"Yükümlülükten Kurtulma ve Halefiyet" başlıklı 17.maddesinde ise, "Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır. Hesap, ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer." esası kabul edilmiştir. Buna göre, davacı T1 tarafından zarar gören 3. kişilere ödeme yapıldıktan sonra, ödenen tazminat miktarında, hukuken zarar gören kişi yerine geçen T1, ödediği bu bedeli rücu edilebilecektir. Davacı T1 tacir olmadığı gibi, davanın dayanığı olan rücu istemi de Türk Ticaret Kanunu'ndan değil, Sigortacılık Kanunu ve T1 Yönetmeliği'nden doğmaktadır. Somut olayda, davacı T1, Yönetmeliğin 16. Maddesine dayalı olarak, ödediği tazminatı davalıya rücu etmektedir....
Temyiz Sebepleri Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların kötü niyetli olup borçtan kurtulma saikiyle hareket ettiklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik ciddi nitelikteki itirazlarının karşılanmadığını, Mahkemece, ceza davasının bekletici mesele yapılmamasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 inci maddesi. 3. Değerlendirme Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. V....
Ancak açılan menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi sonucu istirdat davasına dönüşmüş olan davanın reddi halinde alacaklı(davalı) yararına alacağının alınan bir tedbirle geciktirilmesi söz konusu olmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekir. ( ... İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, 2007/..., s. 796 vd.) Tüm bu bilgiler ışığında, somut olayın incelenmesinde; davalının, davacı(borçlu) aleyhine bir icra takibi başlattığı, davacının süresinde itiraz etmediği için takibin durmadığı, davacının menfi tespit davası açarak iş bu takip nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, ne var ki yargılama sırasında borç ödendiği için davanın istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmaktadır....
Kredi sözleşmesinin kefalet şerhi başlığı altında kredi borcunun vadesinde ödenmemesi halinde müteselsil kefil sıfatıyla ödeneceği, kefilin B.K.’nun 493. ve 494. maddelerinde tanınan ve kefaletten kurtulma imkanı veren haklardan feragat ettiği hükme bağlanmıştır. B.K.’nun 493. ve 494. maddeleri hükümleri emredici nitelikte değildir. Bu nedenle, kefil, kredi sözleşmesi kurulurken, anılan hükümlerle kendisine kefaletten kurtulma olanağı veren haklardan peşinen feragat edebilir, böyle bir feragat hukuken geçerlidir. Kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması da sonuca etkili değildir. (HGK. 23.10.2002, 19-866/845)....
Bu tür davaların dinlenebilme koşullarından biri de mahkemenin de kabulünde olduğu gibi iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmasıdır.Bunun dışında alacaklının borçluda gerçek bir alacağının bulunması, borçlu hakındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, borçlunun aciz halini gösteren geçici (İİK 105) veya kati (İİK 143) aciz belgesinin sunulmuş olması gereklidir. Somut olayda davacıların takip konusu alacağı 20/01/2012 tarihli trafik kazasından (Haksız fiilden) doğduğundan mahkemece borcun doğum tarihi olarak kaza tarihi olan 20/01/2012 tarihinin esas alınması gerekirken davacının alacağının davanın açıldığı tarihte gerçek olmayıp muhtemel olduğu, bu şekilde borçtan sonra yapılan bir tasarruf olmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiştir....
Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davanın menfi tespit davası olduğunu borçtan kurtulmaya çalışan davacının borçtan kurtulmaya çalıştığı miktar belirli olması gerekirken davacının harca esas değeri tam olarak bildirmemesi ve borçtan kurtulmak isteyen tarafın fazlaya ilişkin hak sıklı tutma imkanının olmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, davanın hukuki dayanağı olan kanun maddesi Anayasaya aykırı olduğundan Anayasa Mahkemesine somut norm denetimi yoluna gidildiğini, inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi şartı bulunduğunu, ancak etapların tamamlanamadığını, Anayasaya aykırılığın açıkça ortada olduğunu, geçici 11. Madde hakkında somut norm denetimi itiraz yoluna başvurulmasını, Anayasa Mahkemesi kararı gelene kadar bekletici mesele yapılmasını, davalı kooperatifte etaplar uygulamasının olmadığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Örneğin, İİK'nın 277-284. maddesine göre iptal davası açılabilmesi için alacaklının elinde borç ödemeden aciz belgesi bulunmalıdır. Borçtan kurtulma davasının dinlenebilmesi için, bu davayı açan borçlunun alacağın yüzde onbeşi kadar bir teminatı ilk duruşma gününe kadar göstermesi şarttır. Davalı eşe ihtar kararı tebliğ ettirilmeden ve ihtar kararının tebliğinden itibaren iki ay geçmedikçe terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Bir mirasçının alacaklılarının tenkis davası açabilmesi için, mahfuz hisse sahibi mirasçıdan alacaklarını tahsil etme imkanı bulunmadığını gösteren bir aciz belgesi almış olmaları ve ihtara rağmen mirasçının tenkis davası açmamış olması gerekir. Burada, aciz belgesi ve ihtar ayrı ayrı dava şartıdır. Bunlar özel dava şartları olup, tenfiz davası açılabilmesi için, özel bir dava şarttı öngörülmemiştir. Mirasçılık ve mirasın geçisi, 4722 Sayılı Kanun'un 17. maddesi gereğince, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir....
ın annesi olduğunun tespit edildiği,bu hususa ilişkin İTO kayıtlarının mahkemeye sunulduğunu, 30436 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Perakende Satış Sözleşmesi Başvurusu” başlıklı m.21 hükmü uyarınca müvekkili şirket tüketici tarafından kendisine perakende satış sözleşmesi başvurusunda bulunulduğunda tamamen tüketicinin beyanıyla bağlı olduğunu,somut uyuşmazlıkta söz konusu hükmü mevzuata ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde lehine kullanan davalının aldatma yoluyla borçtan kurtulma iradesiyle müvekkili şirketle sözleşme imzaldığını,davalının dürüstlük kuralına aykırı söz konusu eylemi neticesinde müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, bu durumun hukuka aykırı ve muvazaalı bir işlemin kurulmasına sebep olduğunu,ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davacı muvazaalı...
nin yetkilisi ve ortağı Mehmet Yusuf Yıldırım'ın annesi olduğunun tespit edildiği,bu hususa ilişkin İTO kayıtlarının mahkemeye sunulduğunu, 30436 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Perakende Satış Sözleşmesi Başvurusu” başlıklı m.21 hükmü uyarınca müvekkili şirket tüketici tarafından kendisine perakende satış sözleşmesi başvurusunda bulunulduğunda tamamen tüketicinin beyanıyla bağlı olduğunu,somut uyuşmazlıkta söz konusu hükmü mevzuata ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde lehine kullanan davalının aldatma yoluyla borçtan kurtulma iradesiyle müvekkili şirketle sözleşme imzaldığını,davalının dürüstlük kuralına aykırı söz konusu eylemi neticesinde müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, bu durumun hukuka aykırı ve muvazaalı bir işlemin kurulmasına sebep olduğunu,ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak...
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası DAVA TARİHİ : 29/06/2017 KARAR TARİHİ : 02/02/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin 29/06/2017 tarihli dava dilekçesi ile Borçtan Kurtulma Davası talepli olarak açtığı davasının Sakarya .... Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında yapılan yargılaması sırasında ; Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi'nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçtiği ve yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlendiği gerekçesiyle mahkemece ... Karar sayılı ... tarihli kararı ile dosya mahkememize gönderilmiş olmakla mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır....