ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/07/2021 NUMARASI : 2021/366 2021/721 DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 01/08/2007 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının olduğunu, evlilik birliğinin bozulmasında davalı tarafın kusurlu olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tarafların arasında duygu ve düşünce birliğinin kalmadığını, evlilik birlikteliklerinin imkansız hale geldiğini, taraflar arasındaki reddedilen boşanma davasından sonra tekrar evlilik birliğinin fiilen kurulamadığını iddia etmiş, bu nedenle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2012/242 esas, 2014/234 karar sayılı boşanma davası "şiddetli geçimsizlik olgusunun ve ortak hayatın sürdürülmesinin kendilerinden beklenilmeyecek şekilde temelinden sarsılmış olduğunun ispat edilemediği ve davalı kadının subut bulan herhangi bir kusurunun bulunmadığı..." gerekçesi ile reddedildiği ve 14.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı koca tarafından, boşanma davası açılmakla, davacı kadın ayrı yaşama hakkını kazanır. Boşanma davasının reddedilmesinden sonra, davalı kocanın birlikte yaşama konusunda girişimde bulunmadığı sürece, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü zorunludur. Somut olayda; evlilik birliğini kurma görevi, reddedilen boşanma davasıyla kusurlu durumda bulunan davalı kocaya düşer. Reddedilen boşanma davasından sonra davalı koca tarafından evlilik birliğinin kurulması konusunda herhangi bir çaba sarfedilmemiş, müşterek konut kurulmamış, usulüne uygun eve dön ihtarı yapılmamıştır....
Davacı erkek tarafından, hükmün tedbir nafakası yönünden bozulması sebebiyle karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde, dava açıldığı tarihte ortak çocuk Arda’nın baba yanında bulunduğu, davalı annenin dershanede öğretmen olarak çalışırken, yargılama sırasında memur sıfatıyla öğretmen olarak Batman iline atandığı, aylık 2.638,00 TL gelirinin bulunduğu ve gelirinin düzenli ve sürekli olduğu anlaşılmaktadır. Dava açıldığı tarihte ortak çocuğun baba yanında bulunduğu ve annenin de düzenli ve sürekli bir geliri bulunduğuna göre mahkemece ortak çocuk için baba lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki ilk incelemede bu yön gözden kaçırıldığından davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemiz ilamının tedbir nafakasının bozulmasına ilişkin bölümünün kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden de onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından her iki dava yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise; kadının davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen manevi tazminat, velayet ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadının açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ile davalı-davacı erkeğin açtığı Türk Medeni Kanunu'nun m.l66/4'te düzenlenen hukuki nedene dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve ortak çocuğun velayeti anneye verilerek çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, "Türk Medeni Kanunu'nun 166/4 maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulmadığı" gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, tarafların fiili ayrılığın üzerinden uzun zaman geçtiği ve davalının da kendisine ayrı bir hayat kurduğu, dolayısı ile boşanmanın mevcut hali ile davalının herhangi bir menfaatini şu aşamada zedelenmeyeceği yine aynı şekilde davalının...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2018/1860 KARAR NO : 2018/1871 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MARDİN AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 31/05/2017 NUMARASI : 2016/72 ESAS - 2017/197 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Mardin Aile Mahkemesinin 31/05/2018 tarih, 2016/72 Esas ve 2017/197 karar sayılı kararı ve 17/10/2017 tarihli ek kararı aleyhine, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere mahkememize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla dosya incelendi....
göre 4721 sayılı Kanunun 169 uncu maddesinde düzenlenen tedbir nafakası koşulları oluşmadığını, ortak çocukların 18 yaşını doldurmuş olmaları sebebiyle çocuklar için tedbir nafakası talebinin aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir....
O halde, davalı-karşı davacı kadının eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu Emre’nin ortak evden gönderilmesini istediği ve aile konutunun tapusunun kendi üzerine devredilmemesi sebebiyle tartışma çıkardığı konusunda beyanda bulunan tanıklar ’nin tanıklığına değer verilerek, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır. 2-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (6100 s. HMK. m. 190/1) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer ()....
DAVA 1.Davacı-karşı davalı kadın asıl dava ve asıl davada cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2005 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkek ile aralarında geçimsizlik bulunduğunu, sürekli olarak tartıştıklarını ve anlaşmalı boşanma konusunda anlaştıklarını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına karar verilmesi talep ve dava edilmişse de yargılama sırasında tarafların anlaşmaları boşanma konusunda anlaşamamaları sebebiyle davaya 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümleri uyarınca çekişmeli boşanma davası olarak devam edilmiş ve kadın tarafından tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00...
yersizdir. 3-Boşanmanın eki niteliğindeki yoksulluk ve iştirak nafakasına boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken; kadın ve çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakaları ile mükerrer ödemeye sebebiyet verecek şekilde; dava tarihinden itibaren hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....