayan anlaşmazlıklarının bugüne kadar devam ettiğini, davalının müvekkilini istemediğini ve yaşadığı Antalya iline götürmeyerek Amasya'da bıraktığını, davalının Antalya 3.Aile Mahkemesinin 2012/18 Esas 2013/138 Karar sayılı dosyası ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açtığını ancak davanın reddolduğunu, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2013/8248 Esas 2013/22022 Karar sayılı kararıyla yerel mahkeme kararını onadığını, karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine hükmün 31/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, ikinci kez davalı tarafından Antalya 6.Aile Mahkemesinin...
Kararda “...evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, taraflar arasında ortak hayatın devamının mümkün bulunmadığı, tarafların biraraya gelmelerinin ve ortak hayatın yeniden kurulmasının mümkün olmadığı, tarafların yaşanan olaylar sonrası ayrıldıkları ve bir daha bir araya gelmedikleri, bir araya gelmelerinin de mümkün olmadığı, evliliğin devamında gerek taraflar gerek toplum açısından korunacak bir menfaat kalmadığı... " denilerek soyut ve yetersiz gerekçe ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararda, denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak ret ve üstün tutma sebepleri gösterilmemiş, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hükmün hangi delillere dayanılarak verildiği, hangi olayların sabit olduğu ve tarafların kusur durumu da kararda belirtilmemiştir....
İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 tarih ve 2014/2-594 E., 2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır (TMK m. l66/II)....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/454 KARAR NO : 2022/475 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : PINARBAŞI(KAYSERİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/02/2021 NUMARASI : 2019/51 2021/21 DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle: Davalı ile 2002 tarihinde evlendiklerini, bu evliliğinden Sudenaz, Zeynep ve Sıla isminde 3 müşterek çocukları olduğunu, evliliğinini bugüne kadar kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu ve şiddetli geçimsizlik baş göstermiş olduğunu, davalı eşinin bugüne kadar bir eşe düşen hiçbir görevi yerine getirmediğini, kendini, çocuklarını...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/454 KARAR NO : 2022/475 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : PINARBAŞI(KAYSERİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/02/2021 NUMARASI : 2019/51 2021/21 DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle: Davalı ile 2002 tarihinde evlendiklerini, bu evliliğinden Sudenaz, Zeynep ve Sıla isminde 3 müşterek çocukları olduğunu, evliliğinini bugüne kadar kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu ve şiddetli geçimsizlik baş göstermiş olduğunu, davalı eşinin bugüne kadar bir eşe düşen hiçbir görevi yerine getirmediğini, kendini, çocuklarını...
O halde, davalı erkeğin dava tarihinden önce ortak konuttan ayrıldığı sabit olup kadının ispat külfetini yerine getirdiği kabul edilmelidir. Evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülük doğrultusunda hayatın olağan akışına uygun olan eşlerin birlikte yaşamalarıdır. Bu durumda evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüğe ve hayatın olağan akışına aykırı davranarak ortak konuttan ayrılan ve ayrılığa sebebiyet veren davalı erkek ortak konuttan ayrılmasının haklı sebebe veya sebeplere dayandığını ispatla yükümlüdür. Bu bakımdan ispat yükü yer değiştirmiş olup davacı üzerinde bulunan ispat külfeti davalıya geçmiştir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davacı kadının davasının kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kadının istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir....