Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A/1- Boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen bu konu hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, A/2- Davacı kadının, manevi tazminatın reddine, davalı erkeğin iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarları ile yargılama giderlerine ilişkin istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3.,4.,5. ve 8. bentlerinin hükümden KALDIRILMASINA, tarafların sair istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; - Ortak çocuk lehine boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan...

Aile Mahkemesinin 24/03/2022 tarih, 2020/635 Esas ve 2022/183 Karar sayılı kararının bu hususlarda düzeltilerek YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE, “-Davalı-davacı kadının maddi tazminat talebinin kabulüne, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddi tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, -Davalı-davacı kadının manevi tazminat talebinin kabulüne, TMK'nın 174/2. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL manevi tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, -Davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine -Ortak çocuklar 2010 doğumlu Ecrin için aylık 750,00 TL, 2019 doğumlu...

DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verildiğini, ortak çocuklarla davalı arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, ancak bu kişisel ilişkinin çocuklar üzerinde psikolojik olarak olumsuz etkilerinin bulunduğunu, davalının intihar girişiminde bulunduğunu, müvekkilinin evini bastığını, kadın sığınma evine yerleştirildiğini, buradan da daha sonra ayrıldığını belirterek; ortak çocuklarla davalı arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılarak yeniden düzenlenmesini ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

    Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açıldığını, bu davanın kadının feragati sebebiyle ret ile sonuçlandığını, kararın 16.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını, bir diğer boşanma gerekçesi olarak da tarafların 2011 yılında evlenmiş olmalarına rağmen aynı evi paylaştıkları toplam sürenin 5-6 ay arasında olduğunu, geri kalan zamanlarda erkeğin hep cezaevinde olduğunu, kesinleşen cezalarından dolayı 13 yıl daha cezaevinde kalacağını, erkeğin sahtecilik, dolandırıcılık gibi bir çok yüz kızartıcı suçlar işlediğini, erkeğin cezaevine girdikten sonra kadına karşı tehdit içeren mektuplar gönderdiğini ileri sürerek tarafların öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

      Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı-karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir . 3.İlk Derece Mahkemesince verilen 14.01.2022 tarihli hükümde davacı- karşı davalının davasının reddine, davalı karşı davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki düzenlenmesine; davalı karşı davacı lehine tazminatlara, davalı karşı davacı...

        Asıl ve karşı dava, TMK'nun 166/1- 2 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma, velayet ve fer'i taleplerine ilişkindir....

        Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmamaktadır. O halde, erkek tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken, davanın reddi ile Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2016(Salı)...

          Ancak boşanmanın eki niteliğindeki maddi ve manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesi ile istenebilir hale geldiği gözetilmeden davacı kadın yararına hükmolunan tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değil ise de, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile Dairemiz tarafından HMK'nın 353/1- b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir....

          ortak konutun kendilerine tahsis edilmesini talep ve dava etmiştir....

            Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı vekilince asıl ve birleştirilen dava yönünden, davalı-davacı vekilince asıl dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı vekilinin tüm, davalı-davacı vekilinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin istinaf istemlerinin esastan reddine, davalı-davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası, ortak çocuklar yararına iştirak nafakası miktarlarının artırılmasına karar verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu