Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, boşanma davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Türk Medeni Kanunu'nun 170. ve 171. maddeleri gereğince tarafların bir yıl müddetle ayrılıklarına hükmedilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 170/3. maddesine göre "dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir." Bu durumda, davacı mutlak bir boşanma nedenine dayanmış ve bunun varlığını kanıtlamış olsa bile, hakim barışma olasılığını gördüğü takdirde boşanma yerine ayrılığa hükmedebilecektir. Boşanma nedeninin gerçekleşmesi halinde barışmanın mümkün görüldüğüne, ortak yaşamın yeniden başlayabileceğine ve nihayet ileride birleşme umudunun bulunduğuna ilişkin hakimin takdirinin kesin ve denetime elverişli olması gerekir. Hakimin buna ilişkin takdir hakkını Anayasa ve Yasa çerçevesinde, son derece titiz ve isabetli kullanması gerekmektedir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılığa dayalı boşanma davasıdır. Davalı cevap dilekçesi ile davacının tüm taşınır taşınmaz malları ile banka hesapları hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince davalının ihtiyati tedbir talebi 12.07.2021 tarihli ara karar ile reddedilmiş, karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. İhtiyati tedbiri düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389/1 maddesindeki yasal tanıma göre ihtiyati tedbir kararı münhasıran dava konusu hakkında verilebilir. Somut olayda davacıya ait tüm taşınır taşınmaz malları ile banka hesapları hak ve alacakları dava konusu değildir. Boşanmanın ferilerinden olan hükmedilmesi muhtemel nafaka ve tazminat alacağını güvence altına almak için dava konusu olmayan mal hak ve alacaklara ihtiyati tedbir konulamaz....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılığa dayalı boşanma davasıdır. Davalı cevap dilekçesi ile davacının tüm taşınır taşınmaz malları ile banka hesapları hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince davalının ihtiyati tedbir talebi 12.07.2021 tarihli ara karar ile reddedilmiş, karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. İhtiyati tedbiri düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389/1 maddesindeki yasal tanıma göre ihtiyati tedbir kararı münhasıran dava konusu hakkında verilebilir. Somut olayda davacıya ait tüm taşınır taşınmaz malları ile banka hesapları hak ve alacakları dava konusu değildir. Boşanmanın ferilerinden olan hükmedilmesi muhtemel nafaka ve tazminat alacağını güvence altına almak için dava konusu olmayan mal hak ve alacaklara ihtiyati tedbir konulamaz....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava fiili ayrılığa dayalı boşanma karşı dava ise şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır. HMK'nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. İnceleme sırasında davacı davalı erkeğin 03.02.2022 tarihinde öldüğü, ölümün mernis kayıtlarına işlendiği anlaşılmaktadır. Kadının istinaf talebi olmadığından asıl davada verilen boşanma kararı ölümden önce kesinleşmiştir. Kadının karşı davasına yönelik erkeğin istinafı nedeni ile karşı davanın kabulü, kusur ve diğer feri hususular ise henüz kesinleşmemiştir. TMK 'nun 181/2 maddesi uyarınca yasal mirasçıların sağ kalan eşin kusurunu ispat etmek hakları mevcuttur....

Davacı- davalı kadının, ayrılık davasının reddine yönelik istinaf talebine hasren yapılan incelemede; (1)Boşanma sebebi ispatlanmış olursa hakim boşanma veya ayrılığa karar verir. (2)Dava yalnız ayrılığa ilişkinse boşanmaya karar verilemez. (3)Dava boşanmaya ilişkinse ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir (TMK m 170). Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. ( TMK m. 171). Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekmektedir. Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davalı- davacı kocanın güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşini istemediğini söylediği ve hakaret ettiği anlaşılmıştır....

Bu durumda Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşulları gerçekleştiğinden davacının açtığı boşanma davasının kabul edilmesinde usul, yasa ve dosya kapsamına aykırılık bulunmamıştır. Bu nedenle, boşanma davasının kabulü yönünden davalı kadının istinaf itirazları haklı bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Her ne kadar davalı kadın istinaf itirazlarında, erkeğin evini terk ederek kusurlu olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü için kusur şartı aranmadığı , eldeki davada da 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dosya kapsamıyla gerçekleştiği dikkate alınarak boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde delillerin takdirinde hata bulunmamıştır. Davalı kadının istinaf itirazları haklı bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....

TMK'nın 170. maddesine göre; "Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir." Dosya incelendiğinde; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere sadakat yükümlülüğünü ihlal eden ve maddi yükümlülüklerini yerine getirmeyen koca birliğin sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurludur. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 170. maddesi uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekmektedir. Eldeki davada, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. Bu itibarla mahkeminin davanın reddi kararı usul ve yasaya uygundur....

Buna göre davacı birleşen davalı erkek tarafından açılan boşanma davasında davalı kadının herhangi bir kusuru ispatlanamamış, aksine bu dönemde açtığı nafaka davasında davalı kadın haklı bulunmuştur. Bu durumda reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu kanaatine varılmış..."gerekçesi ile; "1- Davacı-birleşen dosyada davalı kocanın 09.08.2019 tarihinde ölümü ile evlilik sona erdiğinden boşanma yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 2- Davcı-birleşen dosyada davalı kocanın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğunun TESPİTİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı Müteveffa mirasçıları; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı kadın istinaf yasa yoluna başvurmamıştır....

nin 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya kusur tespiti gönünden devam etme iradesini gösterdiği, ölenin mirasçılarının kusur tespiti açısından artık delil gösteremeyecekleri, taraflar arasında daha önceki bir tarihte görülerek ret ile sonuçlanıp kesinleşen boşanma davası olduğu, bu davada kadının kusurunun tespit edilemediği, erkeğin reddedilen bu boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebebiyet verdiği ve beraber yaşamaktan kaçınarak boşanma sebebi yarattığı ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı erkeğin yargılama aşamasında ölmesi nedeniyle boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusursuz olduğunun tespitine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçısı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

    Bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı-davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi hatalıdır. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davalı-davacı kadının davacı-davalı erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır....

      UYAP Entegrasyonu