Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının banka hesabından davalının hesabına, "borç verildi", "borç", "borç veriyorum" şeklindeki açıklamalarla değişik tarihlerde toplam 179.000,00 TL gönderildiği görülmüştür. Davalı, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dekontlarda açıklama olmadığını, davacı ise paraların borç olarak gönderildiğini iddia etmiştir. Davacının paraların borç olarak gönderildiği iddiası, banka EFT dekontlarıyla ispatlanmıştır. Davalı ise aksi yönde yazılı bir delil sunmamıştır. Yemin deliline de dayanmamıştır. Dava değeri dikkate alınarak davalının, HMK'nın 200. maddesi uyarınca iddiasını senetle ispat etmesi gerekir. Davalı herhangi bir yazılı delil de sunmamıştır. İlk derece mahkemesince verilen karar yerindedir. Sonuç itibariyle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

SUÇ : Tefecilik HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığın, katılan ... müştekiye 3.000 TL borç vererek karşılığında iki adet boş senet aldığı, borcun bir kısmı ödenmesine rağmen senetlerden birini 4.500 TL bedelli olarak doldurmak suretiyle katılan ... müşteki hakkında icra takibi yaptığı iddiasıyla tefecilik suçundan cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında, katılana 4.500 TL borç verdiğini ve karşılığında da borç miktarınca senet aldığını, ancak borç ödenmeyince katılan ... müşteki hakkında icra takibi başlattığını ifade ederek yüklenen suçu kabul etmediği nazara alınarak; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer kalmaksızın ortaya çıkartılması bakımından, alacaklı olduğu icra takip dosyalarının tespitiyle varsa bu dosyaların getirtilip incelenerek, takip borçlularının sanıktan faiz karşılığında borç para alıp almadıkları konusunda tanık olarak bilgilerine başvurulması, vergi kaydı mevcut ise hakkında vergi inceleme...

    yerel mahkemece iki tarafın beyanlarının yok sayıldığını, havalenin borç ödeme karinesine dayanmasının anlaşılmaz bir gerekçe olduğunu, ortada müvekkili davacının borcu olmadığının açık olduğunu ve bu yönde de taraflardan bir iddianın olmadığını, gönderilen paranın borç mu yardım parası mı olduğunun yerel mahkemece aydınlatılması gerekirken bu hususa hiç değinilmediğini, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, davalının usul kurallarına göre yardım olduğunu ispatlaması gerektiğini, bu paranın havaleye ilişkin gönderildiğini ve borç olmadığını, borç için gönderilmemiş ise diğer yan için ispat külfeti doğduğunu, yardım için gönderildiğini ve borç olmadığını ispatlaması gerektiğini, açıklanan nedenlerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur....

    halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderler, bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu, düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği belirtilmiştir....

      Anılan ipotek, niteliği itibarıyla kesin borç ipoteği olup, esasen bu husus taraflar arasında da ihtilafsızdır. Davacı taraf, ipoteğin, taraflar arasındaki franchesing sözleşmesi kapsamında düzenlenmesi gerekirken iradesinin yanıltılarak alınan borç para karşılığında tesis edildiği gibi davalının resmi senette yazılı 100.000 TLmiktarında borç verdiğini ispat etmesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise, ipotek resmi senedinin kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belge olup, bu borcun ödendiğini ispat yükünün davacıya ait olduğunu, borcun ödenmediğini savunmuştur....

      Anılan ipotek, niteliği itibarıyla kesin borç ipoteği olup, esasen bu husus taraflar arasında da ihtilafsızdır. Davacı taraf, ipoteğin, taraflar arasındaki franchesing sözleşmesi kapsamında düzenlenmesi gerekirken iradesinin yanıltılarak alınan borç para karşılığında tesis edildiği gibi davalının resmi senette yazılı 100.000 TLmiktarında borç verdiğini ispat etmesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise, ipotek resmi senedinin kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belge olup, bu borcun ödendiğini ispat yükünün davacıya ait olduğunu, borcun ödenmediğini savunmuştur....

        Davacı, oğlu olan davalıya borç olarak altın ve bilezik verdiğini, davalının aldığı altın ve bilezikleri iade etmediği gibi bedellerini de ödemediğini ileri sürerek 14.790,00 Tl'nin tahsili istemi ile eldeki davayı açmış, davalı borç almadığını savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı anne oğul olup, bu dava da tanık dinlenebilir. Mahkemece tanıklar dinlenmiş ve bir kısım tanıklar ile davalı arasında husumet olduğundan tanık beyanlarına itibar edilmemiş ise de dinlenen davacı tanıklarının borç verildiğini beyan ettikleri ve borç verilmesine şahit oldukları anlaşılmaktadır. Bazı tanıklar ile davalı arasında husumet olması tanıkların doğruyu söylemediklerini göstermez. Asıl olan tanıkların doğruyu söylediğidir. Öyle olunca mahkemece, davacı tanık beyanları esas alınarak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir....

          ın sağ iken kendisinden 500 gram altın borç aldığını ve bu borcu ödemeden de vefat ettiğini, vefat eden kayınpederinin mirasçıları olan çocuklarına ve eşine borç aldığını söylediğini ve ödeme tarihi verdiklerini, ancak verdikleri tarihte borçlarını ödemediklerini ileri sürerek, borç alınan 500 gram altının bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, murislerinin davacıdan borç altın almadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının iddiasını isbatlayamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı, davalıların murisi kayınpederine borç altın verdiği iddiasıyla bu davayı açmıştır. Mahkemece, davacının yemin deliline dayanıp yemin teklif ettiğini, HUMK'nun 337 ve müteakip maddelerinde düzenlenen yemin delilinin kesin delil olduğunu, eda edilen yemin sonucu davacının iddiasını isbat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir....

            KARAR Davacı, uzun yıllardır Avusturya’da ikamet ettiğini, davalı kardeşinin ev almak için kendisinden borç istediğini, bunun üzerine borç verme niyetiyle davalıya yabancı banka hesabından 26.2.1999 tarihinde 20.000 Şilin, 10.2.1999 tarihinde 60.000 Şilin olmak üzere toplam 80.000 Şilin havale yaptığını, iki yıl sonra istemesine rağmen davalının ödemediğini ileri sürerek, 80.000 Şilin karşılığı olarak 10.700YTL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davacının yurtdışında olması nedeniyle annelerine kendisinin baktığını, davacı kardeşinin de yapılan masraflara karşılık bu parayı gönderdiğini, borç olarak almadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, paranın borç olarak verildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava karz akdine dayalı alacak isteminden ibarettir....

              KARAR Davacı uzun yıllardır tanıştığı davalıya zaman zaman borç paralar gönderdiğini, davalının borç olarak aldığı paranın bir kısmını iade etmesine rağmen 17.116,00 YTL'nı iade etmediği gibi icra takibinede haksız itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine vaki itarzın iptalini istemiştir. Davalı, davacı ile ağabeyinin aynı ... yerinde çalıştıklarını, ...'da bulunan ağabeyinin kendisine para gönderirken davacıyı aracı kıldığını, davacıdan borç para almadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. ...'da bulunan davacının, ...'da bulunan davalıya banka havalesi ile çeşitli tarihlerde para gönderdiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacı bu paraları borç olarak gönderdiğini iddia etmiş, davalı ise bu paraları ağabeyinin kendisine davacı vasıtasıyla gönderdiğini, davacıdan borç para almadığını savunmaktadır....

                UYAP Entegrasyonu