Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarına gönderilen 07.01.2020 tarihli icra emrine binaen borç muhtırasında alacaklı, satın alma bedelininde icra takibinden sonra 3.226.178,41 lira ödeme yapıldığını, bakiye borç olarak taraflarına 190.848,16 lira bedel gönderildiğini, bakiye borç muhtırası incelendiğinde; takibe konu edilen faiz alacaklılarca hesaplanarak, tespit edilen icra vekalet ücreti 120.886,78 lira talep edildiğini, dosyada hesap edilen 120.886,78 TL vekalet ücretinin kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, bakiye borç muhtırasına yönelik şikayete ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur....

de mermer kalite kontrol ve satış pazarlama personeli olarak çalıştığı, davacı tarafından kendisine gönderilen paraların borç olarak değil, şirketteki işinden kaynaklı olarak masraf gideri, 3.kişilere yapılan ödemelere ilişkin olarak gönderildiği savunmasında bulunulduğu, mahkemece "dekontlarda paranın gönderilme nedenine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, havalenin borç ödeme vasıtası olduğu, aksini iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerektiği, paraların davalıya borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır....

Davacı tarafça davalıya parça halinde 5000.00 Euro gönderildiği davalının da kabulünde olup, banka kanalıyla gönderilen havale açıklamalarında T1 (davacı) alınan borç" yazılı olduğu görülmüştür. Davacının davalıya borç verdiği iddiasında bulunulmuş, davalı tarafça gönderilen havalelerin borç verme değil, borç ödeme olduğu savunulmuştur. TMK'nın 6.maddesinde "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdıgı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükmü çerçevesinde davacı gönderdiği havalelerde kendisinden borç alındığı yazılı olup, yapılan havalenin borç ödeme olduğuna ilişkin ispat yükü ise davalıdadır. Davalı taraf hukuki ilişkinin ileri sürülen ve ispatlanandan farklı olduğunu geçerli bir delille ispatlayamamış fakat süresinde sunulan cevap dilekçesi ve delilleri arasında yemin delilinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Yemin delili 6100 sayılı HMK'nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir....

de mermer kalite kontrol ve satış pazarlama personeli olarak çalıştığı, davacı tarafından kendisine gönderilen paraların borç olarak değil, şirketteki işinden kaynaklı olarak masraf gideri, 3.kişilere yapılan ödemelere ilişkin olarak gönderildiği savunmasında bulunulduğu, mahkemece "dekontlarda paranın gönderilme nedenine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, havalenin borç ödeme vasıtası olduğu, aksini iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerektiği, paraların davalıya borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır....

Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının iddiasını ispatlayamadığını, borç konusunun havale işlemine dayandığını, havale işleminin bir borç ödeme vasıtası olduğunu ve bir borcun ödendiğine karine oluşturduğunu, bu karinenin aksini savunanın ispat etmesi gerektiğini, bu durumda paranın borç olarak gönderildiğinin ispatının davacıya ait olduğunu, yerleşik Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere; havale edilen paranın borç olarak gönderildiğine ilişkin bir açıklama içermemesi halinde borç ödemesi olarak kabul edildiğini, alacaklı olduğunu iddia eden davacının davalı taraftan borç aldığını, davaya konu 15.05.2015, 22.04.2016 tarihlerinde ödemeler yapıldığını, davacı tarafın mahkemeyi manipüle etme gayreti içinde olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa 24.000,00 TL'yi borç olarak gönderdiğini ve bunun ispatı olarak da "borç verilen" ibaresini yazdığını, alacaklı tarafın borçludan borç almasının hayatın olağan akışına aykırı...

KARAR Davacı, eşinin kardeşi olan davalıya banka havale yöntemi ile borç verdiğini belirterek havale belgesine dayalı olarak yaptığı icra takibine yöneltilen itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir. Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzu, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde bu paranın borç olarak verildiğine dair bir bilgi yoktur. Somut olayda davalının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir....

    -K A R A R- Davacı vekili, davalı kooperatif tarafından 15.11.2002 tarihli borç senedine dayanılarak ... 3. İcra Müdürlüğü'nün 2006/3501 sayılı icra takibinin başlatıldığını, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığından borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davaya konu borç senedi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin ve senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu senedin ilam niteliğinden olduğundan sahteliğinin iddia edilemeyeceğini, sahteliğinin ceza mahkemesinin kararı ile ispat edilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      07/01/2019 tarihinde ''borç'' açıklamasıyla 20.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL gönderdiğini böylelikle davalıya 75.000,00 TL borç verdiğini, borcunu ödemediğini, davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğunu, davalının zaman kazanmaya yönelik kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına davalının %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine borç miktarı nispetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir....

      TBK 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır." şeklinde düzenlenmiştir. TBK uyarınca havale ödeme vasıtası olup, bir borcun ödendiğini gösterir. Havale makbuzları taraflar arasında borç ilişkisi olduğun ispata yetmez. Davacı taraf yemin deliline de dayanmadığından,davacı havale konusu paraları borç olarak gönderdiğini ispatlayamadığından bu paraların davacının, davalı şirkete olan borcunu ödemesi olarak kabul edilmiştir. Alacağını tahsil ettiği kabul edilen davalı şirketin bu parayı istediği şahsın hesabına alacak olarak kaydetmesinin davaya bir etkisi olamaz. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir....

        Somut olayda; ilamlı icra takibinin, T3 tarafından 04/07/2017 tarih ve 1182 sözleşme numaralı Türkiye T3 Kredi Genel Sözleşmesi ve kredi borç senetlerine dayanılarak yapıldığı, kredi sözleşmesinin alacaklı kooperatifin bulunduğu Karayusuflu Mahallesi veya borçlu ortağın oturduğu Kayışlı mahallesi ihtiyar heyetleri tarafından tasdik edilmediği, ilgisiz Serinevler ihtiyar heyeti tarafından tasdik edildiği, ayrıca, borç senetlerinin hiç tasdik edilmediği görülmüştür. Borç senetlerinde, kredi sözleşmesine atıf yapılarak kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olduğunun belirtilmesi borç senetlerine ilam mahiyetini kazandırmaz. Bu nedenle, icra mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi isabetli olduğundan davalı alacaklı vekilinin bildirdiği istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....

        UYAP Entegrasyonu