Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, cevap dilekçesini tekrarla, borçlunun süresi içinde reddi miras talebinde bulunduğuna ilişkin hususun borca itiraz olarak ileri sürebilmesi için mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alınması gerektiğini, dava dilekçesinde reddi miras davasına ilişkin mahkeme ilamının henüz kesinleşmediğinin dile getirildiğini, dolayısıyla, davacının yasal mirasçı sıfatının devam ettiğini ve borçtan sorumlu olduğunu, yerleşik içtihatlar çerçevesinde yaygın görüşün mirasın reddedilmesine ilişkin durumun borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal yedi günlük süre içerisinde itiraz ile sunulması olduğunu, mirasın kayıtsız ve şartsız reddedildiğine dair davacının elinde bir ilam bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

Bu bağlamda, borçlular tarafından açılan istirdat davası ile imzaya itiraz ve takibe konu senedin kambiyo vasfında bulunmadığına ilişkin şikayetin TTK.nun 662. maddesinde belirtilen davalardan olmadığından, zamanaşımını kesmez. Somut olayda takibin kesinleşmesinden sonraki devrede, şikayetçi borçlu ... hakkında 23.01.2009-24.05.2012 tarihleri arasında, şikayetçi borçlu ... hakkında 12.09.2008 tarihinden bu yana zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Maddi olayın tavsifi taraflara, hukuki değerlendirilmesi hakime ait olup, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayeti niteliğindedir. TTK'nun 690. maddesinin yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanan aynı Kanun'un 661. maddesi uyarınca 3 yıllık zamanaşımı süresi anılan tarihler arasında gerçekleşmiştir....

    İlk derece mahkemesi kararında; alacaklı tarafından üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadan takibin başlatıldığı, ödeme emri tebligatının iade geldiği ancak yenileme sonrası gönderilen ödeme emrinin tebliği ile takibin kesinleştiği böylelikle İİK'nın 71/2 kapsamında üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının söz konusu olmadığını, davanın takibin kesinleşmesinden önceki dönem için zamanaşımı itirazına dair olduğunu, İİK'nın 168/5 maddesi kapsamında itiraz edildiğini, yenileme sonrası ödeme emrinin davacı borçluya 29/04/2019 tarihinde tebliğ edildiğini beş günlük sürenin sonu (05/05/2019) tatil günü olduğu için takip eden ilk gün olan 06/05/2019 tarihinde itiraz edildiğini beyan etmiş, kararın kaldırılmasına, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, zamanaşımı nedeniyle borca itiraz ve icranın geri bırakılması taleplerine ilişkindir....

    İİK'nun 71/1. maddesi uyarınca borçlu, “takibin kesinleşmesinden sonraki devrede” borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için, itfa şikayetinin İİK'nun 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak yaptığı harici ödemelerin, dosya borcundan düşülmesini ve buna göre maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiş, yaptığı ödemelere ilişkin olarak da temyiz dilekçesi ekinde ödeme dekontlarını ibraz etmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi...... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklının borçlu aleyhine 13.01.2000 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine dayalı ilamsız takip başlattığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde takip konusu alacağa ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu iddia ederek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığından takibin kesinleştiği gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/5. maddesi (818 sayılı BK.nun 126/4. maddesi) uyarınca kira alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır....

        Maddesi gereğince itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu aleyhine icra takibine 14.06.2013 tarihinde başlanmış, borçluya ödeme emri 28.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun alacaklıya 120.000,00 TL'lik ödemesi icra takibinin başlamasından sonra ancak ödeme emrinin tebliğinden öncedir. İİK'nun 62. Maddesi gereğince borca itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren yapılabileceğinden, borçlunun önceki tarihli borcun ifa edildiğine ilişkin itirazını ileri sürmesi ancak ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde mümkündür. Bu sebeple borçlunun itirazı dosya hesabına ilişkin olmayıp, ödeme emrinin tebliğinden önceki dönemde borcun ifa edildiğine ilişkin borca itirazdır....

          GEREKÇE : Uyuşmazlık, davacı borçlu idareye karşı yapılan genel haciz yolu ile ilamsız takibin iptali ve borca itiraz istemine ilişkindir. Mersin 3. İcra Müdürlüğü 2020/1750 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı T3 vekili tarafından, borçlu T1 Şehircilik İl Müdürlüğü) aleyhine, 63.040,99 TL toplam alacak ve ferilerin tahsili amacıyla, genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, borçluya ödeme emrinin 06/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından yasal süresi içerisinde 13/02/2020 tarihinde borca itiraz ve takibin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır....

          nun 71. maddesine göre; “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir.” Somut olayda, borçlu aleyhine yapılan takip genel haciz yolu ile ilamsız takip olup, borçluya ödeme emri 08.10.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, yasal itiraz süresinde itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, alacaklının 2577 sayılı Kanunun 6532 sayılı Kanunla değişik 28. maddesinin 2. fıkrasına aykırı şekilde, idareye yazılı şekilde başvurmaksızın kanuna aykırı şekilde icra takibi başlatmış olduğundan takibin iptalini talep etmiştir. Borçlu kesinleşen takibin iptalini ancak İİK'nun 71. maddesinde belirtilen nedenlerle ve anılan maddeye dayalı olarak icra mahkemesinden isteyebilir....

            İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi halinde İİK'nun 71/2. maddesi göndermesiyle İİK'nun 33/a-1. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile......

              UYAP Entegrasyonu