de mermer kalite kontrol ve satış pazarlama personeli olarak çalıştığı, davacı tarafından kendisine gönderilen paraların borç olarak değil, şirketteki işinden kaynaklı olarak masraf gideri, 3.kişilere yapılan ödemelere ilişkin olarak gönderildiği savunmasında bulunulduğu, mahkemece "dekontlarda paranın gönderilme nedenine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, havalenin borç ödeme vasıtası olduğu, aksini iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerektiği, paraların davalıya borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır....
Davacı tarafça davalıya parça halinde 5000.00 Euro gönderildiği davalının da kabulünde olup, banka kanalıyla gönderilen havale açıklamalarında T1 (davacı) alınan borç" yazılı olduğu görülmüştür. Davacının davalıya borç verdiği iddiasında bulunulmuş, davalı tarafça gönderilen havalelerin borç verme değil, borç ödeme olduğu savunulmuştur. TMK'nın 6.maddesinde "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdıgı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükmü çerçevesinde davacı gönderdiği havalelerde kendisinden borç alındığı yazılı olup, yapılan havalenin borç ödeme olduğuna ilişkin ispat yükü ise davalıdadır. Davalı taraf hukuki ilişkinin ileri sürülen ve ispatlanandan farklı olduğunu geçerli bir delille ispatlayamamış fakat süresinde sunulan cevap dilekçesi ve delilleri arasında yemin delilinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Yemin delili 6100 sayılı HMK'nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir....
de mermer kalite kontrol ve satış pazarlama personeli olarak çalıştığı, davacı tarafından kendisine gönderilen paraların borç olarak değil, şirketteki işinden kaynaklı olarak masraf gideri, 3.kişilere yapılan ödemelere ilişkin olarak gönderildiği savunmasında bulunulduğu, mahkemece "dekontlarda paranın gönderilme nedenine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, havalenin borç ödeme vasıtası olduğu, aksini iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerektiği, paraların davalıya borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır....
Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının iddiasını ispatlayamadığını, borç konusunun havale işlemine dayandığını, havale işleminin bir borç ödeme vasıtası olduğunu ve bir borcun ödendiğine karine oluşturduğunu, bu karinenin aksini savunanın ispat etmesi gerektiğini, bu durumda paranın borç olarak gönderildiğinin ispatının davacıya ait olduğunu, yerleşik Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere; havale edilen paranın borç olarak gönderildiğine ilişkin bir açıklama içermemesi halinde borç ödemesi olarak kabul edildiğini, alacaklı olduğunu iddia eden davacının davalı taraftan borç aldığını, davaya konu 15.05.2015, 22.04.2016 tarihlerinde ödemeler yapıldığını, davacı tarafın mahkemeyi manipüle etme gayreti içinde olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa 24.000,00 TL'yi borç olarak gönderdiğini ve bunun ispatı olarak da "borç verilen" ibaresini yazdığını, alacaklı tarafın borçludan borç almasının hayatın olağan akışına aykırı...
07/01/2019 tarihinde ''borç'' açıklamasıyla 20.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL gönderdiğini böylelikle davalıya 75.000,00 TL borç verdiğini, borcunu ödemediğini, davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğunu, davalının zaman kazanmaya yönelik kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına davalının %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine borç miktarı nispetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir....
TBK 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır." şeklinde düzenlenmiştir. TBK uyarınca havale ödeme vasıtası olup, bir borcun ödendiğini gösterir. Havale makbuzları taraflar arasında borç ilişkisi olduğun ispata yetmez. Davacı taraf yemin deliline de dayanmadığından,davacı havale konusu paraları borç olarak gönderdiğini ispatlayamadığından bu paraların davacının, davalı şirkete olan borcunu ödemesi olarak kabul edilmiştir. Alacağını tahsil ettiği kabul edilen davalı şirketin bu parayı istediği şahsın hesabına alacak olarak kaydetmesinin davaya bir etkisi olamaz. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu borç senedi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit bir borç senedi olduğunu, düzenlenme şeklinde borç senedi olarak Noterlikçe Düzenlenen senet Eyüpsultan 1....
Somut olayda; ilamlı icra takibinin, T3 tarafından 04/07/2017 tarih ve 1182 sözleşme numaralı Türkiye T3 Kredi Genel Sözleşmesi ve kredi borç senetlerine dayanılarak yapıldığı, kredi sözleşmesinin alacaklı kooperatifin bulunduğu Karayusuflu Mahallesi veya borçlu ortağın oturduğu Kayışlı mahallesi ihtiyar heyetleri tarafından tasdik edilmediği, ilgisiz Serinevler ihtiyar heyeti tarafından tasdik edildiği, ayrıca, borç senetlerinin hiç tasdik edilmediği görülmüştür. Borç senetlerinde, kredi sözleşmesine atıf yapılarak kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olduğunun belirtilmesi borç senetlerine ilam mahiyetini kazandırmaz. Bu nedenle, icra mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi isabetli olduğundan davalı alacaklı vekilinin bildirdiği istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Somut olayda, şikayetçi vekili tarafından mahkemeye verilen şikayet dilekçesinde, muhtıradaki borç miktarının ve faizin hatalı hesap edildiği belirtilerek borç muhtırasının iptali talep etmiş ise de, İİK'nun 17. Maddesine göre, mahkeme şikayet edilen işlemi iptal edebileceği gibi düzeltmekle yetinebileceği ve şikayet tarihinden sonra yapılan ödeme ve takipten feragat beyanının, şikayet hakkında karar verilmesine engel teşkil etmediği anlaşıldığından istinaf edilen kararda, muhtıradaki borç miktarının düzeltilmesiyle yetinilmesinde kanuna aykırı yön bulunmamaktadır....
bulunması, dava dilekçesinde de borç para vermediğine ilişkin herhangi bir beyanının bulunmaması, hesaplanan miktarlara ve faiz oranlarına itirazının bulunmaması, şirkete borç para vermediğinin ve verdiği borçlar nedeniyle faiz geliri elde edilmediğine ilişkin iddiasını ispatlar nitelikte bilgi ve belgeler sunulmadığı için davacının ortağı olduğu şirkete birden fazla kez borç para verdiği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....