Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada, davacı borçlu İİK'nın 33. maddesi kapsamında itfa itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu halde mahkemece başvurunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme yönelik bir itfa şikayeti gibi değerlendirilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemeye aykırı olarak başka bir şeye karar verilmek sureti ile takip sonrası, hacizli malın başka dosyadan satılması nedeniyle dosyaya giren para ile dosyanın infaz edildiği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi yerinde değildir....

Somut olayda, dairemizin 2020/584 esas ve 2021/2146 karar sayılı kararıyla "davanın, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde yapılan ödeme iddiasına mı, yoksa takibin kesinleşmesinden sonra yapılan ödeme iddiasına mı ilişkin olduğunun davacıya açıklattırılmasının" gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin önceki 2019/772- 368 esas ve karar sayılı ilamının kaldırılmasına karar verildiği, kararın kaldırılmasından sonra, davacı vekili tarafından mahkemeye verilen 21/02/2022 tarihli dilekçede, ödemelerin takipten önce yapıldığının belirtildiği, bu durumda ödeme iddiasının borca itiraz olarak ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine bildirilmesinin gerektiği, icra mahkemesine bildirilen ödeme iddiasının (borca itirazın) hüküm ve sonuç doğurmayacağı, davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde Adana 3....

İcra dosyasının incelenmesinde; icra takibine konu bireysel kredi sözleşmesinin borçlusunun, takip borçlularının murisi olduğu ve takibin borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapıldığı, borçluların ise, icra mahkemesine başvurularında; mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını, bir diğer ifade ile mirasın reddi kararı nedeniyle borçlu olmadıklarını ileri sürerek takip iptalini talep ettikleri anlaşılmaktadır. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas 2014/929 Karar sayılı ilamında; borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Dairemizce de, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir....

    Görüldüğü üzere, takip konusu alacak murisin vefat tarihinden sonraki bir tarihe ilişkin olduğundan borçlu tereke borcu sebebiyle değil, şahsi borcu nedeniyle takip edilmektedir. Bu nedenle borçlunun mirasın reddine ilişkin mahkeme kararına dayanarak takibin iptalini istemesinin bir dayanağı yoktur. Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun reddi bu nedenle yerindedir. 17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, uyuşmazlığın borçlunun mirasın reddi nedeniyle takibin iptaline ilişkin isteminin borca itiraz mı, yoksa şikâyet mi olduğu noktasında toplandığı, imzaya itiraz dışındaki itirazların borca itiraz olması nedeniyle borçlunun isteminin borca itiraz olduğunun kabulü gerektiği, borçluya ödeme emri tebliğ edilmediğinden takibin kesinleşmediği, borca itirazın icra dairesine bildirilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. 18....

      durdurulduğunu, takibin durdurulması üzerine davalı tarafından yapılan şikayet üzerine mahkememizin 2022/142 esas 2022/325 karar sayı ve 13/05/2022 tarihli kararı ile davacılar icra dosyasına borçlu olarak eklenerek takibin devamına karar verildiğini, davacıların haksız yere icra dosyasına borçlu eklendiğini ve malvarlıklarına haciz konulduğunu, takibin kesinleşmesinden sonra murisin vefatı halinde mirası reddeden mirasçılar hakkında takibe devam edilmesinin mümkün olmayacağını, bu hususa aykırılığın kamu düzeninden olup süresiz şikayete tabi olduğunu, eldeki davaya konu icra takibinin murisin sağlığında kesinleştiğini, davacıların murisin ölümünden önceki işlemlere ve takibin kesinleşmesi nedeniyle borca ve imzaya itiraz etme haklarının yasal olarak olmadığını, dolayısıyla mirasçıların itirazlarının borca itiraz olarak nitelendirilemeyeceğini ileri sürerek davanın kabulü ile Bursa 11....

      İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12-753 E. 1998/797 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti süreye bağlı değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tâbidir....

        İcra Müdürlüğünün 2018/34056 Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, bu takibe konu borca 30/10/2018 havale tarihli dilekçe ile şirket yetkilisi tarafından 10/07/2018 tarihinde Kuveyt Türk Bankasından ödenmesi sebebiyle borca ve tüm ferilerine ferilerine itiraz edildiğini, borca süresinde yapılan itirazda sehven itiraz dilekçesiyle birlikte şirket yetkilisi bir başka yetkili olduğu şirketin imza sirküsünün sunulduğunu, bu durumla ilgili müvekkil şirkete hiçbir şekilde bildirim yapılmadığını, şirket yetkilisi tarafından haricen öğrenildiğini, takibin durmaması ve ödeme emrinin kesinleşmesiyle 10/07/2018 tarihinde ödenmiş olan borcun T3 tarafından icra takibine devam edildiğini ve haciz aşamasına gelindiğini, takibin devam ettiği haciz günü öğrenen müvekkil şirket yetkilisi İstanbul 27....

        Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emri borçlulara tebliğ edilmiştir. 16.02.2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuruda ileri sürülen zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme dair bir zamanaşımı itirazı yoktur. O halde mahkemece takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının süresiz şikayete tabi olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı borçlu 17.06.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, isnat edilen borca karşılık 2013 yılında Belediyeye ait 6.900,00 TL elektrik faturalarını ödediğini, bunların kiraya mahsup edileceğini ileri sürerek takibe ve borca itiraz etmiştir. Borçlunun yasal sürede borca itirazda bulunması üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 13.07.2015 tarihinde açtığı dava ile, aynı takip dosyasına ilişkin daha önce itirazın kaldırılması istemiyle dava açtıklarını, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/6 esas sayılı dosyasında verilen 03.09.2014 tarihli karar ile davalı borçlunun itirazının kaldırıldığını, bu kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 16.04.2015 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiğini belirterek iş bu dava ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, ... İcra Dairesinin 2014/45 E....

            Takibin kendilerine karşı devam ettirilmesi yönündeki alacaklı isteminin tebliği ile yetinilmesi yeterlidir. Buna rağmen ödeme emri çıkarılması halinde, mirasçılar, murisin ölümünden önceki işlemlere karşı murisin itiraz hakkı bulunmadığı sürece itiraz edemezler. Mirasçıların itirazı, mirasçı olunmadığı, mirasın reddedildiği, kesinleşmeden sonraki imhal, itfa ve zamanaşımına (İİK'nun 71. maddesi) benzer itirazlar olabilir. Takibin kesinleşmesinden sonra murisin ölümü halinde mirasçıların, mirası usulüne uygun reddettiklerine ilişkin mahkeme kararı almaları halinde; mirasçılar aleyhinde takibe devam edilmesi ve mirasçıların mal ve haklarına haciz konulması mümkün değildir....

            UYAP Entegrasyonu