Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bu yasal zorunluluk yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, boşanma hükmünün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı-davacı babanın ortak çocukla tedbiren kişisel ilişki kurulmasına ilişkin birleşen davası, mahkemece; "birlikte görülen boşanma davasında baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edildiği" gerekçesiyle reddedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, ortak çocukla tedbiren kişisel ilişki kurulması davasının (TMK m. 197/4) açıldığı 23.05.2014 tarihinde tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, ortak çocuğun fiilen anne ile birlikte kaldığı, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını engelleyecek bir halin de (TMK m.324/2) mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir ve davaların birlikte görülmesi halinde her dava bağımsız niteliğini korur....

    "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kararın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK m. 166/son) istemine ilişkindir. İlk boşanma davası 25.02.2007 tarihinde açılmış, davanın reddine dair karar 23.07.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eldeki dava ise ilk boşanma davasının reddinden sonra süresi içerisinde açılmıştır. İlk boşanma davasının reddinden sonra tarafların farklı evlerde yaşadıkları kısa süreli bir araya gelmelerinin ortak hayatı yeniden kurmaya yönelik olmadığı, tarafların ve dinlenen tanıkların anlatımları ile toplanan diğer delillerden anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur....

      SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davalı-davacı kadının reddedilen boşanma davası yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davacı-davalı kocanın boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.13.11.2014(Prş.)...

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi ile velâyeti anneye verilen çocuklar yararına tedbir nafakası bağlanmasında isabetsizlik bulunmadığı, nafakaların miktarının hukuka uygun olduğu, ortak çocuklardan Ekin'in istinaf aşamasında 05.07.2021 tarihinde ergin olduğu ve ortak çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmişse de nafaka başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı erkeğin ortak çocuk Hazal'ın iştirak nafakası ile ortak çocuk Ekin'in tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüyle kararın bu yönlere ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle ortak çocuk Hazal yararına dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar 300,00 TL tedbir nafakası ile hükmün kesinleşmesinden sonra 300,00 TL iştirak nafakasına...

          Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen (TMK 166/1) boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velayet hak ve görevinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 600 TL iştirak nafakasına, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı kadın tarafından kusur tespiti, tazminatların reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Böylelikle 01.03.2017 tarihli Küçükçekmece 6. Aile mahkemesince kadının davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....

            Bu sebeple taraflara hak ve yükümlülük oluşturacak şekilde ek karar ile yeniden hüküm kurulması isabetsiz olduğundan 03.12.2013 tarihli ek kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı mirasçısının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı erkek tarafından TMK’nın 166/1.maddesine dayalı açılan boşanma davası nın yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesine dair karar verildiği, davacı erkeğin ise karar kesinleşmeden 07.08.2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, evlilik birliği ölümle sona ermiştir. Davacı erkeğin mirasçısı temyiz dilekçesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesi gereğince kusur belirlemesi yönünden davaya devam edeceğini beyan etmiştir....

              Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar, velâyet, kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve ferilerine hükmedilmiş, ortak çocukların velâyeti anneye verilerek baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesis edilmiştir....

                CEVAP Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı erkeğin haklı bir boşanma gerekçesi bulunmadığını, müvekkiline yüklenencek herhangi bir kusurunun olmadığını, ortak çocuklardan...'in hidrosefali hastalığı olduğunu, ...' ın ise alerji ve böbreklerinde hidronefrozu bulunduğunu, bütün tedavi ve bakımlarının müvekkili tarafından yapıldığını, davacı erkeğin ailesi ve çocukları ile ilgilenmediği gibi maddî manevî katkı sağlamadığını, davanın haksız olduğunu ve reddine karar verilmesine, boşanma kararı verilmesi halinde ortaak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. III....

                  Değerlendirme Davacı-karşı davalı kadın vekili; temyiz tarihinden sonra verdiği 19.01.2023 tarihli dilekçe ile taraflar arasında boşanma ve fer’îleri ile boşanmanın fer'îleri dışında kalan diğer mali konulara yönelik olarak düzenlenmiş olan 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” başlıklı belge sunmuş olup bu hususta karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. O halde taraflar arasında düzenlenen 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge değerlendirilerek taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün boşanma bölümü dışında kalan diğer yönlerinden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. VI....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından kendi davasının reddi, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-karşı davacının mahkemece de sabit kabul edilip yüklenen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı-karşı davalı (kadın)'ın da güven sarsıcı davranışta bulunduğu, eşine hakaret içeren sözler söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu olaylar karşısında davalı-davacı da dava açmakta haklıdır....

                      UYAP Entegrasyonu