Havale, hukukumuzda bir borç ödeme aracıdır. Aksi ispat edilinceye kadar havale olarak gönderilen paranın borç ödeme için gönderildiği karine olarak kabul edilir. Gönderdiği havale miktarının borç ödeme amacıyla gönderilmediğini ispat yükü üzerindedir. Davacının davalıya gönderdiği 24.11.2017 tarihli 2.999,00 TL bedelli havalede "borç verilmiştir, paramı verirsen artık" açıklaması, 4.5.2017 tarihli 300,00 TL bedelli havalede "borç verilmiştir", 16.03.2017 tarihli 2.000,00TL meblağlı havalede "borç verilmiştir" açıklamaları mevcuttur. Davacı ile davalının Türk Ordusunda asker kişiler oldukları, aynı karakolda "komutan"-"ast" hiyerarşisi ile görev yaptıkları, taraf beyanları, tanık beyanları ve getirtilerek incelenen Konya 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/645 Esas sayılı dosyasıyla sabittir. Türk Ordusu "disiplin" üzerine kurulu olan bir ordudur....
Davalı borç ilişkisini inkar ettiğine göre davacı, davalıya borç para gönderdiğini ispat etmelidir. Dosyada bulunan banka dekontlarının incelenmesinde, gönderilen havalelerde herhangi bir açıklama da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı davalıya borç para gönderdiğini ispat edememiştir. Hal böyle olunca mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne yönelik hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DÜŞÜNCESİ : İlişkili şirkete verilen ve örtülü sermaye olarak kabul edilen borç nedeniyle borç veren şirket nezdinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/7. maddesine göre düzeltme yapılabilmesi için borç alan şirketin zararda olmaması koşulunun öne sürülemeyeceği, örtülü sermaye nedeniyle ödenen faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmesi nedeniyle zararın azaltılması neticesinde borç alan şirketin kayıtlarında düzeltme yapıldığı halde borç veren şirket nezdinde düzeltme yapılmamasının kanunun amacına aykırı olduğu, bu durumun borç veren şirketin ek mali yükle karşılaşmasına sebep olduğu, ayrıca düzeltme işleminin esasen borç veren şirketin zararda olması durumunda zararın naklini engellemeye yönelik olduğu, bu durumda olayda borç veren şirket her ne kadar borç alan şirketin sermayesine katılmasa da, borç alan şirketin ilişkili şirket olarak kabulü nedeniyle Kanunun 12. maddesi gereğince verilen borç örtülü sermaye olarak kabul edildiğinden ve ödenen faiz kazanç dağıtımı niteliğinde...
TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : İlişkili şirkete verilen ve örtülü sermaye olarak kabul edilen borç nedeniyle borç veren şirket nezdinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/7. maddesine göre düzeltme yapılabilmesi için borç alan şirketin zararda olmaması koşulunun öne sürülemeyeceği, örtülü sermaye nedeniyle ödenen faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmesi nedeniyle zararın azaltılması neticesinde borç alan şirketin kayıtlarında düzeltme yapıldığı halde borç veren şirket nezdinde düzeltme yapılmamasının kanunun amacına aykırı olduğu, bu durumun borç veren şirketin ek mali yükle karşılaşmasına sebep olduğu, ayrıca düzeltme işleminin esasen borç veren şirketin zararda olması durumunda zararın naklini engellemeye yönelik olduğu, bu durumda olayda borç veren şirket her ne kadar borç alan şirketin sermayesine katılmasa da, borç alan şirketin ilişkili şirket olarak kabulü nedeniyle Kanunun 12. maddesi gereğince verilen borç örtülü sermaye olarak kabul edildiğinden ve ödenen faiz kazanç...
Ayrıca, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, davacının, banka havalesi yoluyla 'borç' açıklamasına da yer vererek davalı hesabına para gönderdiği yönleri de dosya kapsamıyla sabittir. Taraflar arasındaki çekişme, davacının, takibe konu ettiği miktar kadar borç para verip vermediği ve davalının icra takibine yaptığı itirazın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 102. maddesinde kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır. Somut uyuşmazlıkta davacı, banka hesabından davalı hesabına borç vermek amaçlı para gönderdiğini ileri sürerek, buna dair banka hesap hareketlerini içerir belge sunmuştur. Anılan belgede davacının, davalıya takibe konulan miktarda havale yaptığı ve açıklamasına 'borç' ibaresi yazdığı anlaşılmaktadır. Davalı banka hesabı da bu durumu teyit etmektedir. Davalı, borç ilişkisini tamamen kabul etmeyerek davanın reddini savunmuştur....
Dosyanın incelenmesinden, olayda yükümlü şirketin ortaklarına önemli ölçüde borç para verdiği, bu borç verme işleminden dolayı hiç faiz tahakkuk ettirmediği, Vergi Mahkemesince verilen kararda kurumlar vergisine ilişkin uyuşmazlığa yapılan atıfla Mahkemenin ... tarih ve … sayılı kararında, uyuşmazlık konusu faiz tutarının örtülü kazanç olarak kabul edildiği ve saptanan ... lira faiz geliri üzerin den yapılan tarhiyatın tasdik edildiği, bu kararın örtülü kazanç dağıtımına ilişkin kısmının Danıştay 3. Dairesinin 27.6.1996 tarih 1996/2635 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmıştır. Olayın banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olabilmesi için yükümlü şirketin borç para verme işiyle devamlı olarak uğraşması, sadece ortaklarına değil, üçüncü kişilere de bir yıl içinde müteaddit defa borç para vermesi, başka bir ifade ile, ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunun tespiti gerekmektedir....
halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderler, bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu, düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği belirtilmiştir....
-lira değil, 1995 yılında borç alınan ......
faiz karşılığı borç para verdiği sonucuna varıldığı, günümüzde enflasyon oranının düzeyi karşısında faiz alınmaksızın borç para verilmeyeceği, bu gibi durumlarda, borç para veren ile borç alan kişilerin maddi menfaati söz konusu olduğundan borç alan kişilerin ifadelerine itibar etmenin gerekli ve yeterli olduğu, ayrıca borç alan kişiler arasında yakın akrabalık ve ticari iş ilişkisinin de bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir....
Davacının bu parayı borç olarak gönderdiğini ileri sürmesine rağmen davalı da, dava dışı 3.kişinin kendisinden aldığı borç parayı talimatlar doğrultusunda hesabına gönderdiğini ,davacıyı hiç tanımadığı gibi ticari veya borç ilişkisi bulunmadığını savunmuştur..Hemen belirtmek gerekir ki havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Öte yandan banka dekontunda, paranın gönderiliş nedenine ilişkin herhangi bir 2012/13172-21912 şerhin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle havale paranın borç olarak gönderildiğini ispata yeterli değildir....