Somut olayda; yetkili icra müdürlüğünce borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine, şirket vekilinin 03.11.2018 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, dilekçesinde usulsüz tebligat iddiasında bulunmadığı, sadece borca ve faize itiraz ettiği, ancak müdürlükçe itirazın reddine karar verildiği, borçlu vekilinin yargılama aşamasında da usulsüz tebligat iddiasının bulunmadığı, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere yerinde olmayan icra müdürlüğü kararının iptali gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 18.02.2020 tarih ve 2019/1210 E. - 2020/416 K. sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve ... Anadolu 14....
İcra Müdürlüğünün 2021/7037 esas sayılı dosyası ile 2.320.912,92 TL tutarında icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin 08/04/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, 19/04/2021 tarihinde dosyasının kesinleşmesinden 3 gün sonra UYAP sistemine sözde 14/04/2021 tarihinde icra memuru memurunun itiraz evrakını sisteme yüklediğini, ilgili evrakın sisteme yüklenme tarihinin 19/04/2021 tarihi olduğunu, 19/04/2021 tarihinde icra müdür yardımcısı tarafından borçlu itiraz yasal süresi geçtikten sonra yapılmış olduğundan reddine karar verildiğini, 19/04/2021 tarihinde icra müdür yardımcısı tarafından sözde borca itiraz evrağının alt kısmına kaşe vurulmuş, imza atılmış ve borca itiraz dilekçesinin 14/04/2021 tarihinde sunulduğu beyan ettiğini, itiraz süresi geçmiş evraka sanki süresinde imiş gibi imza atıp, kaşe bastığını, ayrıca borca itiraz evrakında 1.580.395,75 TL borcun kabul edilmiş olmasına rağmen itiraz kararında, borca ve bütün ferilerine itiraz edildiğinin belirtildiğini belirterek icra müdür yardımcısının...
Davacı borçlunun takibin işlemsiz bırakıldığını iddia ettiği dönem, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin olup, başvuru bu hali ile İİK'nın 169a/4- 5. maddesi kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde çekin zamanaşımına uğradığı iddiasına dayalıdır....
Çeşme İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, şikayetin kısmen kabul/kısmen reddi ile tebligatın usulsüz olduğu şikayetinin kabulü ile Çeşme İcra Müdürlüğünün 2020/42 sayılı takip dosyasındaki ödeme emrinin tebliğ tarihinin 25/03/2020 olarak düzeltilmesine, takibin durdurulması taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece ödeme emrinin usulsüz tebliği kabul edildiğinden ödeme emrinin iptali ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davanın açılış tarihi itibariyle borca itirazları süresinde olduğundan borca itiraz yönünden de değerlendirme yapılması gerektiğini savunarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Alacaklı tarafından borçlu mirasçı hakkında bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, şikayetçi borçluların takibin kesinleşmesinden sonra icra mahkemesine ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiğini ve muris Hulusi Demir'in mirasının hükmen reddine ilişkin mahkeme ilamını ibraz ederek takibin durdurulmasını ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; davacı borçluların usulsüz tebligat şikayetlerinin reddine ve borca itirazlarının süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, kararın davacı borçlular tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır....
İİK'nun 71/1. maddesi uyarınca borçlu, “takibin kesinleşmesinden sonraki devrede” borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için, itfa şikayetinin İİK'nun 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak yaptığı harici ödemelerin, dosya borcundan düşülmesini ve buna göre maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiş, yaptığı ödemelere ilişkin olarak da temyiz dilekçesi ekinde ödeme dekontlarını ibraz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi...... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklının borçlu aleyhine 13.01.2000 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine dayalı ilamsız takip başlattığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde takip konusu alacağa ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu iddia ederek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığından takibin kesinleştiği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/5. maddesi (818 sayılı BK.nun 126/4. maddesi) uyarınca kira alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır....
Yerel Mahkemece İcra ve İflas Kanunu’nun 62/son maddesinde "Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir." şeklinde hükmün mevcut olduğu, ancak icra dosyasında itiraz eden belediye başkanlığına böyle bir belgenin verilmediği, belediye başkanlığına ait zimmet defterine göre borca itiraz dilekçesinin 02.08.2013 tarihinde icra dairesine teslim edildiği, zimmet defterinde silinti, kazıntı olmadığı, tarihler arasında tutarsızlık bulunmadığı, icra dairesine yazılan yazıya verilen cevapta zimmet defterinde bulunan evrakı teslim aldığını gösteren tarihin yanında bulunan imzanın icra dairesi zabıt kâtibine ait olduğu, zimmet defterinde bulunan imzanın icra dairesi personelince atılmış olması nedeni ile dilekçenin 02.08.2013 tarihinde alındığının ispatlandığı, ancak borca itiraz dilekçesinin havalesinin bu tarihte yapılmadığı, daha sonraki bir tarihin havale tarihi olarak borca itiraz dilekçesinin üzerine yazıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir....
İcra Müdürlüğü’nün 2007/14754 sayılı dosyasında davalı tarafça müvekkili aleyhine kasko rücu alacağının tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığını, süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ve icra tehdidi altında toplam 14.500.00 TL’nın davalıya ödendiğini, oysa, takip tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek ödenen miktarın faiziyle birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının süresinde borca itiraz etmediğini, menfi tespit davası açmadığını ve takibin kesinleşmesinden çok sonra ödeme yaptığını bildirerek davanın reddini savunmuş ve lehine tazminata hükmedilmesini istemiştir....
İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi halinde İİK'nun 71/2. maddesi göndermesiyle İİK'nun 33/a-1. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile......