WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle kadının ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca iştirak nafakası konusunda yeniden karar verilerek müşterek çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 1000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK 175. madde) Toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurunun bulunmadığı, kadının çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır....

Davacının "tam kusurlu" olması, koşullarının gerçekleşmesi halinde bu maddeye göre boşanma kararı verilmesine engel değildir. Kusur, burada boşanma kararı verilmesi bakımından bir unsur olarak kabul edilmemiştir. Sadece boşanmanın sonuçları düzenlenirken etkilidir. Davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 08.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir. İş bu dava ise 20.02.2013 tarihinde açılmıştır. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu durumda davacı tarafından açılan boşanma davasının da kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan "tam kusurlu" olduğundan bahisle davacı-davalı(nın) boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır....

    boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması zorunludur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma -Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından, tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep eden eşin kusurunun daha ağır olmaması ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175)....

        KARŞI OY YAZISI Davacı tarafından yabancı mahkemede açılan boşanma davası reddedilmiş, redde ilişkin bu karar Türkiye'de tanınmış ve tanıma kararı da kesinleşmiştir. Bu durumda 5718 sayılı Yasanın 59. maddesi uyarınca yabancı ilamın kesin hüküm etkisi, yabancı mahkemedeki kesinleşme anından itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Durum böyle olunca Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayalı davada, üç yıllık sürenin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlatılması gerekir. Bu husus nazara alınmadan tanıma kararının kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. O halde, mahkemece tarafların delilleri toplanarak bu süre içerisinde ortak hayatın kurulup kurulmadığının saptanarak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, açıklanan gerekçeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vasisi tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava TMK m. 165 uyarınca açılan akıl hastalığı hukuki sebebine dayalıdır. Akıl hastalığı sebebiyle (TMK m. 165) boşanmaya karar verilebilmesi için, akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi şarttır (TMK. m. 165). Mahkemece akıl hastalığı hukuki sebebi ile boşanmaya ( TMK m. 165) karar verilmiş ise de; erkekte akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, varsa hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınmamıştır. Dosya içerisinde bulunan ... 1. Sulh hukuk mahkemesinin vesayet dosyası içerisinde yer alan ......

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı erkek, 31.01.2014 tarihinde vefat etmiş, evlilik birliği ölümle son bulmuştur. Davaya, kusur belirlemesi yönünden, davacının mirasçıları ... ve ... tarafından devam edilmiştir. Mahkemece, davalı kadının ağır kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiğinin tespitine karar verilmiş ise de; soyut mizaç uyuşmazlığı ve taraflar arasındaki kültürel farklılık tek başına boşanmaya yeterli değildir. Bu uyuşmazlığın ve kültürel farklılığın yol açtığı somut olay ve olguların, birliği ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsmış olması gerekir....

              AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2018/345 ESAS - 2019/460 KARAR DAVA KONUSU : Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dosya ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle;"...taraflar arasında daha önce Nazilli 1.Aile Mah.nde 2012/469 E-2014/267 K.sayısı ile görülen boşanma davasının reddedildiğini ve red kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl içerisinde biraraya gelmediklerini,TMK 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini"talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklılığını yine davalının haklı bir sebep olmaksızın davacı ile birlikte yaşamaktan kaçındığını veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale geldiğini kanıtlayamadığı, delil ve tanık bildirmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı davacı eş yönünden tedbir nafakası istemine ilişkindir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....

                Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı erkek tarafından açıldığı, davanın "şiddetli geçimsizliğin varlığı ve davalının kusuru ispatlanmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı-karşı davacı kadının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacı kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı kadın artık kusurlu sayılamaz. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının eşine haber vermeksizin evi terk ettiği ve evin doğalgaz, elektirk aboneliklerini kapattırdığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı'" anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu