Somut olayda; alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmeden borçlu tarafından 06.11.2019 tarihinde İcra Müdürlüğüne verilen itiraz dilekçesi ile borca, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği, alacaklının 16.05.2022 tarihinde İcra Müdürlüğüne başvurarak takibin kesinleştirilmesini talep ettiği, İcra Müdürlüğünün şikayete konu kararı ile ödeme emri tebliğ edilmese bile borçlunun itirazının geçerli olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği, alacaklının ihtilafı sürdürme iradesi göstererek icra hukuk mahkemesinden icra müdürünün 17.05.2022 tarihli işleminin iptali talebinde bulunduğu görülmüştür....
Dolayısıyla, davacıya yapılan ödeme emri tebliğ işleminde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, usulsüz tebliğ şikayeti yerinde değildir. İİK'nın 58. maddesi gereğince, takip belgeye dayandığı takdirde, belge aslı veya örneğinin takip talebine ve ayrıca aynı kanunun 61. maddesi uyarınca da ödeme emrine eklenmesi gerekmektedir. Takibin ilamsız olması bu duruma etkili değildir. Bu hükme uyulmaması halinde borçlunun İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içinde şikayet hakkı bulunmaktadır. Şikayetin yasal süresinde olup olmadığı Mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir....
İcra Müdürlüğü’nün 2015/402 Esas sayılı dosyasından çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 22/01/2015 günü tebliğ edildiği, borçlunun 04/02/2015 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, icra müdürlüğünce itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir. Alacaklı tarafça başlatılan ilamsız takipte borçlu yetki itirazında bulunmuş, dosya yetkili icra dairesine gönderilmiştir. Yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emri borçluya yeniden itiraz hakkı verir. Borçlunun yetkisiz icra dairesinde yaptığı borca itiraz, yetkili icra dairesinde başlatılan takip yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından, mahkemenin, ... İcra Müdürlüğü'ne yapılan 04/08/2014 tarihli itirazdan bahisle, bu tarihten itibaren yetkili icra dairesinde başlatılan takibin durdurulmasına ilişkin kararı isabetsizdir....
Uyuşmazlık, ilamsız takipte ödeme emri tebliğ usulsüzlüğü şikayeti ile ödeme emrine ilişkin şikayet olduğu görüldü. Takip dosyasının yapılan incelemesinde; Davalı alacaklı T3 tarafından davacı borçlu Soner Hayta hakkında takip talebinde Yaprak caddesi Gül Apt. 15/9 Yeni doğan Talas/ Kayseri dairenin satışından kalan bakiye borç açıklaması ile 150,000,00TL asıl alacağı ilişkin olarak 13/02/2019 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emri tebliğinin iade gelmesi üzerine mernis ve TK 21/2 maddesi şerhi ile Osmanlı mah. Doğrular sok....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat zarfında bulunan imzanın kendisine ait olmadığını belirterek usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip konusu borca, faize ve takip dayanağı senetteki imzasına itiraz etmiş, mahkemece borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına, borçlunun tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK.nun 438. ve İİK.'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından alacaklının bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esasının incelenmesine geçildi: 2- İmzaya itiraz, İİK.'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 168/1-4. maddesi uyarınca yasal beş günlük süreye tabidir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/837 KARAR NO : 2021/720 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2019 NUMARASI : 2019/304 ESAS, 2019/1043 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ ÖDEME EMRİ TEBLİĞİ ŞİKAYETİ KARAR : İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/304 Esas, 2019/1043 Karar sayılı dosyasında verilen şikayetin kabulü kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2019/2648 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine yapılan takipte müvekkiline ödeme emrinin usulen tebliğ edilmediğini, takipten 22/03/3019 tarihinde haberdar olunduğunu, TK'nın 12 ve 13....
Şirketi aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emri tebliği üzerine borçlunun yasal süresi içeresinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip dayanağı çekin keşide tarihinin 25.10.2012 tarihi iken sahte paraf atılarak 25.11.2012 tarihi olarak tahrif edilmiş olduğu, çekin kambiyo senedi vasfının bulunmadığına dair şikayeti ile birlikte borca itiraz ettiği, mahkemece borca itirazın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 207. maddesinde "Senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkar halinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir." hükmü yer almaktadır. Buna göre mevcut olan çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkar halinde yok hükmündedir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bahsi geçen kararın davalı borçluya ödeme emrinin tebliğinin usulsuz olmasına yönelik şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 13/09/2018 tarihi olarak düzeltilmesine, usulsüz yapılan tebligat geçerli kabul edilerek konulmuş olan tüm hacizlerin kaldırılmasına yönelik olduğu ve karara karşı davacı borçlunun temyiz yoluna müracaat etmeyip kararın kesinleştiğini, davacı borçlunun borca itirazının kabulüne ilişkin bir istinaf mahkemesince verilmiş bir karar olmadığını, borca itirazı istinaf kararı ile kabul edilmiş gibi, icradan borçlu olupta ödediği paranın iadesini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra memur işlemi usul ve yasaya istinaf kararına uygun olduğunu belirterek, bu nedenlerle şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; şikayetin reddine, dair karar verilmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, İİK'nun 61. maddesine dayalı şikayetin 7 günlük süreye tabii bulunduğu, ödeme emri tebliğ parçasının ödeme emri ve dayanak senet suretlerinin gönderildiği hususunun yazıldığı, dolayısıyla bu yöndeki şikayetin yerinde olmadığı, kambiyo hukukuna dayalı şikayetlerle borca itirazların İİK'nun 169/a ve 170/a maddeleri uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süre içerisinde açılabileceği ancak süreden sonra davanın açıldığı gerekçesiyle İİK'nun 61. Maddesi kapsamındaki şikayetin reddine, diğer itiraz ve şikayetlerin İİK'nun 168/4,5. Maddeleri gereğince süre aşımından reddine karar verilmiştir....
Somut olayda, iddianın yukarıda özetlenen içeriği itibariyle; ipotek veren üçüncü kişinin ödeme emri yerine icra emri gönderildiği yolundaki takibin şekline yönelik şikayeti ile borç miktarı ve faize ilişkin itirazı 7 günlük itiraz ve şikayet süresine tâbi olup, icra emri 11.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğine göre, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişinin anılan şikayet ve itiraz nedenlerine dayalı olarak 25.03.2013 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, yasal yedi günlük süre geçirildikten sonra olduğu açıktır. Diğer taraftan, ileride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve TMK.'nun 851. ve 881.maddelerinde ifadesini bulan azami had (üst sınır) ipoteğinde borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat oluşturacağı ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur....